Azerbaycan- Ermenistan arasındaki 44 günlük 2. Karabağ savaşı (2020) sırasında Zengezur Koridoru denilen stratejik bölge, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, "Nahcivan’la Azerbaycan birleşsin ve Zengezur Koridoru açılsın" demesiyle Türkiye’nin gündemine girdi. Zengezur Koridorunun, Türkiye kamuoyunda çok yoğun bir şekilde tartışılması da Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme getirip, dillendirmesiyle gerçekleşti.
II. Karabağ Savaşı
Ermenistan’ın saldırısı sonucu Tovuz bölgesinde cereyan eden çatışmalar, 27 Eylül 2020 tarihinde Ermenistan-Azerbaycan savaşına dönüştü. Azerbaycan, 30 yılı aşkın bir süreden beri Ermeni işgali altında bulunan topraklarını kurtarmak için başlattığı harekât, 44 gün sürdü. Azerbaycan silahlı kuvvetleri Ermeni işgali altındaki topraklarını geri alarak, Ermenistan’a büyük bir hezimet yaşattı.
Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı zaferle sonuçlandırdığı II. Karabağ Savaşı’nın ardından, gözler, Zengezur koridoruna çevrildi. Türkiye ile Orta Asya arasında yeni bağlantı sağlayacak olan Zengezur Koridoru ile ilgili bilgiler, gündemden kaynaklı olarak merak ediliyordu. Türk dünyası ile Türkiye’nin kara bağlantısı olarak görülen Zengezur koridoru, Türkiye açısından çok önemli bir konu idi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 25 Mayıs'ta, çalışmaların başlaması için ortak karar aldı.
ZENGEZUR KORİDORU ve ÖNEMİ
Zengezur Koridoru aşağıdaki haritada görüldüğü gibi Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan kara ve demiryolu bağlantısını sağlaması açısından Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllardan beri ön planda tutulan çok önemli bir güzergâh bölgesidir. Bu koridor, Türkiye ile Sovyet Rusya arasında 1921 yılında imzalanan Türk- Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması'nın (Moskova Antlaşması) da en önemli maddelerinden biri olarak yer almıştır.
2020 II. Dağlık Karabağ Savaşı'nın Azerbaycan tarafından kazanılmasının ardından Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan Ateşkes Mutabakat Antlaşması’nın 9. Maddesi, Zengezur Koridoru ile ilgilidir.
Azerbaycan ve Azerbaycan’ın bir parçası olan Nahcivan Özerk Cumhuriyeti arasında kara ve demiryolu bağlantısını sağlayacak hayati öneme sahip olan Zengezur/Nahcivan Koridoru; aynı zamanda Ermenistan’a da kendisinin ördüğü jeopolitik kuşatmadan çıkış yoludur. Aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan’la olan ilişkilerini düzeltme açısından Ermenistan için bir fırsat olup, Kafkasya’da doğmakta olan süreçten yararlanması için jeopolitik bir imkân sunmaktadır.
Zengezur Projesi’nin hayata geçirilmesi ile birlikte;
-Türk dünyasıyla iş birliği ve ticaret artacak,
-Orta Asya’ya kesintisiz gitmek mümkün hale gelecek,
- Bölgesel barışı ve iş birliği ortamını güçlendirecek,
-Tarihi ipek yolunun canlanmasına katkı sağlayacak.
AZERBAYCAN’DA ZENGEZUR PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞMALARI…
Azerbaycan Cumhuriyeti, Nahcivan ve dolayısıyla Türkiye ile Azerbaycan’ı kara ve demir yolu ile birbirine bağlayacak Zengezur Koridoru Projesi’nin hayata geçirilmesine yönelik hazırlık çalışmalarını, II. Karabağ Savaşı’ndan sonra yapılan Ateşkes Mutabakat Antlaşması doğrultusunda hızla sürdürüyor.
Bilindiği gibi Azerbaycan; 2020’de 44 gün süren II. Karabağ Savaşı’nda; vatan müdafaasının ardından yaklaşık 30 yıl Ermeni işgal altında kalan topraklarını kurtardı. Zaferi’nin ardından Ermeniler tarafından yakılıp-yıkılan, tahrip edilen tarihi kentlerini yeniden inşa etmeye, yeni ulaşım yolların yapımına ve durgun olan bölge ekonomisini canlandırmaya yönelik çalışmalara odaklandı.
30 yılıdır işgal altında kalmış şehirlerini yeniden inşasının yanı sıra, bölgenin öncelikli sorunların çözümüne yönelik çalışmalarında oldukça hızlı yol alan Azerbaycan Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bir törenle, bölge için son derece hayatı önem taşıyan Zengilan Havalimanı hizmete açtı.
Ermenilerin harabeye çevirdiği bölgede şehir, kasaba ve köylerin inşasına, yapımı sürdürülen yeni kara ve demir yolları ile hava limanlarının hizmete sorulmasıyla Zengizor Koridoru için hayati öneme sahip; Horadiz, Cebarayıl, Zengilan ve Ağbend otoyol çalışmalarının büyük bir bölümünü tamamlanarak hizmete hazır duruma getirildi.
