28 Temmuz 1914 tarihinde başlayıp 11 Kasım 1918 tarihinde sona eren küresel savaşın adıdır I.Dünya Savaşı. Avrupa merkezli başlamış olan savaşa Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri safında yer alarak katılmıştır. Osmanlı Devleti savaş süresince çeşitli cephelerde savaşmıştır. Bu cepheler içerisinde yer almış olan Çanakkale Cephesi tarihte eşi görülmemiş bir mücadelenin adı olacaktır. Cephede verilmiş olunan benzersiz mücadele sonucunda Çanakkale Cephesi tarih sayfalarında büyük bir zafer olarak yerini alacaktır.
Çanakkale Cephesi’nin açılmasındaki başlıca etken, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının konumundan kaynaklanmaktaydı. Batıdan doğuya, doğudan batıya doğru ilerleyebilmek için öncelikle Boğazların geçilmesi ve denetim altına alınması gerekmektedir. İngiltere bu cephenin açılmasıyla Boğazları kontrolü altına almayı, Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u ele geçirmeyi, Rusya ile bağlantı kurarak zengin tahıl ambarlarına sahip olmayı, Rusya’ya yardım ulaştırmayı, Almanların doğuda nüfuzlarını yayma çabasını baltalamayı, savaşta Balkan ülkelerinin İtilaf Devletlerinin yanında yer almasını hedeflemiştir. I. Dünya Savaşı’nda hedeflerini ve Boğazların önemi göz önüne alan İngiltere, başlatmış olduğu siyasi görüşmeler neticesinde Çanakkale’de bir cephenin açılmasını sağlamıştır. İngilizlerin Çanakkale boğazını geçme planında savaş konseyi tarafından onaylanmanın hemen ardından harekete geçmiştir. 19 Şubat 1915 İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında yaşanacak olan büyük mücadele böylece başlamıştır. Çanakkale Deniz Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin yoğun bombardımanına karşın Osmanlı Devleti de kendi savaş planını ortaya koymuştur. Askeri birliklerin yerleştirilmesi ile birlikte Nusret Mayın gemisi Çanakkale Boğazına mayınlar döşemiştir. Yoğun geçen bombardımanlarda döşenmiş olan mayınlardan birine çarpmış olan İngiliz zırhlısı Inflexible savaş dışı kalmıştır. Osmanlı top ateşinin sonucunda Irressistable ve Ocean isabet alınca boşaltılmış ve bunun üzerine de Ingiliz filosuna dönüş emri verilmiştir. Böylece Osmanlı'nın Çanakkale Deniz Savaşı'nda zafer kazanmıştır. Çanakkale Deniz Savaşı’nı kaybeden İtilaf Devletleri bu kez de karadan bir harekatla Çanakkale’yi geçme çabası göstermiştir. 25 Nisan sabahı İtilaf güçleri Çanakkale'ye çıkartma harekâtı başlatmıştır. Çanakkale Kara Savaşları’nda önemli bir isim ortaya çıkmıştır Mustafa Kemal. Mustafa Kemal 57. Piyade Alayına bizzat komuta etmiştir. “Size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka güçler ve komutanlar gelebilir” şeklinde emri de işte burada vermiştir. Mustafa Kemal’in Buradaki başarısı sonrasında Anafartalar Grubu Komutanlığı'na atanmıştır. I.Anafartalar Savaşı’nı zaferle sonuçlandırmıştır. Ardından 19. Tümen Komutanı olarak Mustafa Kemal karargahını Conkbayırı’nda kurarak bir zafer de burada elde etmiştir. Kısa bir süre sonra II. Anafartalar Savaşı 21 Ağustos 1915'te başlamıştır. Mustafa Kemal tarafından İngilizlerin saldırı girişimi püskürtülmüş ve birçok İngiliz Birliği tümüyle imha edilmiştir. İngilizlerin artık taarruz azmi yok olmuştur. Anafartalar’da kazanılan zafer Osmanlı ordusunun kendine güvenini iyice artırmıştır. İtilaf güçleri Aralık 1915'ten itibaren Gelibolu’dan çekilmeye başlamış ve 8-9 Ocak 1916'da Çanakkale'deki mevzilerini tümüyle tahliye etmiştir. Böylece Çanakkale Cephesinde büyük zafer elde edilmiştir.
Çanakkale Zaferi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Çanakkale Boğazı'nda, Gelibolu Yarımadası'nda ve Ege Denizi'nde kazandığı stratejik bir zaferdir. Bu zafer, I. Dünya Savaşı'nın en önemli dönemeçlerinden biridir ve Türk tarihinde büyük bir öneme sahip olmuştur. Zafer, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde verdiği mücadele ile kazanılmıştır. Ayrıca, zaferin kazanılmasıyla Mustafa Kemal Atatürk gibi liderlerin yetişmesine zemin hazırlamış ve Türk ulusal kimliğinin şekillenmesine katkıda bulunmuştur. Osmanlı'nın Çanakkale Deniz Savaşı'nda kazandığı zafer Balkan yenilgisini Sarıkamış felaketinin ve Süveyşin cesaret kırıcı etkilerini de ortadan silmiştir. Gelibolu Yarımadası'na yapılan kara harekâtında da Türk kuvvetleri büyük bir direniş göstermiştir. Hem kara hem de deniz savaşlarında Türklerin gösterdiği kahramanlık, tarih boyunca hatırlanan bir direniş örneği olarak kalacaktır.
Peki bu büyük zafer nasıl kazanıldı?
