Bilindiği gibi Ulu önderimiz Atatürk için yazılan ve bestelenen iki oyun havası ve türküsü vardır. Bunlardan biri Artvin, “Ata Barı” bir diğeri ise Kars ilimize ait “Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa” oyunu ve türküsüdür.
Yörelerimize ait bu türkü ve oyun havalarının kendine has bir hikâyesi var. Bu yazımda ben sizlere “Hoş Gelişler Ola Oyun ve Türküsü “nün hikâyesi anlatmak istiyorum.
Bu hikâyeyi anlatmadan önce Kars tarihi ile ilgili kısa bir hatırlatma yapmama müsaade edersiniz herhalde..
Kars- Ardahan ve Batum “Elviye-i Salese” 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonunda yapılan Ayastefanos/Yeşilköy Antlaşması ve Berlin Kongresi hükümleri doğrultusunda, savaş tazminatı karşılığı olarak, Çarlık Rusya'sına terk edildi.
Ruslar, Osmanlı Devleti'nden, Türk Ordusu’nun Kafkaslarda yaptığı zarar, savaş masrafları, Rus demiryollarına, ticaret ve ihracatına, Rusya'nın güney kıyılarına yapılan zarar ve Türkiye'deki Çarlık Ruslarının uğradığı ziyana karşılık olmak üzere, 1 milyar 410. Milyon Ruble (245 milyon Osmanlı altını) istediler.
Çarlık Rusya'sının, tazminat parasının; toprak parçasıyla ödenmesi isteğini, Osmanlı Devletinin de olumlu karşılaması sonucunda;
Balkanlarda: Dobruca'da “Tulça sancağı” yani (Süne, İshakçı, Mecidiye, Maçin, Babadağ, Hırsova, Köstence kazaları ve Tuna adaları), Kuzeydoğu Anadolu'da ise, Kars-Ardahan-Batum ve Beyazıt sancakları, Rusya'ya bırakıldı. Ancak, verilen topraklar, istenen savaş tazminatının hepsini karşılayamadı. Osmanlı Devleti, Rusya'ya 310 milyon Ruble borçlu kaldı.
Yine antlaşma ile Rusya'ya verilen topraklardaki halkın, mallarını satma hakkı serbest bırakılmakta, üç yıl içinde göç etmeyenlerin Rus uyruğuna girmiş olacakları belirtilmekteydi. Berlin Konferansı'nda, İngiltere-Rusya ve İngiltere-Türkiye itirafnamelerine uygun bir değişiklik yapıldı. Eleşkirt vadisiyle Beyazıt (Doğubayazıt), Osmanlılara geri verildi.
I.Dünya Savaşı'nda Rusya'nın yenilgiyi kabul etmesinden sonra imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması'na göre, Elviye-i Selâse'nin (Kars-Ardahan-Batu m) plebisit sonucu Osmanlı Devletine bağlanması hakkı tanındı. Ancak, İmzalanan Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918), Osmanlı Devleti’nin, bu sancakları 6 hafta içinde boşaltması mecburiyetini getiriyordu.
Bu sefer de Elviye-i Selâse'nin İngilizlerin de desteklediği Gürcüler ile Ermenilere verilmesi öngörüldü. Ancak, yerli halk silahlanarak, Ermeni ve Gürcü kuvvetlerine karşı direnişe geçti.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ilk askerî ve siyasî zaferini, Kars, Ardahan sancaklarını 40 yıl, Aras Nehrinin doğusundaki Sürmeli Çukuru da (Iğdır, Kulp/Tuzluca- Aralık) 91 yıl Rus esaretinde kaldıktan sonra, Batum sancağının güney topraklarını (Artvin) işgalden kurtarıldı.
Batum, Acarlar ülkesi, Çürüksu, bağımsız bir cumhuriyet olan Gürcistan'a bağlandı. Bu değişiklikler, Kars (1920) ve Moskova (1921) antlaşmalarıyla gerçekleşerek resmiyet kazandı.
Savaşın yaraları henüz sarılamadan 13 Eylül 1924 tarihinde Erzurum/Pasinler ilçesinde 6,9 şiddetinde bir deprem meydana geldi. 310 vatandaşımızın hayatını kaybettiği deprem felaketi sırasında Trabzon’da yurt gezisinde olan Büyük Önder Atatürk, Erzurum ve civarında depremle ilgili yapmış olduğu incelemeleri içeren Erzurum, Sarıkamış ve Kars gezisini gerçekleştirdi.
Dönemin Kars Belediye Başkanı Cihangiroğlu İbrahim Aydın Bey (Cenub-i Garbı Kafkas Hükümeti Cumhurbaşkanı), Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Trabzon’da iken; Kars’a gelmeleri için 20 Eylül 1924’de bir telgraf çekerek; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rus hâkimiyeti altında kalan halkın ıstıraplarını yakinen görmek ve yöre halkının Gaziyle şükran duygularını bizzat arz etmek için Kars’a davet eder.
