Azerbaycan müzik ve kültür beşiği olan Şuşa’nın kadim tarihi birçok yerli ve yabancı kaynaklara, bilimsel araştırmalara yansımaktadır. Sizlere sunulan bu belgesel de Şuşa tarihini, onun kendisi kadar eski olan dini abide ve ibadethanelerini anlatıyor.
Bu abidelerden en eskisi – bugün Yukarı Gevher Ağa, Aşağı Gevher Ağa adlarıyla bilinen ve bir tek Karabağ’ın değil, tüm Müslüman Doğu’sunun abide ve ibadethanelerinin ender mimarlık incileri listesine alınan çift minareli camilerden başlayacak olursak, ilk sırada, önemli tarihi olguya da dikkat etmeliyiz. Şuşa’nın temelini 18.yüzyılın başlarında – 1752 yılında atılmış Karabağ Hanı Penah Ali Hanı ve onun – şehrin kuruculuk işlerine başlarken, önce yerli halkın tapınacağı dini mabetlerin – camilerin inşasına özen gösterdiğine değinmeliyiz.
Şuşa camilerinin tarihiyle ilgili bilmeli ve hatırlamalı olduğumuz diğer özellik – onlara verilmiş Gevher Ağa adının kime ait olması ve bu adla adlandırılma nedenidir.
Gevher Ağa: – gerçek adı Gevher Nisa Beyim (Begüm);– 3. Karabağ Hanı İbrahim Halil Han Cavanşir’in kızı;
– 1790 yılında Şuşa’da doğdu;
– genç yaşlarından güzelliği ve zekasıyla seçildi;
– 16 yaşının tamamında – yiğitliği ve kahramanlığıyla “Batman Kılıç” lakabını kazanmış ünlü Şeki Hanı Cefer Gulu Han Hoyski ile evlendi;
– Şeki’ye gelin gittikten bir süre sonra, 1814 yılında eşinin vefatıyla ilgili yeniden Şuşa’ya döndü;
– geriye kalan hayatını ibadete, eğitime ve hayırseverliğe adar;
– mümin, eğitimci ve hayırsever emelleriyle o dönem bir tek Şuşa’da değil, tüm Karabağ bölgesinde büyük saygı kazandı.
Gevher Nisa Hanım bu çalışmaları dışında bir de Şuşa’nın dini ibadethanelerine özellikle dikkat etmiş, atalarından yadigâr kalan iki küçük caminin yerinde – kadınlar ve erkekler için ayrı salonları bulunan çift minareli, yüksek camiler yaptırdı. Doğal inşaat malzemelerinden yapılmış, mihrabı, kürsü, balkon ve minareleri Karabağ’a özgü eski güldeste süsüyle işlenmiş bu camiler Şuşa, tüm Karabağ mimarlık sanatı tarihinde özel konuma sahipler.
Nüfus sayısı arttıkça, Şuşa’nın farklı 17 mahallesinin her birinde inşa edilmiş diğer ibadethanelerden birçoğunun – Culfalar Cami, Hacı Yusifli Cami, Köçerli Cami, Mamay Cami, Merdinli Cami, Kuyuluk Camii, Saatli Cami, Seyitli Cami, Çöl Kala Camii, Hoca Mercanlı Cami, Taze Mahalle Cami kalıntıları günümüze ulaşabilmiştir. Dönemin ünlü mimarı Kerbelayı Sefihan Karabaği’nin tasarladığı bu camilerin çoğunun tavan ve duvarları, sütun ve minareleri o dönem Karabağ’da ünlü olan nakkaş Kerbelayı Sefereli’ye aittir.
Daha 1752 yılında Şuşa’da, genellikle gençlere İslam’ın temelleri, Arapça, Kur’an tefsiri, mükemmel ezan okuma öğretilen medreseler vardı. Şehrin Hazret Ali Kahası, Hazret Abbas Şifa ocağı, Sakkahane ve Pirgah pirleri, Seyit Mirfesih Türbesi, Mir Mehdi Ağa ocağı, Kasım Ağa Ocağı adıyla bilinen çok eski pir ve ocakları hele o dönem Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerinden buraya ziyarete gelen Müslümanların kutsal mekanına dönüşmüştür.
Tarih boyunca Şuşa’da Müslüman ibadetgahları dışında, kadim Alban tapınaklarına da büyük saygı gösterildi. Kazancı Kilisesi, Yeşil Kilise, Kale Kilisesi adıyla bilinen eski Hristiyan Alban tapınakları her zaman Azerbaycan devletince korundu.