Azerbaycan’ı kara ve raylı sistemle Nahcivan’a, dolayısıyla da Türkiye’yi Azerbaycan’a ve Türk Cumhuriyetlerine bağlayacak Zengezur Koridoru bölgesinin tarihi sürecine gelin birlikte göz atalım.
ZENGEZUR BÖLGESİ TARİHİNE KISA BAKIŞ
Dünyanın önemli stratejik bölgeleri arasında yer alan Kafkaslar, tarih boyunca bölge dışı ve bölge kaynaklı etkiyle birçok çatışmalara sahne olmuştur. Tarihten gelen kemikleşmiş sorunlarla, farklı kültürel kimliklerin bir arada yaşaması, yakın dönemde yaşanmış kanlı çatışmalar, işgaller ve “enerji bölgesi” güzergâhlarının tam ortasında bulunmaktadır.
"Zengezur" adı bu bölgelerde yaşayan “Zengi” kabilelerinin ismi ve Arapların bu topraklara gelişleriyle ilişkilidir. Arapçada; "sur", “taş”, “duvar”, “kale”, “kule” anlamına gelir. Zengi kabilelerinin ana vatanı Orta Asya, daha doğrusu, şimdiki Özbekistan coğrafyasıdır. Çağımızın başlarından itibaren daha geniş arazilere yayılan “Zengi” kabilelerinin en eski yerleşim yerlerinden biri Güney Azerbaycan'da bulunan Zencan bölgesidir. Zengezur coğrafyası;
-MÖ 4. yüzyıldan MS 8. yüzyıla kadar belli aralıklarla Kafkas Alban devleti ve Sasani İmparatorluğu,
-7. - 9. yüzyıllarda Arap Halifeliği,
-9. - 11. yüzyıllarda Saciler, Salariler ve Revvadiler devletleri,
-12. yüzyıl - 13. yüzyılın başlarında Azerbaycan Atabeyler devleti,
-13. - 14. yüzyıllarda Hülagu Devleti(İlhanlı),
-14. yüzyılın sonu - 15. yüzyılın başlarında Celairiler devleti ve Büyük Timur İmparatorluğu,
-15. yüzyılda Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri,
-16. yüzyılın başlarında Safevi devletinin bir parçasıydı. 16. yüzyılda meydana gelen Safevi-Osmanlı savaşları ve 17.yüzyıl ortalarına doğru (1590-1612 ve 1724-1735) Osmanlı egemenliğinde bulunan Zengezur toprakları, Güney Kafkasya'da 1747-1844 yılları arasında kurulan fiilen bağımsız olan Azerbaycan hanlıkları döneminde Karabağ Hanlığına aitti.
AZERBAYCAN’IN İŞGALİ, GÜLİSTAN VE TÜRKMENÇAY ANTLAŞMALARI
Yüzyıllar boyunca gerek Kuzey gerek Güney Kafkasya’da çok farklı etnik grup ve milletler yaşamış, farklı milletler güçlü devletler kurmuş, ancak coğrafyanın önemi nedeniyle savaştan uzak kalamamış, bölgede kurulan bu devletler varlığını uzun süre devam ettirmekte zorlanmıştır.
Genelde bu problemlerin yaşandığı Kafkasya’nın güneyinde, kuzeyinde, doğusunda birçok Türk devleti kurulmuş, hatta birbirleri ile hâkim güç olmak için savaşmışlardır. 17. yüzyıla gelindiğinde özellikle Osmanlı ve Safeviler arasında yaşanan savaşlar dikkat çekmektedir. Kafkasya’da hâkimiyet sağlamak için çıkan savaşlar, iki devleti de ekonomik olarak olumsuz etkilemiştir.
Azerbaycan tarihinde 18. yüzyılın ikinci yarısı, 19. yüzyılın birinci çeyreği, büyük önem arzeden bir devirdir. Azerbaycan hanlıkları (devletciliği) ortaya çıktığı bu devir, aynı zamanda Azerbaycan’ın bölünmüşlük tarihidir.
1947 yılında Afşar Devletinin 'nın kurucusu Nadir Şah, komutanları tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürülmesinden sonra, doğan otorite boşluğu nedeniyle Avşar devleti toprakları hanlıklara bölünmesiyle bölgede, “hanlıklar” dönemi (1747-1844) olarak adlandırılan dönem başladı.
Kuzey Azerbaycan’da kurulan fiilen bağımsız olan ve çoğunlukla Azerbaycan Türkleri kökenli hanlar tarafından yönetilen bu hanlıklar, İran hâkimiyetine girmediler. Kendi aralarında sıkça yaşanan egemenlik mücadeleleri sonucunda zaman zaman birbirlerine boyun eğseler de, bağımsızlıklarını önce İran'ı yöneten Safevi, sonra Afşar ve Kaçar Hanedanlığı devletlerinin egemenliğinde varlıklarını 19. yüzyılın başlarında uğradıkları Rus istilasına kadar sürdürdüler.
