Değerli dostlar;
Bu günkü anılara yolculuğumuz eski toylarımıza…
Mahallede düğün var; herkeste bir heyecan, herkeste bir telaş…
Kızlar günler önceden giyecekleri elbiselerin hazırlığı içinde.
“Ne giysem?”
“Elbisemi kime diktirsem?”
“ Kumaşı nasıl olsun? “
…..
O zamanlar çevre baskısının da üst düzeyde olması sebebiyle, elbiseler daha bir özenle seçilirdi.
Elbise diktirme rövanşda olduğu, hazır giyimin de fazla yaygın olmaması sebebiyle elbiseler diktirilirdi.
Günlerce önceden elbiselik kumaşlar alınınır, diktirilecek terzilerden de elbiseleri düğüne yetiştireceklerine dair rica minnet sözlerler alınırdı.
O dönemde Iğdırın ünlü bayan terzilerini de yad etmek istiyorum.
Rahmetli Seyhan İpekçi bibim ( Seyran bibim),
İğdirmavada Rahmetli Sara Yeşilyurt abla, Nazlı abla,
Topçularda Şiveker abla,
Halifeli caddesinde Şahizer abla, Songül …. İsimlerini anamadıklarım veya hatırlayamadıklarım beni bağışlasınlar.
Aramızdan ayrılanları, sevgi ve rahmetle anıyorum.
Hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Kızlar heyecanla hazırlanmışlar düğüne mahalledeki büyük ablalar ve teyzelerle birlikte gideceklerinden heyecanla onların dışarıya çıkmasını bekliyorlar.
O zamanlar genellikle düğünler bahçede yapılır ve öğlenden sonra düğünü başlatanlar da çok olurdu, bazan da Cumartesi başlar, Pazar gelin alınırdı.
Kızlar tam kapıdan çıkacakları sırada, mahallenin sevilen sayılan Hacı amcasıyla karşılaşırlar.
Tabiiki Hacı amcanın kızları Suna ve Ayten de düğüne gidenler arasındadır.
Hacı amca bu, gönül almayı çok iyi bilir. Kırıcı olmadan, yaralamadan nükteli bir şekilde uyarılarını yapmayı da ihmal etmez.
Babacan tavırlarıyla kızlara iltifatlar yağdıran Hacı amca, şakayla karışık bir hatırlatmada bulunmadan da geçmiyor.
- Bay maşallah gızlar, bele bezenip hara gedirsiyiz ?
- Böyün Necibe xalanın gızının toyudu, anam seye demişti, biz de gedirik, Nuran arkadaşımızdı.
- Bilirem bilirem, yaxçı eliyirsiyiz, gedin; indi size bir söz diyecem, gulağ asın, onnan soyra gidersiniz.
Sonra gülerek söze başlar;
Gözeller bezenip toya gediller.
Sizlere emanet yar oynamasın.
Taytuşu yığılıp minnet eylerse,
Yüngüllüğ eliyip tez oynamasın.
Gomşular oturup size baxallar.
Al yanağa gonça güller taxallar.
Soyra da oturup başa gaxallar.
Dodağın altınnan dil oynamasın.
Men seni sevmişem sevgili yarım.
Size gurban olsun bu şirin canım.
Demirem oynamasın, oynasın xanım.
Gara gaş altınnan göz oynamasın.
Hacı amca şakayla karışık uyarısını yaptıktan sonra;
– Sözüm size değil, bunun bir hikayesi var, indi sizi yubatmıyım, soyra annadaram.
- Ay baba, arxeyin ol, yüngüllüğ elemeniyh.
- Gedin görüm, cüt sonalar, men size güvenirem.
(Arxeyin: Rahat ol, huzursuz olma)
(Yüngüllüğ: Hafiflik, hoppalık, ağırbaşlı olmamak)
O arada komşu Hanımzer ( Xanımzer) kapıdan başını uzatır;
- Ay gızdar toya gedirsiyiiiz ? Meni de gözdeyin, keleyağımı başıma atıp gelirem.
- Ay nene sen keleyağı bağlıyasaan?
- Beee, anamın keleyağısıdı, otaydan getirip, sandıxda saxlamışam.
- Di tez ele gec galacığ!
( Otay : Aras nehrinin diğer yakası; Erivan- İravan, Nahçıvan… vs gelenlere “Ortaylı” deniyordu )
- Telesmeyin, hele tezdi, niye papağ aparırsıyız.
- Gec olmasın da, yer tapabilmenih.
Xanımzer xala başına örttüğü beyaz zemin üzerine kırmızı güllerle bezeli, beyaz saçaklı keleyağısını düzelterek gururlu bir şekilde kapıdan çıkar. Keleyağısınını bulmanın mutluluğu ise yüzünden okunur.
Gülerek kapıdaki kızlara katılır ve düğün evinin yolunu tutarlar.
Yolda gençliğini anlatmaya başlar.
- Siz, Simzer neneyizi cebiyize goyursuyuuuzz, men toylarda oynuyanda herkes gırağa çekilirdi.
