Şuşa Azerbaycan’ın klasik halk müzik ve şiir kültürünün en eski merkezidir. Düşman saldırısına karşı inşa edilmiş, sehrin kuzeyinde bulunan Şuşa Kalesi’nin tarihi özellikle ilgi çekmekte.
1747’de Karabağ Hanlığını kuran Azerbaycan Hanı Penah Ali Karabağlı (1693-1763) dış saldırılardan korunmak için 1752 yılında Şuşa Kalesinin inşası için emir verdi (5.5 bin kv.km sahası olan bu yer tarihi kaynaklarda kale kurucusunun anısına Penahabad Kelesi de adlandırılmaktadır) ve “Penahabadi” adlı gümüş sikke de basıldı. Karabağ’ın 2. hükümdarı İbrahimhalil Han (1721-1806) döneminde kale çevresi kalın savunma setti ile çevreleniyor ve burada çok sayıda zanaat, demircilik, silah yapım atölyeleri kuruldu. Şuşa zanaatçılarının ürettikleri el işleri, silahlar dönemin yakın ve uzak ülkelerinde büyük rağbet gördü. Şuşa şehri armasında Hazar Denizi kıyı vilayetlerinin genelinde olduğu gibi, ateş, gücü ve kuvveti sembolize eden kaplan ve yeşil vadide mağrur duran Karabağ atının tasvirleri vardır. 17 mahallesi olan Şuşa nüfusunun tümünün adları Azerbaycan-Türk kökenlidir. Her mahallede hamam, cami ve çeşme vardır.
18.y.y’dan başlayarak şehir Azerbaycan’ın en önemli kültür merkezlerinden birine dönüştürülerek “Küçük Paris”, “Kafkasya Sanat Mabedi”, “Azerbaycan Müziği Merkezi”, “Güney Kafkasya Konservatuarı” gibi adlarla anılmaya başladı. O dönemi anlatan edebi ve tarihi yazılı kaynaklarda Ermeni kelimesine rastlanmamakta.
Rusya işgali öncesi Karabağ Hanlığında Ermenilere hiç rastlanamazdı, yönetim Azerbaycan Türklerindeydi. Karabağ’ın Rusya İmparatorluğuna girmesini sağlayan 14 Mayıs 1805 tarihli Kürekçay Sözleşmesini Kafkasya’daki Rus askeri güçlerinin Baş Komutanı Pavel Sisianov ve İbrahim Halil Han imzaladı. Hanlığın sınırlarının dokunulmazlığı güvencesi, sözleşme süresinin devamlı olacağı ve hiçbir şeyin bunu değiştiremeyeceği 10. madde ile onaylandı.
1828’lerde Karabağ’a yerleşen Ermeniler şehri Çarlığın Hristiyanlaştırma politikasına uygun olarak sahiplenmeye başladı. Dönemin Ermeni kökenli Rus generali Valerian Grigoryeviç Madatov Şuşa Komutanı olarak atandıktan sonra Ermenilerin bu bölgelere yerleştirilmesi hızlandı ve süreklilik kazandı.
1865 yılının mayısında Şuşa şehrini ziyaret eden ünlü Rus ressamı Vasili Vereşşagin yaklaşık 3 ay orada kaldı. Paris’e döndükten sonra Şuşa’yla ilgili bir dizin resim yaptı. Bu resimler Şuşa’nın Azerbaycan şehri olduğunu kanıtlamakta. Zaten resimlerin adlarından da bu kolayca anlaşılmakta: “Şuşa Camisi”, “Şuşa’da Muharrem Ayı”, “Müslüman Okulu”, “Şuşa’da Zengin Tatar (Azerbaycanlı) Evinin Salonu”, “Şuşa’da Zengin Tatar Selamlığı” vs. Bu resimler Rusya’da Petersburg Ermitaj müzesinde korunmakta.
8 Mayıs 1992’de Rus-Ermeni askeri güçlerinin işgalinden sonra Ermeniler Şuşa’daki Azerbaycan kültürünün izlerini yok etmek amacıyla yaklaşık 600 mimari tarihi eseri, ayrıca Penah Ali Han Sarayı, Yukarı Gevher Ağa Camii, Doğu’nun en ünlü kadın şairi Han kızı Hurşit Banu Natavan’ın Evi, Karabağ Hanlığı sadrazamı ünlü şair Molla Penah Vagif’in anıtı, Azerbaycan ve Müslüman Doğu’sunda ilk opera ve Türkiye’de çok bilinen Çırpınırdı Karadeniz şarkısının bestecisi Üzeyir Hacıbeyli, İtalya’da müzik eğitimi almış ünlü ses sanatçısı Bülbül, müzisyen ve ressam Mir Mövsün Nevvap ev müzelerinden 10 binden fazla sergi eşyasını, El İşleri Devlet Müzesi, Devlet Karabağ Tarihi Müzesinden 100’e yakın eseri, 60’tan fazla kütüphane, müze, müzik okulunu yağmalayarak Ermenistan’a taşıdılar. Şehirdeki eski Müslüman mezarlıkları yerle bir edildi. Ne yazık ki Azerbaycan tarihi ve Azerbaycan Türkleri için büyük önem taşıyan camilerimizi hain Ermeniler ahır olarak kullanmaktalar.
Hak, Adalet En Sonunda Yerini Buldu...
28 yıldır Azerbaycan Şuşa hasretiyle yanmakta, sabır ve tahammül göstererek işgal edilmiş toprakların kansız, savaşsız, uluslararası hukuk yasaları kapsamında geri verilmesini uzun süre bekledi. Fakat bu konuda yüzeysel bir yaklaşım sergilendi, problem çözülemedi, Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde yaşayan, sivil insanlara karşı yapılan sinsi saldırı devam etmekteydi. Sonunda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Başkomutan İlham Aliyev sınırı ihlal eden azmış Ermenilere haddini bildirmek için sorunda askeri çözüm dışından başka yol kalmadığını belirtti ve Vatan topraklarını geri almak için askeri çözümün kaçınılmaz olduğunu ortaya koydu.
27 Eylül 2020’den başlayarak muzaffer Azerbaycan ordusu Ali Baş Komutanı İlham Aliyev komutasında işgalci Ermenilerin yerle bir ettikleri topraklarımızı köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir geri alarak, bayrağımızı Fuzuli, Kelbecer, Zengilan, Gubadlı’da yükseltti... Ve sonunda 8 Kasım Azerbaycan uzun yıllar hasretinde olduğu Şuşa’sına kavuştu...