Toprak susuzluktan çatlaklar oluşturmuş yaralı yüreklerin çaresiz bekleyişini anımsatmakta. Yer, yer otlar belirmiş. Kurumuş umudu anlatırcasına. Kimi inadına boy göstermiş yeşile kesen renklerde.
Sınırda sıfır noktası, çok kimseler görünmez buralarda. Askerler boy gösterir sıkça.
Sınırın iki tarafında askerler birbirini görüyor devamlı. Fotokopi günler art arda dizilmekte. Kuş sesi, rüzgâr sesi doğayı dinlersiniz buralarda.
Kulak dolgunluğunda bir ses belirdi nal seslerini kesercesine. Ali (Asker)fırladı karakoldan. Yöresel kıyafetli bir kadındı ellili yaşlarda olsa gerek, sağ ve sol sinesinden göbeğine kadar uzayan çift örgülü saçları beyaza dönmeye başlamış... Atından bir hışımla indi. Asker balam benim adım Alaca,burda herkes bana Ağca der. Ekmek yaptık komşularla, yüreğim el vermedi yemeğe. Bu bohçaya bağlayıp size de getirdim. Siz buradayken biz huzurdayız evladım. Zamanında az insan ölmedi buralarda. Düşman durmaz evladım. Ben gidiyorum afiyetle yersiniz.
Ekmekleri Alinin koynuna bırakıp, atına bindi, dört nala koşarak ayrıldı. Ali ekmeklerle karakola girdi. İzahatını yaptı üst mercilerine. Bir saate kadar nöbet değişecek gece nöbet tutacaktı. Ali tüm arkadaşları tarafından sevilse de ,en samimi arkadaşı Can’la bu gün nöbet tutacak olmasından dolayı oldukça mutluydu. Bir bardak demli çay ve sıcak ekmeğin lezzeti fark yaratacaktı, yemek öncesi...
Can ve Ali silahlarını kuşanmış nöbet teslim almışlardı bile. Bu aksam yıldızların büyüleyip, bu nöbetin tarihe tanık olacağı kimin aklına gelebilirdi ki.
Saatler bir birini takipte, Sabah yeni gün .Bu gece ilginç bir huzur var havada tam bir uyku havası .Ali ve Can bu huzurla mest olmuşçasına uyuya kaldılar. Bu bir asker için büyük risk olsa da onlarda insandı nihayetinde. Hele ki bu huzurla...
Komutan kontrolü bırakmaz elbette. Kontrol sırasında uyuyan askerleri ürkütmeden, askerlerin silahlarını alıp gelir karakola. Ali ve Can uyanınca silahlarını bulamaz, bunu onur meselesi yapar bu işi çözmek için birlikte Ermenistan’a girer ,ermeni askerlerin iki silahını alır geri dönerler. Komutan Ali ve Canı nöbet bitiminde yanına çağırır. Silahlarınız nerde?
Diye sorar. Telaşla, burada işte komutanım” derler.
Komutan:
Silahlarınız bende bu nasıl olur diye sorunca ,ikisi de anlatır başlarından geçenleri.Sabah Ermenistan yetkilileri diplomatik yollarla silahları geri ister.
Türk Komutan bu silahlar karşılığında iki metre yer verirlerse silahları geri vereceklerini bildirir. Bu teklif kabul edilir ve Türkiye sınırı iki metre daha büyür.
Ermenistan-Türkiye arasındaki sınır köprüsü toplam 178 m uzunluğunda. 90 metresi Türkiye ,88 metresi ise Ermenistan sınırı olarak belirlenir.
Türk askeri vatan topraklarının kutsal bekçileridir. Vatan ve hudut Türk ve askeri için namustur. Biz bir karış toprak için can verirken, Ermeniler toprağı iki silaha karşı rahatlıkla teslim etmişler. Toprağın gerçek iyeleri can verir toprak vermez. Lakin üzerinde vatan diye oturduğunuz toprak emanetse hemen vazgeçenlerden olur o millet...
Askerlerin Ağca anası her daim var. Türk askerini o analar, yiğit doğurdu.
Vatanın iyeleri bitmez. Savaş her zaman silah değil stratejik hamledir, Zeka işidir. Ve başarı kaçınılmaz bir finaldir.
Kahraman Türk askeri ve vatan uğrunda Şehit olan yiğitlerimizin, tarihe not düşürecek kahramanlıklarını yazmak kutsal bir görevdir.
KARS sınırımızda bulunan ,Ali Can sınır kapısının hikayesidir.