Dönemin Kars Valisi (Topal vali) diye saygı ile andıkları İbrahim Ethem AYKUT, Belediye başkanına hazırlıklı olması talimatı vererek, Gazi hazretlerinin şimendifer (tren) veya otomobil ile geleceklerini, 3 Ekim 1924 tarihinde bildirir.
Erzurumlular; 30 Eylül 1924 Salı günü saat 17.00’de Erzurum’a ulaşan Gazi ve beraberindekileri Milli Mücadelenin ilk günlerinde tanıyıp, bağırlarına bastığı büyük hemşerileri Gazi Paşalarını Erzurum’a üç saat mesafede bulunan Ilıca’da büyük coşku ile karşılarlar.
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Ekim 1924 Çarşamba günü saat 08.00’de beraberindeki Vali, Kolordu Kumandanı, geziye katılan arkadaşlarıyla birlikte Erzurum’a hareket ederler ve zelzeleden en çok zarar gören mahalle ve bölgelerde incelemelerde bulunurlar.
Erzurum Valisi Zihni Bey başkanlığında kurulan “Zelzele Felaketine Uğrayanlara Yardım Komisyonu’nun toplantısına katılan Cumhurbaşkanı gerekli bilgileri aldıktan sonra zelzele felaketine uğrayanlar için Gazi Paşa Hazretleri 10.000, eşleri Latife Hanımefendi 10.000 lira bağışta bulunurlar. Paşa hazretlerine gezide refakat eder Yozgat Milletvekili Hamdullah Suphi, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Rize Milletvekili Rauf beyler 300’er lira, Başyaver Rusuhi, Muhafız Kıtası Kumandanı İsmail Hakkı beyler 100’er, Yaver Muzaffer ve Özel kalem Kâtibi Memduh beyler 50’şer lira yardımda bulunurlar.
Cumhurbaşkanı Hazretleri 2 Ekim 1924 Perşembe günü saat 08.00’de beraberindeki heyetle, zelzeleden en çok zarar gören Hasankale’ye (Pasinler) hareket ederler. Saat 10.00’da Hasankale’ye varan Gazi ve beraberindeki heyet, ilçe merkezi ve köylerini ziyaret ederek, burada kaymakam ve ilgililerden, felakete uğrayan vatandaşlardan bilgi alırlar.
Erzurum ve çevresinde meydana gelen deprem nedeniyle Hasankale’de; Köprüköy, Yağan, Emrekum, Merdiven, Kumasor ve Dölek köyleri yok olmuş haldedir. Akşam belediyede yapılan toplantıda, Erzurumlular adına Erkek Öğretmen Okulu Müdürü Cemal Bey bir konuşma yapar. Gazi Paşa Hazretleri halk adına yapılan bu konuşmaya cevap olarak, şöyle konuşur:
“Arkadaşlar! Erzurum’a öyle bir zamanda gelmek istiyordum ki, cumhuriyetin bayındırlık ve refah alanında üstlendiği görevler, burada beklediğimiz eserler baştanbaşa gerçekleşmiş olsun. Merkezde, bu amaçla çalışıyorduk. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasının sebeplerini hazırlamakla uğraşıyorduk. Fakat son günlerin felâketi her türlü düşünceyi ortadan kaldırdı. Felâkete dair aldığım haberlerden son derece üzülmüş olarak, derhal bölgeye hareket ettim. Biliyorsunuzdur ki, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında büyük bir gezi yapmak için yola çıkmıştım. Fakat Trabzon’da o üzücü haberi alır almaz, buraya koşmak, burada felâkete uğrayanlarla dertleri paylaşmak en büyük isteğim oldu. Depremin bu bölgede yaptığı yıkımdan içim kan ağlıyor.
Efendiler!..
Kuşkunuz olmasın ki, Erzurum’daki depremden üzüntülü olan bütün bir millettir. Bütün Türk Dünyası’nın kalbi, tıpkı benim acılarımla atmaktadır. Toplumun bu üzüntüye yalnız manevi ilgiyle kalmayacağı; ortaya çıkan felâketi azaltmak için maddi olarak da yardım görevini yapacağı kesindir. Arkadaşlar! Hükümetimizin Erzurum felâketiyle, felâkete uğrayanlarla çok yakından ilgili olduğunu, yalnız resmi görevi gereği değil, insani, vicdani duygularla acıları hafifletmek için en etkin önlemleri almaya çalışacağını önemle belirtirim. Benim buraya gelişim, aynı zamanda hükümetin de gereken bilgiyi almasında ayrıca zaman kazandıracaktır. Mümkün olan her şey yapılacak; durumu düzeltmeye çare bulunacaktır. Bu felâkete uğrayanlara, hükümetin acele yardımı kuşkusuzdur. Buraya gelmekliğim, felakete uğrayanların durumlarını yerinde doğrudan inceleyerek bulabileceğim önlemleri, hükümet merkezine (Ankara) bildirmek hususunda yararlı olacaktır.”
Gazi M. Kemal Atatürk’ün yaptığı bu konuşma orada hazır bulunanlar üzerinde büyük etki bırakır.
(Yarın: Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Kars’ta)