Günümüzde insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu model insan ve örnek hayatlardır. Bugün nice problemlerin çözümü bu hayatlarda gizlidir.
Hz Muhammet’in ( s.a.s) evinde dizinin dibinde yetişmiş, annelerimizin örnek hayatları inananların özellikle de ailenin temel direği annelerin en çok ihtiyaç duyduğu hayatlardır. Onlar özel, ailevi ve sosyal hayatlarında ilahi yönlendirme ve nebevi terbiye ile şekillenerek bizler için ideal bir mümin portresi çizmektedirler. Kâinatın Efendisi Allah Resûlü (s.a.s) ile ilk hanımı ve ondan dünyaya gelen kızı Fatımaü’z- Zehra, onlardan biridir.
Hz.Fatıma, Allah Resûlü (s.a.s) peygamber olarak görevlendirilmeden beş yıl önce Kâbenin yıkılıp yeniden onarıldığı yılda Cemâziyelahir Cuma günü dünyaya geldi.
Allah Resûlü’ne (a.s.m) vahiy inmeye başlarken henüz 5 yaşında olan Hz.Fatıma, çocukluktan itibaren vahyin indiği manevi ortamda nebevi terbiye altında pişerek olgunlaştı.
Hz. Fatıma, henüz 8-10 yaşlarında bir çocuk olmasına rağmen çoğu zaman güçlü kuvvetli sahabelerin bile karışmaya cesaret edemediği olaylarda öne atılıp zulme karşı büyük bir cesaretle müşriklerle mücadele etmiştir. Vahyin indiği ilk yıllarda Müslümanlarla mürşikler arasındaki amansız mücadele hızla devam ederken; Hz Fatıma bir gün Kâbe’den geçiyordu, Müşriklerin peygamber efendimize tuzak hazırlayıp onu öldüreceklerini duydu. Ağlayarak babasının yanına gitti ve olanları anlattı. Peygamberimiz ‘‘ Ağlama ey kızım Allah buna engel olur ’’ deyip sonra’’ bana biraz su getir’’ diye buyurdu. Peygamberimiz bu suyla abdest alıp dışarı çıktı ve Kâbe’ye geldi. Yerden bir miktar toprak alıp müşriklere dönüp ‘‘ Yüzleri kara olsun ’’ diyerek toprağı onlara taraf saçtı. Müşrikler Peygamber Efendimizi göremeden oradan uzaklaştılar.
Fatıma doğduğu günden beri bizzat içinde yaşadığı mücadelelerle dolu bir ‘’Resul hayatının’’ en yakın tanığıdır.
Küçük yaşta annesizliği öğrenen gayretli bir evlat olarak babasına hayatının her safhasında destek olmuştur. Fatıma, Rasûllallah’ın bir parçasıdır. Buhari ‘’ Seyyide Fatıma’nın menakıbın’da’’ Hz.Peygamber’in (s.a.s) şöyle buyurduğunu rivâyet eder;
‘’Fatıma benim bir parçamdır. Onu üzen beni de üzmüş olur’’ diye buyurur. Ne yazık ki ümmeti kızını çok üzmüştür.
Risaletin en yakın tanığı olarak Fatıma, babasının tabi tutulduğu her türlü tecrit ve toplumsal dışlanmanın yanı sıra hayati tehlike altında sürdürdüğü ömründe babası ile aynı imtihana tabi tutulmuş bir talebedir.
Gözünü açtığı ilk günden beri ‘‘tüm derdi insanlara hakkı tebliğ etmek olan bir babayı rikkatle takip etmiştir. Annesinin vefatından sonra babasına olan düşkünlüğü ve yakınlığından dolayı Peygamber(SAS) ona babasının anası anlamına gelen “Ümmü Ebiha” ismini vermişlerdir.