(Gırağa: Kenara)
Yeddi gayda değişmeden oyunnan çıxmazdım.
- Gene oynuyasaan?
- Yox daha gocalmışam, siz cavansıyız, siz oynayın.
Düğün evine geldiklerinde sevgiyle karşılanıp bahçeye yerleştirilen sandalyelere otururlar.
Müziğin sesine dayanamayan Simzer xala, kızlara fısıldar;
“Boo adamın sümüyü saza gelir, ne gözel çalıllar. “
( Sümüh : Kemik )
Başlayan yallıya kızları da kaldıran toy anası, Simzer xalaya da ısrar eder.
Nazlanan Simzer hala, “ Siz oynayın men tamaşa eliyecem “ der, ama içinden de “Keşke daha çok ısrar etseler” diye geçirdiği de yüzünden belli oluyor.
(Yallı: Halay )
Yallıda “ Abaskendi “ çalmaya başlayınınca gençlik günleri gözünün önüne gelir ve “ Ixdıyarlığ pis şeydi” diye iç geçirir.
Hafif rüzgarın sesine karışan akordiyon sesi iliklere kadar işlemeye başlar.
O arada damadın nenesi Gülefirengiz xala, Simzer xalaya yaklaşır;
- Simzer can gax ikimiz oynuyacığ!
- Ay arvat edebazlığ eleme, bizi el gülüncü eliyeseen.
- El gülüncü niye olurux, nekgeder goca da olsax, min cavqna bedeliyh.
- Be nevemin toyunda oynamıyacaamm., ele şey olmaz.
Sipikerlik yapan gencin yankılanan sesine herkes tampo tutarak, iki yaşlı ama yürekleri hala genç olan büğüklerinin oynamasını isterler.
Ayağa kalkan Simzer xala;
“ Allah günah yazma” der ve
- Ede bir ‘ Ağırdan mirzayı çalın görüm.
- Başımızın tacı nenelerimiz için vur bir Ağırdan mirzayı !
Müziğin başlamasıyla beraber, başındaki keleyağısını düzelterek yavaşça oyuna girerler.
Isınmaya başlayınca “ Ay Allah yarısını yaz yarısını yazma “ diyerek devam ederler.
Gayda değişip “ Sudan gelen sürmeli gız “ çalmaya başlayınca
“ İster yaz, ister yazma “ diyerek alkış eşliğinde oynamaya devam ederler.
Gelin ve beyin de ( damat) katılmasıyla biraz daha döner, meydanı gençlere bırakırlar.
Kızlar ise babalarının sözü kulaklarında oynarlar ama uzun bir ısrardan sonra oyuna kalkarlar.
Çok neşeli geçen düğünün sonlarına doğru, mahalleden gelen birkaç büyüğün ve Simzer xalanın da ayağa kalkmasıyla;
- Garannıx rüşdü, gaxın yavaş yavaş gedeyin.
- Ay gızdar hara gedirsiyiz, hele tezdi da.
- Allah xeyirli elesin, ancax gedecik.
Mutluluklar dileyerek evin yolunu tutarlar.
Yolda Simzer xala, Hacı eminin kızlara söylediği “ Gözeller bezenip toya gideller” Sözlerinin hikayesini anlatmaya başlar;
“ Eskiden köylerde toy olduğu zaman, köylerdeki tezze gelin yada nişanlı kız varsa, toy sahibi gider nemer vererek , gelinlerin toya gelmesi için izin isterdi.
Eğer gelinin büyükleri toya gitmelerine izin verirse, hazırlıklar yapılır.
Toy günü, toy sahibi, çalgıcılarla birlikte tezze gelininin evine gider, yanında
nişanlı yada bekar bir kızla beraber evden alıp toy evine getirilerdi.
( Nemer: hediye )
Rivayete göre Kars - Selim - Büyükdere köyünde yakışıklı bir Tüccari varmış. Bu Tüccari köyden dillere destan güzellikte bir kızı ile evlenirler.
Köyde olacak bir düğün için, bu güzel gelini de toya götürmek için büyüklerinden izin isterler.
Ayrıca Tüccariden de özellikle izin almaları gerekir.
Tüccari izin verir ama “ Bir söz diyecem “ der ve sazı eline alarak, yukarıda yazdığım mısraları seslendirir( 17.. yüzüncü yıllarda ).
Dilden dile dolaşan bir türkü olarak günümüze kadar gelmiştir.
(Mustafa Geceyatmaz’ın derlediği ve TRT Erzurum radyosundan Erzurum türküsü olarak kayıtlara geçse de; eskiden beri büyüklerimiz tarafından söylenmiş toylarımızda oyun havası olarak seslendirilmiştir.)
Değerli dostlar; hayatlarınızdan güzellikler hiç eksilmesin, bütün günleriniz toy, bayram güzelliklerinde olsun.
Sağlıklarınız yerinde, umutlarınız bol, sevgileriniz sonsuz olsun.
Sevgi ve saygılarımla…