Marksist Filozof Slovaj Zizek’in “Semada Düzensizlik (Unordnung im Himmel) adlı kitabında, Mao’nun, “Gökkubbenin altında kargaşa/düzensizlik hâkim. Durum şahane.” sözüne takıldım. Kargaşa, düzensizlik durumu, puslu havayı seven kurt misâli, faşizm ve komünizm gibi diktacı ideolojilerin başa gelmesi için kaçınılmaz, şahane bir fırsattır. Bizde de 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül Askerî Darbesi öncesi bir kargaşa ve çatışma ortamı yaratılmıştı. Akıl devre dışı bırakılarak, aklıselim susturulmuştu.
Yine seçimle yatıp seçimle kalktığımız bugünlerde, düşünce üretme, araştırma, fikir yürütme yerine akıllara ziyan sığ siyasetin tiryakisi olmuşuz millet olarak. Para kazanmaktan, iktidarı kazanmaya varıncaya dek, her yolun mubah sayıldığı bir toplumda, sağduyu sahipleri marjinalleştirilerek, gözden uzak tutulur.
Tekraren söylemek gerekirse; bir toplumun yoldan çıkması kadar yola girmesi de öncüleriyle mümkündür. Dürüstlüğü, ilkeli olmayı bir hayat tarzı olarak tercih ettiyseniz, yerine göre evdeki eşinizin veya en yakınlarınızın hışmına uğramayı göze almalısınız.
Eğer siz de haksızlık karşısında vicdanınızın sesini dinleyerek tepki gösteriyor, toplumun ortak değerlerinin şahsî çıkarlar uğruna istismar edilişi gibi birçok meselede sesinizi yükselterek ilkeli bir duruş sergiliyorsanız; yakın çevrenizden, “Bu milletin en akıllısı sen misin?” veya “Dünyayı sen mi kurtaracaksın?” türünden dost ikazlarına (!) muhatap olabilirsiniz.
Bununla da kalmaz; haramzadeleri, düzenbazları, her devrin adamlarını rahatsız edecek noktaya geldiğinizde; sizi kendilerinden kabul etmeyen kesim, bazen “hain”, bazen “zındık” diye yaftalarken; kendi mahalleniz de sizi, “satılmış” veya “dönek” gibi iftiralara gark eder.
İlkeleriniz varsa, hayat çizginiz bellidir... Zikzaklar çizmezsiniz fakat yalpalayabilirsiniz. Düşseniz de yine düştüğünüz yerden kalkarsınız. Günümüz Türkçe’sinde “Rol Modeli” olarak sıkça kullanılan kavramın daha Türkçe’si; örnek alınacak insan demektir. Kendisi örnek olamayanlar, her şeyiyle içinde bulunduğu topluma örnek olmuş insanların arkasına sığınırlar. Hiç kimse eskinin madden yokluk, yoksulluk dönemini aramıyor fakat herkes o yılların insanını veya insanlığını arıyor. O özlem içinde olanlar, başlangıcı kendilerinden yaparak ilk adımı atan olsalar, girdiğimiz alacakaranlıktan aydınlığa çıkma sürecimiz hız kazanır.
İlmini, teknolojik gelişmişliğini insanlığın istifadesi yerine, imha edilişi için kullananlara yakışan lakap, medenilik değil, barbarlıktır. Aklını hinoğlu hinlikten yana yoran kurnazlara da, akıllı değil, akılsız demek lazım.
Özellikle kitle iletişim araçlarının herkes tarafından kullanılır olduğu bir zamanda lehte ve aleyhte propagandalar curcunasında at iziyle it izi birbirine karışır hâle geldi. Para ve güç sahibi olanların sesi daha gür çıkıyor. Doğruları çarpıtabiliyor, eğriyi doğru olarak kabul ettirebiliyor. Hemen herkesin bildiği bir durum: Elindeki imkânları kullanarak daha çok taraftar toplayan, geniş kitlelere sesini duyuran kesim ya da kişiler, haklı fakat zayıf olan tarafı bastırır.
Rol modeliniz kim?
Akıllı insan aklını, genel anlamıyla iyilikten ve güzellikten yana kullanır. Akılsız ise aklını, kötülükten ve çirkinlikten yana kullanandır. Rol modeli, bu manâda, aklını iyiden ve güzelden yana kullanan insandan çıkar. Şayet, zaman zaman ülkemizde olduğu gibi, özellikle siyasî ve dinî sahada, yukarıdaki betimlemeye göre aklını iyiden ve güzelden yana kullanmayanlar arasından rol modelleri çıkabiliyorsa, toplumun hâl ve gidişine bakmak lazım: Toplum böyle olduğundan dolayı mı bu yapıya uygun “rol modelleri” çıkarıyor, yoksa bu tür öncüler/rol modelleri yüzünden mi toplum bu hâle geldi?
Bu toplumda birilerine, “Sen çok dürüstsün, senden politikacı olmaz,” sözü geçerlilik kazanmışsa, bu vahim durum dürüstlüğün, açıksözlülüğün değil de, düzenbazlığın, sahtekârlığın karşılığı olduğuna delalet eder. Böylesi bir toplumda akıl sahipleri bastırıldığından, akılsızlar baskın çıkar.