Bu hanlıklar birbirleri üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesi sürdürürlerken, aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında da bölgedeki güç mücadelesi yaşandığı görülmektedir. Bu mücadeleler daha sonraki yıllarda Kafkasya’ya yönelen Çarlık Rus idaresi bu zamanı kendileri lehine kullanmasını sağlamıştır.
Rus Çarı I.Petro dönemine rastlayan bu savaşlar, Rusların işine gelmiş ve gözlerini Kafkasya’ya çevirmeye başlamıştır. Rusya, coğrafi olarak kuzeyindeki buzlarla kaplı denizler ile güneyinde boğazlara ve Karadeniz’e sahip Osmanlı Devleti arasında sıkışmış kalmış, sıcak denizlere çıkışı olmayan, deniz ticareti gelişmeyen bir ülke konumundadır.
Rusya’nın özellikle I.Petro’nun; sıcak denizlere inmek, Kafkasya’nın ticari geçiş özelliğinden ve yer altı zenginliklerinden faydalanmak ve bölgede güçlü devlet olarak kalmak istemesi, Rus politikasını ve ordularını Kırım’dan sonra Kafkasya’ya yöneltmiştir. Bu yönelim sırasında, Azerbaycan’da siyasi birlik bulunmamaktadır. 1723 yılında Deli Petro önderliğinde Rus Kuvvetleri Bakü Hanlığı topraklarını ele geçirilmiştir.
Daha sonraki dönemlerde Çar I.Petro’nun ölmesi ile yerine geçen II. Katerina 1783 yılında Kırım işgal etmiş ve sonrasında ise tekrar gözlerini Kafkasya’ya dikmiştir. Burada en önemli diğer bir nokta, Hristiyan halkların varlığıdır. Ruslar; Hristiyan halkları, İran ve Osmanlı’dan korumak için buraya girdikleri yalanına sarılmışlardır.
Ruslar Azerbaycan topraklarını işgal etmeden önce Gürcistan kralı I.İrakli’da İran korkusuyla Rusya’ya yakınlaşan Gürcistan’ı 1783 yılında ilhak edilmiştir. Bu sırada Gürcistan sayesinde Azerbaycan hanlıkları hakkında istihbarat bilgileri toplayacak ve ona göre bir strateji izlemiştir.
18. yüzyılın başlarında tahta çıkan Çar I. Petro’dan itibaren “Sıcak denizlere çıkmak ve dünya hâkimiyetini eline geçirmek” politikasını prensip edinen Rusya, kendisine yayılma alanı olarak Osmanlı coğrafyasını seçmiştir. Boğazları ele geçirerek Karadeniz’e hâkim olmak isteyen Rusya bu amacını gerçekleştirebilmek için çaba sarf etmiştir. Bu amacını zaman zaman gerçekleştirmeye çok yaklaşan Rusya, karşısında menfaatleri gereğince Osmanlı Devleti’ni destekleyen İngiltere ve Fransa’yı bulmuştur.
Yaklaşık iki asır boyunca bu amacını gerçekleştiremeyen Rusya, siyasi ve ekonomik açıdan son derece önem verdiği “sıcak denizlere inme ve Hazar Denizi’ne ulaşma” politikasında, Kafkasya hâkimiyeti önemli vazgeçilmez bir tutku halini almıştır. Bu nedenle Rusya, Kafkasya’nın işgaline başlamış, günümüze kadar süre gelen Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’a yönelik politikalarının temellerini atmıştır.
Bu nedenle Güney Kafkasya’da Kaçar Hanedanlığının başında olduğu İran devletine savaş açan ve Kaçar devletini hezimete uğratarak Azerbaycan hanlıkları topraklarını birer birer ilhak eden Rusya, Kaçar Hanedanlığı devleti ile Gülistan ve Türkmençay Anlaşmalarını imzaladı.
Gülistan Anlaşması
Kafkas bölgesine sadece bölgedeki devletler değil, aynı zamanda dönemin emperyalist devletleri de çıkarları doğrultusunda buraya göz dikmişlerdi. Özellikle İngiltere'nin Hindistan sömürgelerine giden yolun buradan geçiyordu. Aynı zamanda Rusların Afganistan ve Hindistan’a ulaşmasından ve bölgede gücünün artmasından çekiniyordu. Bu sebeplerden İngilizler, Kaçar Hanedanlığını, Ruslara karşı savaşta yardım edecek ve destekleyeceklerdi.
Ruslar,1912 yılında Lenkeran Hanlığını işgali sırasında, İran Kaçar hanedanlığı devleti, İngiltere’nin yardım desteğini al alarak savaşa girdi ise de başarılı olamadı. Rusya, Kuzey Azerbaycan’da bulunan Talış, Şirvan, Kuba, Bakü, Gence, Karabağ, Şeki hanlıkları topraklarını işgal etti.