Şuşa’nın din adamları, seyit-hocalarıyla ilgili anılarda, yazılı kaynaklarda oldukça ilginç olgulara rastlanmaktadır. Bu açıdan 1918 yılında Kafkasya İslam Ordusuna komutanlık yapmış büyük asker, General Nuru Paşa ile, şehir camilerinden birinin hocası arasında geçmiş ünlü konuşma özellikle ilgi çekmektedir.
Söylenilene göre Şuşa’dayken, uzaktan duyulan dokunaklı ezan sesine camie giren Nuru Paşa hocayla tanıştıktan sonra ona bir avuç altın vermiş:
– Eğer benimle İstanbul’a gidecek olursan, her ayına iki bu kadar altın veririm, – der, – İstanbul’da çok milletten insan yaşıyor, senin okuduğun bu ezanı duyan, dönüp Müslüman olur.
Nuru Paşanın bu teklifine hoca:
– Çok sağ olun, paşam. Teklifinizi memnuniyetle kabul ederdim, fakat size mahcup olmaya korkarım... – diyor.
Nuru Paşa hocadan “mahcupluğun” nedenini sorunca o:
– Bana bu sesi veren Şuşa... Onun havası, suyu, toprağıdır... Onu bırakıp gidersem, sesimin aynı kalmaz.
Fakat… bütün bu güzellikler bu eski zengin tarihli medeniyet… dünyayı toprak yeni arazi tamahıyla örümcek ağı misali sarmış tarihin sayfalarına katliamlar, toplu sürgün ve soykırımlarla kazınmış işgalci “Ermeni” politikasının kölesine, kurbanına çevrildi…
...80’li yılların sonu… Çökmekte eski SSCB mekanında çıkan olaylar Bu belirleyici, keşmekeşli zaman kesiğinde Sovyetler Birliğinden çıkarak, bağımsızlığını ilan etmiş fakat daha bağımsız bir devlet olarak sağlamlaşamamış Azerbaycan… Ve bu çelişkili sosyal politik olaylar hortumunda fırsat kollayıp, geleneksel işgalci politikasını gerçekleştirmeyi başarmış 19.yüzyılın sonlarından başlayarak Çar Rusya’sının daha sonra Sovyet Rusya’sı ve diğer destekleyicilerinin yardımıyla uyduruk sahte tarihi ve “Ermenileştirme” programıyla adım adım kadim Azerbaycan topraklarına sokulmuş Ermeni milletçi-eşkıya çetelerinin birbirinden acımasız zalim hain saldırıları …O korkunç feci dönemler yerli halkı sürülerek kadim abideleri tapınak ve ibadetgahları yıkılan mahalleleri harabeye dönüşen Şuşa …
...Yıllar geçti … Sabırlı dayanıklı Azerbaycan halkı öz topraklarına güzel Şuşa’sına kavuşacağı tarihi günü– 8 Kasım 2020’ni tam 28 yıl …ağrı-acılar sıla ve hasret dolu günlerle bekledi… Fakat pes etmedi eğilmedi dünyanın çifte standart politikası önünde aciz kalmadı… Kalemi silaha mürekkebi kana çevirip kendi kaderini Kendisi yazdı… Ve... bütün ibretamiz masallarda rivayetlerde ihanet şer ve haksızlıklar adalet ve yiğitliğin karşısında diz çöktüğü zifir karanlıklar Güneş ışığında eriyip yok oluverdiği gibi Hak ve Adalet yine kazandı…
Kadim Karabağ onun muğam ve gazellerle atan kalbi Şuşa – 8 Kasım 2020’de Azerbaycan’ın muzaffer Başkomutanı İlham Aliyev’in özgür iradesi ve kahraman Ordusunun yiğitliği sonucu düşmen çiğneğinden kurtarıldı... Cebrail Fuzuli Zengilan , Gubadlı , Ağdam Kelbecer Laçın ve ... kutsal Şuşa öz Azerbaycan’ına kavuştu... Kadim şehir soluklanmaya çiçeklenmeye başladı...
Bugün sevgili Şuşa – kadim Azerbaycan medeniyeti beşiği onarılıp-düzenlenmekte uluslararası kültür etkinliklerine müzik şiir edebiyat mutfak festivallerine ev sahipliği yapmakta kadim tarihi medeniyeti esrarengiz doğa güzellikleriyle dünyayı kendisine hayran bırakmaktadır...