Çanakkale Zaferi’nin elde edilmesinde birkaç önemli neden vardı. Bu nedenlere bakacak olursak, öncelik olarak cephe yönetimde bulunan üst düzey komutanların iyi eğitimli ve donanımlı olmasını ve iyi mühendisler sayesinde ileri düzey hesaplamalarla yapmış olunan mayın döşemeleri gösterebiliriz. Bir diğer neden, Cephede bulunan askerlerin ikmal ve iaşelerinin iyi yapılmış olmasını söyleyebiliriz. Personel ikmali sistemli ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilmiştir. 5’inci Ordu bölgesine yapılan sevklerde askerlerin küçük gruplar halinde değil toplu olarak gönderilmesi istenmiştir. Mola zamanları hariç olmak üzere piyadenin günde bir kilometreyi 12 dakikada, idmansız kıtaların bir kilometreyi 15 dakikada yürüyebildiği hesap edilerek gerçekleştirilmiştir. Sevk işlemlerinde bazı kurallar bulunmaktadır. Yürüyüşlerin belirlenen sürelerde yapılmasına, düşman uçaklarının yürüyüş halindeki askeri birliği fark etmesi durumunda küçük gruplara ayrılmasına ve etraftaki saklanmayı sağlayacak araçlardan faydalanılmasına, nakillerde gemi güvertesinde bulunulmamaya, yürüyüşlerde gürültü yapmamaya ve gemilerde gece nakillerinde kibrit ve sigara yakmamaya ve ön hatta yakın yerlerdeki sevklerde sigaraların avuç içinde tutulmasına özen gösterilmiştir. Askerlerin sevkleri esnasında donatım araçlarının eksiksiz olmasına büyük özen gösterilmiş ve eksik donatımlarının bulunması durumunda sevkiyat yapılmamıştır. bir erde bulunması gereken donatımın başlıcaları, arka çantası, ekmek torbası, matara, palaska, süngülük ve kütüklük, portatif kazma veya balta ve kürek gibi tahkim aletleri, karavana, beylik, kilim, portatif çadır ve 10-12 ere bir adet olmak üzere çadırdır. Erin çantasına, çamaşır, demirbaş erzak ve yedek cephanesi koyulmuştur. Karavana ise çantanın üstüne kayışla bağlanmıştır. Bu haliyle tam donanımlı bir askerin üzerindeki ağırlık 10 kg. geçmektedir. Bu malzemeleri eksik olan erler cepheye sevk edilmemiştir.
İaşe faaliyetlerine bakacak olursak, muharebeler süresince askere günlük olarak hangi erzak verilecek ise bunun miktarının ne olacağı ayrıca tespit edilmiştir. Buna göre peksimet 600 gr, bulgur ve pirinç 150 gr, çorbalık konserveler 100 gr, tereyağı ve zeytinyağı 20 gr, tuz 20 gr, soğan ve sarımsak 20 gr, kuru sebze 120 gr, sebze konserveleri 150 gr, kuru üzüm 50 gr, çerez 250 gr, kavurma, pastırma, sucuk ve kuru balık 125 gr, et konserveleri 200 gr, zeytin ve peynir 160 gr, çay 1 gr, şeker 10 gr, sabun 9-10 gr, gaz 30 gr idi. Askerlerden her birine bir gün içinde 900 gram ekmek verilmesi planlanmıştır. Eğer ekmek istihkakı sağlanamazsa bunun yerine 600 gram peksimet verilmiştir. Asker ve subayların günlük tükettiği menülerde farklılıklar mevcuttur. İbrahim Naci’nin 3 ve 5 Haziran 1915 tarihindeki notlarında “Biraz sonra ise lokantadan yemek geldi. Fasulye pek lezzetli idi. Birazını da pilava katarak yedim. İri üzüm hoşafını da içtim. Bu sırada askere baklayı dağıttırdım. Bunu yedikten sonra hoşafı da verdim. Askerler akşam yemeğini, pilav ve hoşaf olarak yediler. Ben de lokantadan gelen et, pilav ve hoşafla karnımı doyurdum. Şimdi de yatacağım.”ifadeleri bu farklılığı ortaya koymaktadır. İleri hatların gerilerinde kurulan tabur mutfaklarında pişirilen yemekler, siperlere, askerlerin kendi aralarında “uzun kulaklı filozoflar” dedikleri binek hayvanları ile taşınmıştır. Başkumandanlık Vekâleti, Temmuz ayının sonunda 5’inci Ordu bölgesindeki tüm depo ve ambarlarda tespit çalışması yapmıştır.
Osmanlı Devleti, Çanakkale Cephesinde kazanmış olduğu zaferi tesadüflerle ve şansla elde etmemiştir. Ordunun ikmal ve iaşesi sistemli ve doğru bir şekilde gerçekleştirilmesine dikkat edilmiştir. Askerlerin donanım malzemeleri tam manasıyla sağlanmıştır. Eksik malzemeli askerler cepheye sevk edilmemiştir. Ordunun iyi eğitimli ve donanımlı komutanları cephede yer almıştır. Cephede eğitimsiz ve yaşı küçük askerler yer almamıştır. Askerler öncelik olarak belirlenen eğitim yerlerinde eğitime tabi tutulmuş ve eğitim tamamlamadıktan sonra cepheye sevk edilmişlerdir. İaşe faaliyetlerinde cephedeki askerin sağlıklı ve güçlü olması adına beslenmelerine çok dikkat edilmiştir. Çanakkale’nin tarımsal üretim alanlarına yakın olması nedeniyle sürekli olarak yiyecek temini gerçekleştirilmiştir. Bu yüzdende cephede açlık ve kıtlık yaşanmamış, yarım kuru ekmek ve hoşaf menüleri olmamıştır.