Çarlık Rusya ile Kaçar Devleti arasında savaşı sona erdiren Gülistan Barış Anlaşması 12 Ekim 1823 yılında imzalandı. Antlaşma ile Doğu Gürcistan, Kazak ve Şemseddin Sultanlıkları ile ayrıca Dağıstan'a ait iddialarından vazgeçtiği gibi, yukarıda adları zikredilen hanlık topraklarını kaybetti. Revan ve Nahcivan hanlıkları Kaçar devleti hâkimiyetine bırakıldı.
Türkmençay Anlaşması
1826-1828 İran-Rus Savaşı; Çarlık Rus İmparatorluğu ve Kaçar Hanedanı arasındaki son büyük askeri çatışmadır. Gülistan Antlaşması ile taraflar arasında savaş noktalanmış, Kafkasya'da 13 yıl boyunca barış hüküm sürmüştür.
1825 yılında Çar Aleksander’ın ölümü ile Rusya’da Çar değişikliği meydana geldi. Gülistan Anlaşması’nın ağır şartları, birçok Türk yurtlarının Rusya’nın eline geçmesi ve İngilizlerin de bu anlaşmadan memnun olmaması, Kaçar Hanedanlığını yeni bir savaşa götürdü.
Kaçar hanedanı Feth Ali Şah, kaybettiği toprakları geri almak için İngilizlerin yardım ve destek sözü üzerine Ruslarla savaşmaya karar verdi. Temmuz 1826'de Abbas Mirza komutasında 35 bin kişilik ordu ile Lenkeran ve Karabağ Hanlığı topraklarını işgal etti. Gnl. İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusu harekâta geçerek, Mayıs 1827'de Eçmiadzin (Vagarşabat/Üç kilise) ve Nahcivan Hanlığını, 1 Ekim'de de Revan Hanlığı topraklarını işgal etti.
Ruslar orduları, Ocak 1828 tarihinde, Urmiye Gölü kıyılarına ulaştığında, Abbas Mirza, acilen barış talep etti.
Kaçarların yenilgisiyle sonuçlanan 1826-1828 Rus-İran Savaşı, 2 Şubat 1828 tarihinde Doğu Azerbaycan’da Miyane şehrine bağlı Türkmençay köyünde imzalanan barış antlaşmasıyla sonlandırıldı. Antlaşması ile Revan, Nahcivan ve Talış Hanlıkları toprakları Rusya'ya veridi. Aras nehri sınır kabul edilerek, Azerbaycan toprakları Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye bölündü. Güney Kafkasya’da hanlıklar dönemini de sona erdirdi. Böylece, Kafkasya’yı işgal emelini gerçekleştiren Rusya, Güney Kafkasya’daki mevcut durumu pekiştirmiş oldu.
Azerbaycan Türkleri, 28 Mayıs 1918 yılında kazanacakları bağımsızlığa kadar Rusların baskısı ve hâkimiyeti içinde yaşamak zorunda kaldı. Bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin ömrü maalesef sadece iki yıl sürdü. 28 Mayıs 1918'de kurulan ilk Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, 23 ay sonra 27 Nisan 1920'de Rus Kızıl ordusu tarafından yıkıldı. Aynı gün Sovyet Kızıl ordu güçleri ülkeyi işgal etti. Sovyet işgali 1991 yılına kadar devam ederken, Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kuran şahsiyetler vatanlarından uzakta İstiklal hasreti ile hayatlarına veda ettiler.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine dönüştürülen Azerbaycan’ın bu durumu, SSCB’nin 1990 yılında dağılmasına kadar sürdü. Ebülfez Elçi Bey liderliğinde Azerbaycan Halk Cephesinde kenetlenip bütünleşen Azerbaycan Türkleri, verdiği bağımsızlık mücadelesi sonucu 30 Ağustos 1991 tarihinde Ruslara karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini kazanarak yeniden Azerbaycan Cumhuriyetini ilan ettiler.
ÇARLIK RUS İDARESİNDE ZENGEZUR BÖLGESİ
1850’li yıllarda Zengezur Şamahı guberniyasının (Çarlık taşra idaresi), 1860’lı yıllarda ise Bakü ve İrevan Guberniyaları içinde yer aldı. 1861'de ayrı bir idari birim olarak Zengazur kazası oluşturuldu. Merkezi Gorus olan Zengezur kazası, Aralık 1867'de kurulan Yelizavetpol (Gence) Guberniyasına dâhil edildi.
Cavanşir, Şuşa, Nahcivan kazaları ile güneyden Aras nehri boyunca İran topraklarıyla çevrili olan Zengezur Bölgesi, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti döneminde (1918-1920); Karabağ Valiliği'nin dört kazasından biri olup, toplam 7.824 km2 bir alana sahipti. 28 Nisan 1920’de Rus Kızıl Ordusu Azerbaycan Halk Cumhuriyetini işgal etmesi üzerine Azerbaycan’da Sovyet rejimi yönetimi oluşturuldu. Benzer şekilde, 29 Kasım 1920’de Ermenistan’da Sovyet rejimi kuruldu.