Fatıma Rasûlallah’ın (s.a.s) en sevdiği kızı olup, O’nun yanında en çok nasipli olan ve kendisine en çok benzeyendi. Tirmizi; Hz.Ayşe’nin şöyle dediğini rivayet eder:
‘‘Oturuşunda, kalkışında, şekil hal ve tavır bakımından, Rasûlallah’a kızı Fatıma’dan daha çok benzeyen bir kimse görmedim. Hz.Fatıma Peygamberimizin yanına geldiğinde, kalkar, onu öper ve yerine oturturdu.
Peygamberimiz de Fatıma’ya düşkünlüğünden ve kendisine her yönden çok benzediğinden dolayı ona “Binti Ebiha” babasının kızı demiştir.
Peygamberimiz ona uğur olsun diye ‘‘Fatıma’’ ismini vermiş ve Efendimizin asil nesli Fatıma’yla devam etmiştir. Kur’an’ın “Kevser” suresi onun için nazıl olmuştur. Kevserin mücessem ve müşahassı ise bizzat Hz. Fatım’dır. Hz.Fatıma 18-19 yaşlarına gelince; Peygamberimiz’in dizinin dibinde büyümüş hayatını fedakârlık ve cihad üzerine kurmuş elinde kılıcı ve zırhtan başka dünyalık bir şeyi olmayan çok sevdiği amcası Ebu Talip’in oğlu Hz.Ali ile evlendirmiştir.
O vakte kadarda Hz.Fatımayı isteyenlere Allah Rasûlu “Ben kızım hakkında Allah’ın emrini bekliyorum’’ demiştir.
Hz.Fatıma ve Hz.Ali’nin evlilikleri Hicretin ikinci senesinde Bedir savaşından sonra Zilhicce ayında gerçekleşti.
Müsned’ de Hz.Fatıma’nın mehir bahsi Hz.Ali’nin dilinden şöyle anlatır.
‘‘Ben Hz.Peygamberin kızıyla evlenmek niyetimi ona arzetmek istediğimde; içimden ‘‘Yanımda mehir olarak verebileceğim hiçbir malım yok’’ bunu nasıl teklif ederim diye geçirdim.
Sonra Rasullâllah’a olan bağımı düşünüp onun şevkat ve muhabbetini hatırladım. Cesaretimi toplayarak isteğimi bildirdim
_Bana yanında bir şeyler var mı diye sordu.
_Hayır dedim.
_Ben sana Hatmiye adında bir zırh vermiştim o nerededir. Dedi
_Bendedir dedim.
_O’nu Fatıma’ya ver diye buyurdu.
_Ben’de mihir olarak zırhı ona verdim.
Peygamberimiz nikâhlarını‘‘Mescid-i Nebevi’de’’ ashabın huzurunda kıymıştır.
Hz.Ali ve Hz.Fatıma evlilik hayatların’da sabırlı ve mütevazi bir yaşam sürmüşlerdir.
Onlar her türlü fakru zaruretle sınanmış çektikleri sıkıntı ve zorluklar karşısında birbirlerine olan bağlılık ve rızalarını yitirmemişlerdir.
Fatıma ve Ali birbirlerini tüm zamanlara ibret olacak bir muhabbetle ve hürmetle sevmişlerdir.
Bu evlilikten Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmü Kulsüm dünyaya gelmiştir.
Hasan ve Hüseyin dünyaya geldiklerinde ilkin Peygamberimiz onları kucağına almış ve kulaklarına isimlerini ve ezanı okumuştur.
Rasûlallah (s.a.s) onları “Cennet reyhanlarım” diye bağrına basıp,sık sık omuzlarına alarak islam toplumuna çocuk sevgisi konusunda önderlik etmiştir.
‘‘Ben kızlar babasıyım diyerek’’ Kız çocuğu karıştı toplumsal yargıları iptal eden merhamet güneşi, torunlarından da sık sık “evlatlarım” diye bahsetmiştir.
‘‘Ben sizinle harp edene, harp; sulh edene, sulh ilân ettim’’ diyerek Hasan’la Hüseyin’i ağızlarından öpmüştür.
Hz.Fatıma ve Hz.Ali’nin evinde islami terbiye metodunun sergilendiği örnek ve büyük bir okul tesis edilmiştir.
