Derdim var memleket kadar... Birilerinin, inşallah sabahtan akşama “Kendinizle cebelleşip durursunuz” bedduasının kabul olduğu memleketin evladı, bu memleketin yazarıyım.
Kendi gerçeğinden korkan, düşünce üretmeyen, sorgulamayan, sorgulatmayan, sığ sularda çırpınmayı okyanuslara kulaç açmak gibi gören zihniyetin derdindeyim.
Derdim var dünya kadar... Yaratılışta “insan kardeş” olduğumuz dünyalıların en “medeni”sinin en zalim, barbar ve kan dökücü olduğu, en “dindar” olanının çok kindar olduğu, Hakk haklıdan yana olsa da güçlünün hep “haklı” olduğu bu dünyanın dünyalı yazarıyım.
Çoraklaşan toprağın, kirletilen havanın, çekilen suların, betonlaşan ovanın, yok edilen tarlanın dertli evladının derdi var bende. Yakılan ormanlara ciğeri yana yana yazanım.
Tahrip edilen doğayla, doğası altüst insanın ruh hâli var bende.
Benim, memleket kadar memleket derdimin üstüne bir de dünya kadar dünya derdim var. Benim, insan gibi, insan doğmak kadar insan kalmak gibi bir derdim var.
Sinem dağlanıyor, dağlarıma kar yağmıyorsa; dağ kadar derdim var benim.
Yokluktan ve yoksulluktan avurtları çökmüş insanı gördükçe tokluğumdan utanıyorum. Açlıktan karnı içine geçmiş sahipsiz hayvanları gördükçe insanlığımdan utanıyorum.
Sessiz mazlumların çığlığıdır kulaklarımı sağır eden. Ben mazlumlar milletinden, benim mazlumlar kadar derdim var.
Çoğunluğun galebe çaldığı haklı azınlığın sesiyim ben. Etrafımdakilerin kuru gürültüsündendir sesimin cılız çıkması.
Yalnız kalmaktan şikâyetim yok... Kalabalıklar içinde yalnızlaşmak, yakınlara uzak kalmak ve derdini anlatamamak derdindeyim.
Ne dindarla ne de dinsizle bir meselem var. Herkesin inandığı da inanmadığı da kendine... Fakat inanan kadar inanmayanın da kendisi gibi inanmayana düşman kesilen tavrına isyanım var.
Doğru yolun eğri yolcusu dava arkadaşlarımla, yoldaşlarımla davalıyım; yol hakkı için davacıyım.
Bizim intizarımız, “Bizimkiler” semtinde kitap yazmanın, Müslüman mahallesinde salyangoz satmak muamelesi görmesindendir.
Eve girmeyen, raftan inmeyen kitapla, “kitap ehli” olduğunu zanneden avanağın yüzündendir başımıza gelen bunca musibet.
Akılsızlar yüzünden başımıza felaketler gelmesin, helâk olmayalım diye derdine dert katanın, kendini helâk edenin yazmaktan tükenen kaleminin, uykusuz gecelerinin ve gasp edilen hürriyetinin derdindeyim.
“Bilmeyen”in bilmediği derdine, “bilen”in derman olmak için çektiği çileyi, ödediği bedeli, bir sen, bir ben, bir de O bilir.
Derdi olan yazar... Yazdıkça tutuşur. Tutuştukça yanar. Yandıkça aydınlatır. Derdimi yazar, derdimin yazarıyım.