30 Kasım 1920’de Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin, Siyasi ve Teşkilatı Kurul toplantısında; Ermenistan ile ilişkiler konusu ele alınmış, müzakereler sonucu; Sovyet Azerbaycan ile Sovyet Ermenistan arasında sınır olmadığı gerekçesi ile Zengazur bölgesinin Ermenistan arazilerine dâhil edilmesi kararı alındı.
Yani 1920 yılına kadar, Ermenistan’ın SSC’nin arazisine bağlanmadan önce Zengezur bölgesi; Mehri, Kafan, Zengezur (kaza merkezi Gorus şehri burada yer almıştır) ve Sisyan adıyla 4 bağımsız ilden oluşmuştu.
1930’da Mehri bölgesi arazisinde Ermenistan SSC’ye dâhil edilen Mehri ili ve Azerbaycan SSC’ye dâhil edilen Zengilan ili kuruldu. Yine 1930’da Kafan bölgesinin bir kısmı Kafan ili olarak Ermenistan SSC’ye bağlandı. Geriye kalan kısımda 1933’de kurulan Kubatlı ili Azerbaycan SSC sınırlarına dâhil edildi.
Benzer şekilde, Zengezur Kazası içerisinde yer alan ve aynı adı taşıyan Zengezur ili 1930’da ikiye bölünerek, Gorus ve Lâçin illeri oluşturulmuş, Gorus ili Ermenistan SSC, Lâçin ili ise Azerbaycan SSC sınırlarna dâhil edildi.
Böylece, Zengezur Bölgesi'nin batı kısımları Ermenistan arazileri ile birleştirildi. Bu durumda; sadece Azerbaycan ve Türkiye arasındaki karayolu bağlantısı ortadan kaldırılmamış, Azerbaycan’ın esas parçası ile Nahcivan, dolayısıyla Nahcivan ile Türkiye arasındaki kara bağlantısı da kesilmiştir. (23 Ocak Güney Kafkaslarda Bölgesel Güvenlik Kompleksi Teorisi bağlamında Zengezur Koridorunun Önemi 2022; 20 (Özel Sayı); MCBÜ 30. Yıl Özel Sayısı / Sayfa 268 )
1932’de Tahran’da imzalanan Türkiye-İran Sınır Antlaşması hükümleri gereğince, Ağrı Dağı’nın tamamının Türkiye’ye verilmesine karşılık, Van civarındaki bir miktar arazi (Kotur kazası ve çevresi) İran’a bırakılmıştır.
Bu antlaşma kapsamında Mustafa Kemal Atatürk’ün doğrudan girişimi ile İran’la toprak mübadelesine girilerek Iğdır ilinin en doğusunda yer alan Aralık ilçesinin Dilucu bölgesi Türkiye sınırları içerisine dâhil edilmiş, Türkiye ile Nahcivan arasında 17,706 km’lik bir sınıra sahip olunmuştur.
Günümüzde; Zengezur Bölgesi’nin arazisi ağırlıklı olarak şimdiki Ermenistan Cumhuriyeti’nin Gorus, Sisian, Gafan, Mehri ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Laçın, Kubadlı, Zengilan illeri topraklarını kapsamaktadır.
I. DÜNYA SAVAŞI…
Zengezur Koridoru olarak adlandırılan bölge, Osmanlı döneminde; Kafkasya ve Hazar Denizi'nin kuzeyinden Orta Asya'ya açılan kapı, aynı zamanda Kafkasya'yı gözetimi altında tutması açısından İmparatorluğu'nun en önemli stratejik bir noktasıydı.
I. Dünya Savaşı sırasında; Zengezur ve Nahcivan ve diğer bölgeler, Osmanlı Ordusunun Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya bağlı Türk kuvvetlerinin denetim ve gözetimi altındaydı.
17 Ekim Rus devriminden sonra Bolşevik Rusların 27 Nisan 1920'de iktidara gelmesinden sonraki zaman diliminde; günümüz Ermenistan topraklarının üçte ikisin kontrol altında tutan Doğu Cephesi Türk kuvvetleri, her an Erivan’a müdahale etmek için emir beklerken, Bolşevik Rus Kızıl ordusu, 28 Nisan 1920’de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Devletini ilhak etti. Azerbaycan’da iktidarı ele geçiren Rus yanlısı komünist yönetim, beklenmedik bir anda bugün gündemimizi işgal eden Zengezur bölgesini (Koridoru) Ermenilere hediye etti.
Azerbaycan komünist yönetimin bu “oldu-bitti kararı” tabii ki Kazım Karabekir Paşa'yı fevkalade rahatsız etti. Bu durum karşısında Karabekir Paşa, "Biz ne bekliyorduk, bunlar ne yaptılar... Bizim için çok ağır bir darbe oldu bu" demiştir.