Bu okul eşlerin yardımlaşması ile idare edilip. Aynı zamanda Peygamber efendimizin gözetimi altında tutulmuştur. Fatıma ev muhitine çok önem veren bir kadındı.
Evi, İnsan yetiştirici bir yer, askeri eğitim ve fedakârlık derslerinin verildiği bir üniversite olarak görmüştür. Buokulun önemli derslerinden olan muhabbet, şâhsiyet eğitimi, imân ve takva, başkalarının haklarına riayet etme gibi konular üzerinde hassasiyetle durmuştur.
O İslam’a ayna olacak, onun hakikat ve ruhunu tanıtacak, Kur’an’ın hikmetlerini şahsiyetlerinde tecelli ettirecek, bilinciyle çocuklarını yetiştirmiştir. Hiçbir zaman çocukları tahkir etmemiş,onların şahsiyetlerini başkalarının huzurunda küçültmemiştir.
İşte Bundan dolayıdır ki Hz.Fatıma, islamın zor zamanlarında kendi ve evlatlarının canını, kurban verecek şekilde yetiştirmiştir. İslam dinini Emevi zalimlerine karşı savunmak ve onlarla mücadele edecek evlatlar yetiştirerek, kurbanlar vermişlerdir. O kurbanlar olmasaydı bu gün İslam’ın fatihası okunmuş olacaktı. Yalnız Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin değil; Zeynep ve Ümmü Gülsüm gibi kadın kahramanla rda yetiştirmişlerdir. Aslında On dört masum ve evlatlarının hepsi böyledir. Yani şehit olmuşlardır.
Bu şerefli neseb kadınların en hayırlısı Rasûllahın kızı Fatıma’tu’z- Zehra’ya nasip olmuştur.
Taberâni Hz.Peygamberden (s.a.s) naklettikleri şu rivayette şöyle der; ‘‘Fatıma’nın çocukları dışında adem oğullarının hepsi bir asabeye bağlıdırlar. Onları’ın velisi de asabesi de benim’’
Allah Kuran-ı Kerimin Ahzap suresi 33.ayetinde (El-Ahzap 33/33)Ehli beyt için; ‘‘Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor’’şeklinde buyurmuştur.
Fatımat’üz – Zehra’nın hayatının tamamı hüzün ve ibretlerle doludur.
-Rasullallah’ın ona özen göstermesinde, onu zikrederek övmesinde, eğitip yetiştirmesinde, iffetinde, temizliğinde, zekâsının keskinliğinde ve anlayışının güçlü oluşunda genç kızlarımız için bir ders vardır.
-Evlendirilmesinde, çeyizinde zorluklara karşı gösterdiği sabrında, meziyet ve ahlâkında kadınlarımız için bir ders vardır.
-O, onu sevenleri, Allah’ın cehenneminden koruduğu Fatıma’dır.
-O Allah Resulünün, Zehra’sı yani çiçeğidir.
-O masivadan yüz çevirip Allah’a yönelen kendini ibadete adayan Betül’dür.
-O bütün kötülüklerden arınmış Tahire’dir.
-O babasına çok düşkün olan Ümmü Ebiha’dır
-O Allah Resulünün çok sevdiği kızı Binti Ebiha’dır.
-Allah Resûlunün soyunu devam ettiren tüm müslamanların ve seyyidlerin annesidir.
-O hanım Sahabelerin en Seçkinlerinden “Seyyidet-ül nisaü’l-âlemindir”.
Örnek anne olarak gösterdiğim Fatma Anamız, çocuklarını İslamiyet uğruna seve seve şehit vermiştir. Anneler gününde gönülleri yavru hasretiyle yanan tüm şehit annelerimiz bu örneğe bakarak teselli olur ümidiyle hepsinin ellerinden öperim. Yüce Rabbimden O’nun sevgisini gönlümüzden çıkarmamasını dilerken, O’nun şefaatına nail olmamızı arzediyorum. Bil vesile “Anneler günümüz, Fatma ana hürmetiyle kutlu olsun, der başta kendi annemin sonra da tüm annelerin ellerinden öperim.”