Emin Akyıldız ismi benim gençlik, hatta çocukluk yıllarımda duyduğum bir isimdi. Onun rahmetli babası, Iğdır’da herkesin çok sevdiği Paşa Akyıldız öğretmendi. Paşa hoca, bizim Karakoyunlu ilçemizde (o zamanlar köydü) görev yapmıştı. Emin Akyıldız da ilkokulu Karakoyunlu ilkokulunda başlamıştı. Ondan dolayı Karakoyunlu ilçesinden birçok çocukluk arkadaşı vardı.
Benim yaşım o zamanlar küçük olduğu için o yıllarda Rahmetli Paşa öğretmenin ismini duyuyordum ama kendisi tanımıyordum. Ben okula başladığım yıllarda Paşa Hoca, Karakoyunlu köyünden Iğdır ilçe merkezine alınmıştı.
Paşa öğretmenin oğlu olmanın yanında Paşa öğretmenin yetiştirdiği olmak da Emin Akyıldız için bir ayrıcalıktı. Ortaokul, lise yıllarını pek hatırlamıyorum ama zaman zaman başarılı bir öğrenci olduğu kulağıma geliyordu.
Yıl 1987… Gazetecilik mesleğine başlamıştım. Emin bey, Trabzon’dan Iğdır devlet hastanesine tayin olmuştu. O zamanlar postanenin yakınında pancar bölge şefliğinin yanında benim gazete ve matbaam vardı. Emin bey de hemen karşıma bir muayenehane açtı. Bu arada biz kardeşleri İlhan ve Aslantürk ile samimiyetimizi ilerletmiştik. Kendisi ile kısa sürede samimi olduk. Zaten Paşa hocama olağanüstü saygımız vardı. İlhan ve Aslantürk kardeşleri ile her fırsatta bir araya gelir sohbet eder ve dertleşirdik. Aradan kısa bir süre geçmişti. Rahmetli babam rahatsızlandı. Erzurum’a Araştırma hastanesine götürecektim. Kendisine gittim. “Emin bey, araştırma hastanesinde tanıdığın var mı?” diye sordum. Hemen bir kağıt kalem aldı ve bir mektup yazdı. “Bunu Hastanenin başhekim yardımcısı Mehmet Gündoğdu’ya ver. Sana yardımcı olacak” dedi. Mektubu aldım. Ertesi gün, Erzurum Atatürk Üniversitesi Araştırma hastanesine gittik. Babamı yatırdılar. Mektubu başhekim yardımcısı Mehmet Gündoğdu beye teslim etti. Allah her ikisinde de razı olsun. Babam için ne gerekirse yapıldı. Döndükten sonra kendisine özel olarak teşekkür ettim. Yine babam 1988 yılında rahmetli olmuştu. Rahmetli Paşa Hocam, üç gün hiç ara vermeden cenaze yerinden ayrılmamıştı. O kadirşinas davranışını hiç unutamıyorum. Emin beyle her gördüğümde bir dost, arkadaş, hatta bir kardeş abi gibi hal hatır sorar, dertleşir ve ayrılırdık.
Yine annem zona hastalığına yakalanmıştı. Erzurum’da on beş gün yattıktan sonra Iğdır’a getirdik. Iğdır’da bir iki gün kaldıktan sonra yine rahatsızlandı. Emin bey’i telefonla aradım ve durumunu anlattım. “Şu anda neredesin?” dedi. Bende ablamın evinde olduğumu söyledim. Biraz sonra baktım çıkıp eve geldi. Annemi evde muayene etti. Israr etmeme rağmen para da almadan ayrıldı. Verdiği ilaç anneme iyi geldi ve annem çok iyi olmuştu. Bunu ben yıllardır hep doktordan laf açıldığında söylüyorum. Mesleğinde yetişmiş, Iğdır halkının sevdiği ve herkesin derdiyle ilgilenen bir kişiliğe sahipti.
Çok çok çok üzgünüz. Ne diyeceğimi, onun için nasıl cümle kuracağımı bilemiyorum. On günden fazladır Van Eğitim Araştırma hastanesinde yatıyordu. Oradaki arkadaşlar sayesinde günübirlik takip ettim. İlk zamanlar yoğun bakımdan çıkmıştı. Hatta sosyal medyada müjde vermiştim. İyi olduğu için çok sevinmiştim. Ama zaman onun aleyhine işledi. Gün geçtikçe kötüye gitti. Dün karaciğer ve böbreklerin görev yapmadığı bilgisini aldım. Sabaha kadar ona dua ettim. Maalesef acı haberini aldım. Şimdi ona okuyacağım Fatiha’lardan başka elimden bir şey gelmiyor. Dostum, abim kadar sevdiğim bir insan için ne yapabilirim Allah’ım? Onun ruhunu şad eyle. Onun mekanını cennet eyle. Ona rahmet eyle. Onun sevenlerine, onun ailesine sabır ver Allah’ım…