28 Kasım 1920’de Türkiye ve Türk dünyası için önemli jeopolitik ve jeo-stratejik konuma sahip 43 kilometre uzunluğundaki Zengezur bölgesini (koridoru), Rus, İngiliz ve yandaşları tarafından suni olarak yaratılan Ermenistan devletine hediye edilmesiyle Ermenistan’ın, İran’a karayolu bağlantısı sağlanmış oldu. Böylece “Zengezur Koridoru” diye anılan kadim Azerbaycan toprağı Türk yurtları; Göyçe, Karakoyunlu, Dereleyez, Zengibasar, Vedibasar, Garbi (batı) Zengezur ve diğer tarihi topraklarda yaşayan Azerbaycanlı (Türk-Kürt) Müslüman halk, Ermenistan’ın, baskı ve şiddet uygulamaları sonucu haksız, hukuksuz bir şekilde şehir ve köylerden sürüldü.
Günümüzde Ermenistan’ın en güneyinde yer alan bölge; Syunik eyalet, adını taşıyor. Azerbaycan’da ise bu bölge için Zengezur ismi kullanılıyor. Bölgenin doğusunda Azerbaycan, güneyinde İran, batısında ise Azerbaycan’a bağlı Nahcivan Özerk Cumhuriyeti yer alıyor. Zengezur bölgesinden Ermenistan, İran’a Megri sınır kapısı ile, İran’da Ermenistan’a Norduz sınır kapısı ile açılıyor.
Zengezur Koridoru ve Projesi...
Zengezur bölgesinin 1920 yılında Sovyet Azerbaycan Hükümetince Ermenistan'a verilmesiyle; Azerbaycan’ın, Nahcivan’la olan kara ulaşım bağlantısını kaybetmiş, zaman içinde Nahcivan Muhtar Cumhuriyeti ile Azerbaycan'ın batı kısımları arasında doğrudan kara bağlantısının olmaması, Bakü yönetimine her zaman zorluk yaşatmıştı.
Azerbaycan Cumhuriyeti,1920’de 44 gün süren II. Karabağ Savaş’ında Ermenistan'ın yenilgiye uğratılması sonucu “Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan Ateşkes Mutabakat Antlaşması’nın 9. Maddesi: “Bölgenin ekonomik ve ulaşım bağlantılarında engeller kaldırılacak. Ermenistan, vatandaşların, araçların ve yük araçlarının iki yönde hareketini organize etmek amacıyla Azerbaycan’ın batısındaki bölgeler ile Nahcivan Özerk Cumhuriyeti arasında ulaşım iletişimini sağlayacak." şeklinde düzenlendi.
Ayrıca, Zengezur Koridorundan sağlanacak ulaşım iletişiminin kontrolü, Rusya Sınır Güvenlik Servisi kurumları tarafından sağlanacak. Tarafların anlaşmaya varması durumunda, Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ve Azerbaycan'ın batı bölgeleri arasında ulaşım iletişim ağları inşa edilecek.
Zengezur Projesi; bu bölgeden açılacak kara ve demiryolu ulaşımıyla Azerbaycan’ı doğrudan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne bağlamayı hedefleyen projenin adıdır. Daha geniş anlamda ise, proje Azerbaycan’ı doğrudan Türkiye’ye bağlamayı amaçlıyor.
Azerbaycan ve Ermenistan, Zengezur Projesi’ne farklı yaklaşıyorlar. Ermenistan ile Azerbaycan arasında geçtiğimiz aylarda sınır bölgesinde yaşanan çatışmalarda, iki taraftan da onlarca asker hayatını kaybetmişti. Bazı uzmanlar, çatışmaların nedenlerinden biri olarak Zengezur Koridoru Projesi’ndeki düğümün çözülmemesine bağlamışlardı.
Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, çatışmalarla ilgili yaptığı açıklamada, çeşitli eleştirilerin yanında “Ermenistan’ın ortaya yeni şartlar sürdüğünü ve iletişim ile ulaşım yollarının açılması sürecini aksattığını” belirtmişti.
PROJEYLE İLGİLİ MUTABAKATI VAR MI?
II. Dağlık Karabağ Savaşı, Rusya’nın arabuluculuğunda imzalanan ateşkes anlaşmasıyla sonlandırılmıştı. Ateşkes Anlaşmanın 9. Maddesi’nde Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasında ulaşım yollarının açılması öngörülüyordu.
9.Madde;-“Bölgedeki tüm ekonomi ve ulaşım bağlantıları açılacaktır. Ermenistan Cumhuriyeti; insanların, araçların ve malların her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti eder” şeklinde düzenlenmişti.
Ateşkes Mutakabat metninde ayrıca; -“Tarafların mutabakatı ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ni Azerbaycan'ın batı bölgelerine bağlayan yeni ulaşım bağlantılarının inşası gerçekleştirilecektir” cümlesi de yer almıştı.
Azerbaycan, Ateşkes Mutabakat Antlaşması’nın 9. Maddesi ile iki ülkenin Zengezur koridoru konusunda anlaşmış olduğunu öne sürerek, Zengezur Projesi’nde ısrarını sürdürmüş, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, 2021 yılında devlete ait bir TV kanalına verdiği röportajda; “Zengezur koridorunun oluşturulması ulusal, tarihi ve gelecekteki çıkarlarımızla tam olarak örtüşüyor. Ermenistan istese de istemese de Zengezur koridorunu hayata geçireceğiz. Eğer Ermenistan isterse bu konuyu daha kolay çözeceğiz, istemezse zorla çözeceğiz” demişti.
