Bilindiği gibi tüm dünyada insanlar koronavirüsü korkusu ile hop oturup, hop kalkıyor.
Bu konuda gördüğümüz kadarıyla devletimiz eksiksiz olarak tedbirlerini almış ve almaya devam ediyor.
Bölgemizde ve Iğdır’ımızda deyim yerindeyse sağlık kuruluşları teyakkuz duruma geçmiş durumda. Nahçıvan’la olan Dilucu, İran’la olan Gürbulak gümrük kapılarında kuş uçturulmuyor. Sağlık bakanlığı müşavirleri Ankara’dan görevli gönderilerek bizzat alınan tedbirleri yerinde takip ediyor ve çalışmaları an be an Ankara’ya rapor ediyor.
Devletin tedbiri bundan ibaretken her gün olmayan dedikodular insanları tedirgin ediyor. Gazeteci olarak da çok sayıda vatandaşın sorularına muhatap olmak durumunda kalıyoruz.
Elbette sağlığımız çok önemlidir. Sağlık her şeyin üstündedir. Ancak birde yalan haber yaymak bizlere nelere mal olduğunun bilincinde olmamız gerekir.
Birde madalyonun diğer kısmına bakalım. Elbette sağlığımız önemli ama birde yalan haberler yayarak ekonomimize vurduğumuz darbeyi bir düşünelim.
Dün bir iş insanımız beni aradı. Nahçıvan’la milyonluk ihracat anlaşması yaptığını söyledi. Eğer böyle giderse çok büyük ekonomik sıkıntılar yaşayacağını ve çeklerinin yazılacağını hatta iflas bile edebileceğini söyledi. Sağlıkla ilgili tedbirlerimizi alıyoruz ama ekonomik yönümüz ne olacak diyen yok.
Ülkemizde ekonomik kriz yok desek yalan olur. İlimiz eskiden krizlerden pek fazla etkilenmezdi. Şimdiyse en çok krizden etkilenen illerden biriyiz. Çünkü küçük yerler krizlerden çok etkilenirler.
Bu konuda Ankara ekonomik konuda kılı kırk yararak çalışmalar yapıyor. Ancak insan canı her şeyden önemlidir. İnsan hayatını her ticaretin üzerinde tutmalıyız. Gördüğüm kadarıyla devletimiz bu konuda taviz vermiyor.
An itibari ile Türkiye’de ve Iğdır’da bu konuda tespit edilen bir hasta yok. Yani koronavirüsü ile ilgili bir hastaya RASTLANMAMIŞTIR.
Vatandaşa bakıyorsun her ağızda bir laf dolaşıyor. Hepsi de yalan ifadeler. Birisi hastanede üç, birisi beş hasta var diyor. Hatta işin ucu nereye varacağını bilmeden koronavirüsü taşıyan hastaların karantinaya alındığını söyleyenler var. Yalan dedikodu yaymak önce psikolojik olarak kendimize zara veriyor. Sonrada ilimize ve ülkemize kötülük ediyoruz.
Öncelikle ben söyleyeyim. Yalanla veya farkında olmadan ortalıkta dedikodu olarak söylenen sözleri sosyal medyada yayımlayarak toplumu paniğe sevk etmenin cezası var. Bunu herkesin bilinmesini istiyorum.
Hiç kimse bildik bilmedik konularda konuşmasın. İnsanları paniğe sevk etmenin cezasının olmasının yanında insani sorumluluğu da var.
Bakıyorum öğrenciler ciddi manada tedirgin olmuşlar. Bazıları maske takarak okula gitmek istiyorlar. Maske takmanın zararı yok ama takılması gerekirse ilin mülkü amirliği resmi olarak insanlara ve resmi kurumlara, okullara maske takılması için yazı gönderecek ve bundan herkes haberdar olacaktır. Şimdilik böyle bir durum söz konusu değil.
İnşallah insanlarımız hasta olmazlar. Iğdır devlet hastanesine normale zamanlarda ortalama 4 bin hasta müracaat ederken bu dedikoduların çıktığı günden itibaren hasta olarak müracaat edenlerin sayısı günden güne düşmüş en son olarak da 9 yüz kişiye kadar gerilemiştir. Aslında insanların hasta olmaması, hasta sayısında azalma olması güzel bir durum ama bu panik ortamının oluşmasından olmamalıdır.
Toplum bilinciyle hareket edip bu konuda her vatandaş üzerine düşeni yapması şarttır. Biz vatandaşlık görevimizi doğru dürüst yaparsak devlet yetkilileri her fırsatta dedikoduları yalanlayan açıklamalar yapmak zorunda kalmaz..