Maça giderken alınan yeni oyuncuların sinerjisi, kamp döneminin Metin Hoca ile geçirilmesi ve ikinci yarının ilk ev sahibi maçı olması bizi oldukça heyecanlandırmıştı. Ama oyuna o kadar yavan ve isteksiz başladık ki adeta ilk yarının tamamını heba ettik.
Öncelikle savunmadan çok yavaş çıkıyoruz. Topu gereksiz ölü bölgelerde gezdiriyoruz ve her şeyden önce beklerimiz sahamızda daha çok bindirmeliler.
Alınan yeni oyuncuları değerlendirmek için henüz çok erken. Biraz daha zamana ihtiyaçları var.
Yenilerden Bekir Can’ı gayretli gördüm. Çabukluğu, topla ilişkisi, pas alışverişi ve ceza sahası civarındaki mobil oluşu beni umutlandırdı.
Metin Hoca’dan ikinci yarı başlarken Süleyman’ı ve Mesut’u soyunma odasında bırakmasını bekliyordum ama hoca böyle düşünmeyerek bence oyuna müdahale etmekte geç kaldı.
Takımın kilitlendiğini ve maçın gittiğini düşündüğümüz bir anda sihirli ayak Halil İbrahim denen altın çocuk devreye girerek gidişatı alt üst etti. Soldan içeri kat ederek sağ ayağının içi ile uzak üst köşeye topu bırakmak adeta Halil İbrahim’le özdeşleşti. Halil İbrahim 4 dakika sonra ikinci golünde atarak galibiyetimizin mimarı oldu.
Ben hep diyorum, Halil İbrahim klasik bir kanat oyuncusu değil.
Daha çok sol forvet biçiminde oynayarak skorer bir kimliğe sahip özel bir oyuncudur.
Rakiplerimizin puan kaybettiği bir haftada takımımızın galibiyeti, bize adeta bir hafta sonu hediyesi oldu.