Ermenistan ise, ulaşım yollarının açılmasını desteklediğini, ancak 9.Madde’de Zengezur adının kullanılmadığı gibi, Bakü’nün talep ettiği şekliyle bir koridor projesinden de bahsedilmediğini söylemişti.
BBC Türkçe’ye konuşan, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş, Azerbaycan’ın projeyle ilgili neden çok istekli olduğunu, birkaç sebebe dayandırarak şöyle yorumlamıştı:
“Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Bölgesi arasında mal alışverişi ve insan geçişinin sağlanacak olması önemli. İkincisi, bu koridor; Azerbaycan'ın toprağı olmayacak, ama Azerbaycan bu koridor vasıtasıyla kendi topraklarını birleştirdiği bir hukuki temele sahip olacak. Üçüncüsü, Azerbaycan hem kendi enerji kaynaklarının hem de Orta Asya ve Hazar’daki bölgedeki enerji kaynaklarının Batı’ya doğru aktarılmasındaki rolünü pekiştirmek istiyor.”
Erivan ise, Azerbaycan’ın projesini eleştirmişti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, geçtiğimiz aylarda Al Jazeraa TV kanalına verdiği röportajda; -“Sözde koridor ifadesi bizim için kabul edilemezdir ve bizim için kırmızıçizgidir. Çünkü üçlü anlaşmaya göre bölgemizde tek bir koridor vardır ve o da Laçın koridorudur” demişti.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Eylül ayı başlarında yaptığı bir açıklamada ise; -“Azerbaycan bir koridordan bahsediyor. Ancak şunu net olarak söylemek isterim ki, hiç kimseye Ermeni toprakları içinden bir koridor vermeyeceğiz. Ancak bir yol önereceğiz, bir yol açacağız ve bunu her an yapmaya hazırız. Azerbaycan’a bu tekliflerimizi sunduk. Azerbaycan kabul eder etmez, bu anlaşmayı hızlıca uygulayabileceğiz” diye konuşmuştu.
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş, Erivan’ın Azerbaycan ve Nahcıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki bağlantının kurulmasını hesapladığı güzergâh ile Azerbaycan’ın istediği güzergâh arasında ve bu yolun hukuki statüsü konusunda da görüş farklılıkları olduğunu belirterek,Ateşkes Mutabakat Antlaşması’nın 9. Maddesiyle ilgili taraflar arasında yapılan görüşmelerde, konuyla ilgili ek anlaşma ihtiyacı “doğduğunu”, ek anlaşmalarla ilgili görüşmelerde “uzlaşmazlıklar” yaşandığını bildirmişti.
Ankara, Azerbaycan’ın talep ettiği Zengezur Koridoru Projesi’ni savunuyor ve Türkiye’nin doğrudan Azerbaycan’a ve dolayısıyla da Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerine açılma imkânı olarak görüyor. Türkiye, Azerbaycan ile 15 Temmuz’da imzaladıkları “Şuşa Beyannamesi” ile Zengezur Koridoru projesine yaklaşımına, resmiyet de kazanmış durumdadır. “Şuşa Beyannamesi”nin ilgili bölümünde şu ifadeler yer verilmişti:
“Taraflar, Türkiye ve Azerbaycan’ı birleştiren Azerbaycan Cumhuriyeti Batı rayonları ile Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki koridorun (Zengezur Koridoru) açılmasının ve söz konusu koridorun devamı olarak Nahçıvan-Kars demiryolunun inşaatının iki ülke arasındaki ulaştırma-iletişim ilişkilerinin yoğunlaştırılmasına önemli katkı sağlayacağını belirtirler.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl Azerbaycan ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “Bu coğrafyadan geçecek kara ve demir yolu hatları sadece Azerbaycan ve Türkiye için değil tüm bölge ülkeleri için ekonomik ve ticari fırsatlar doğuracaktır. Gün gelecek Zengezur'dan çıkıp İstanbul'a kadar gidebileceğiz, Iğdır, Kars’a gidebileceğiz ve bölgenin transit lojistik merkez olma konumu perçinlenecektir. Bu gelişmeden İran, Gürcistan, Ermenistan dahil Azerbaycan'ın tüm komşuları istifade edecektir” diye konuşmuştu.
Proje İran’ı kaygılandırıyor…
Tahran ise, Azerbaycan’ın gündeme getirdiği şekliyle Zengezur projesi konusunda kaygılı.. Kimi uzmanlar, İran’ın projeyi Ermenistan ile sınır bağlantısını tehlikeye atacak bir gelişme olarak gördüğü yorumunu yapıyor. Akademisyen Hakan Güneş ise, İran’ın kaygısını yorumlarken ‘olası yükselen milliyetçilik’ konusuna dikkat çekiyor:
-“İran'ın rahatsızlığı temel olarak Azerbaycan'ın daha da güçlenmesidir. İran, kendi kuzeyinde ciddi bir nüfus oluşturan İran, Güney Azerbaycan Türklerinin milliyetçi yükselişlerinden ve Türkiye'nin Kafkasya'daki gücünün artmasından büyük kaygı duruyor.
Bir de Ermenistan'ın, abluka altında olmasından dolayı, çok büyük rakamlarla olmasa da İran'a ekonomik epey bağımlılığı da var. Ama bunlar detay, İran’ın asıl kaygısı milliyetçilikle ilgili.”
Rusya’nın tutumu…
Zengezur Koridoru Projesi tartışmalarında; Azerbaycan ve Ermenistan dışındaki en önemli aktör ise, Rusya’dır. Moskova, Ateşkes Mutabakat Anlaşması’nın garantörü olarak; Azerbaycan ve Nahçıvan arasında genel olarak yeni ulaşım yolları açılmasını destekliyor.
Anlaşmanın 9. Maddesinde “Ulaşım kontrolü, Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisi Sınır Muhafıza Servisi organları tarafından gerçekleştirilecektir” ifadesi de yer alıyor. Yani herhangi bir yeni ulaşım projesinde denetim, Rus güçlerinde olacak.
Bu durumu Rusya açısında bir diplomatik başarı olarak yorumlayan Doç. Dr. Hakan Güneş, -“Bu zaten Rusya'nın formülasyonu. Rusya'yı da orada iki gümrüğün başına kendisini yerleştiriyor. Bu şu demek Rusya sadece Dağlık Karabağ’da barış gücü misyonu olarak bulunmakla kalmıyor. Karabağ dışında da koridorda da bir konum elde ediyor.”diyor.
ANKARA-BAKÜ ARASINDAKİ MESAFE KISALIYOR
Nahcivan ile Azerbaycan arasındaki 43 kilometrelik mesafe, Zengezur Koridoru olarak adlandırılıyor. Zengezur Projesi’nin hayata geçirilmesiyle Azerbaycan ile Türkiye arasındaki mesafe de kısalacak. Ankara’dan başlayan demir yolu hattı Kars’a, oradan da Nahcivan’a geçiyor. Zengezur Koridoru da burada devreye giriyor. Koridorun açılmasıyla birlikte inşa edilecek demir yolunun Kars-Tiflis güzergâhını takip eden hattan daha kısa olması bekleniyor.
ZENGEZUR'DAN GEÇİRİLECEK ULAŞIM HATTININ DETAYLARI:
Azerbaycan’ın; Başkent Bakü'den Fuzuli ilinin Horadiz kasabasına kadar demir yolu hattı zaten işler durumda. Bu hattın Horadiz'den Ermenistan sınırına kadarki kısmının bazı bölümleri Ermenistan işgali döneminde tahrip edildi, bazı bölümleri ise, yapılan barajın suları altında kaldı. Dolayısıyla Horadiz'den Nahcivan’ın Ordubad iline uzanan 166 kilometrelik yeni demir yolu hattı inşa edilecek.
Hattın Ermenistan kısmından, “Zengezur” bölgesinden geçecek 43 kilometrelik bölümünün inşaatı için Azerbaycan ile Rusya görüşmeler sonucunda belirlenip yapacak. Azerbaycan'ın Ermenistan ile değil Rusya ile görüşecek olmasının nedeni, Ermenistan demir yollarının mülkiyetinin Rusya'ya ait olmasından kaynaklanıyor.
Ordubad'dan Nahcivan’ın kuzeyinde bulunan; Türkiye, Ermenistan ve İran'a yakın Velidağ istasyonuna kadar ki 158 kilometrelik hat ise, kapsamlı olarak tamir edilecek. Velidağ'da biten hat, Ermenistan sınırına kadar 14 kilometre uzatılacak.
Ermenistan, bölgedeki barış arayışlarına katkı sağlamaya karar verilmesi ve bu ulaşım projelerine katılması halinde, kendi demir yolu hattını, Bakü'den Horadiz'e, Horadiz'den de Nahcivan'ın kuzeyine kadar olan bu hatla birleştirebilecek. Böylece Ermenistan, Rusya ve İran'a kesintisiz ulaşım sağlayabilecek.
Öte yandan demir yolu hattıyla paralel olarak aynı güzergâhlarda kara yolu hatlarının da devreye girmesi söz konusudur. Azerbaycan, Zengezur'a uzanacak Ahmetbeyli-Horadiz-Mincivan-Ağbend otoyolu projesine başladı ve proje hızlı bir şekilde ilerliyor.
Diğer taraftan Türkiye ve Azerbaycan'ın, Kars'ı Nahçıvan'a bağlayacak demir yolu hattı projesi de var. Bu projelerin tümü gerçekleştirildiğinde Türkiye ile Azerbaycan arasında yeni ulaşım bağlantısı sağlanacak. Aynı zamanda Türkiye ile Rusya arasında Azerbaycan üzerinden kesintisiz kara ve demir yolu iletişimi sağlanmış olacak.