Bu yazımda, toplumumuzda büyük bir öneme sahip olup eskiden sıkça kullanılan ( şimdi de öyle olduğundan şüphem yok) DUALARIMIZI siz değerli dostlarla beraber hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum.
Bunun akabinde de eskiden; kavga sırasında, kızgınlıkla, memnun olunmama durumlarda, haksızlığa uğranılan durumlarda söylenen beddualara ‘ GARĞIŞLARIMIZA da değinmek istiyorum.
‘Garğışlarımızı’ yazıp yazmamak konusunda çok tereddüt ettim.
Ama eskiden hem zor hayat şartlarıyla, mücadele eden, hem kısıtlı imkanlarıyla onca işin üstesinden gelmek zorunda kalan annelerin bile çocuğu için ( çileden çıkaran) söylediği, sonra da Allahtan af dileyerek; günlerce içi içini yiyerek kendi ile mücadele edip, pişmanlık duyduğu ‘garğışlara’ da değinmek istedim.
Aslında Garğışlar; çaresizlik, haksızlık, zulüm karşısında bir şey yapamamaktan dolayı, zulüm edeni Allah’a havale ederek, manevi olarak kendini biraz olsun rahatlatmak, teselli bulmaya çalışmaktır.
( Tabiiki sinir ve kızgınlık anında ağızdan istem dışı çıkan, ‘garğışları ‘ ayrı tutmak lazım)
DUALARINIZ ve BEDDUAKARIMIZ ( garğışlarımız)
DUALAR: Yürekten gelip benliğimizle birleşen;
sıkıntılarımızdan kurtulmak,
sevdiklerimizi sağlık, güzellik dilekleriyle uğurlamak,
yapılan bir iyilik karşısında, minnettarlığı dile getirmek.
Allahtan yardım istemek,
Zor bir durumdan kurtulup, dileklerin gerçeklemesi durumunda Allah’a şükretmek.
Sağlık dilemek, huzur ve mutluluk dilemek,
Başarı ve kolaylıklar dilemek….vs için yapılan yakarışlardır dua.
Iğdır yöremizde sıkça duyduğumuz dualar.
BİR YAŞLIYA YARDIM MI ETTİN?
Memmed emi elinde bastonu çamurlu yolda üçlükle ilerliyor.
Bir ara sendeleyerek dengesini kaybediyor, aynı anda iki kuvvetli kolun tutmasıyla düşmekten zor kurtuluyor.
Dönüp baktığında hiç tanımadığı bir delikanlı;
- Emi bu yağışda hara gedirsen, yıxılıp eliyersen.
- Ay oğul küfletimin dermannarı varıydı, onnarı almağa gedirdim; yaşlılığ beledi da, el tutmur, ayax tutmur, göz yaxçı görmür…
( Küflet: Eş, hanım)
- Ezexana yakındı, dur men seye yardım eliyim, men de o yana gedirem.
- Balaaa seni axırnnan yarıyasan, Allah seni anaya ataya bağışlasın.
- Allah seni atayın yurdunda vargerel elesin.
- Sağol emi can, siz ağ sekgeller bizim başımızın tacısıyız.
- Başın var olsun, yaxçı balsan; sen menim dadıma yetişdin, Allah da senin dadıya yetişsin.
Diğer bir tarafta Peri xala elinde bir iğne bir iplik; ipliği iğneye geçirmeye çalışıyor, ama bir türlü muvaffak olamıyor.
Onu uzaktan izleğen komşu kızı, koşarak geliyor.
- Peri xala ne gayırırsan? Tikiş tikeseeen?
- Gızıım, Allah seni gönderdii, gadan alım, bu iğneni bir sapla da!
( İğneyi sapla: iğneye ip geçir)
- Ver saplıyım!
İğneye ipliği geçiren kız;
- Peri xala, ne tikesen ver men tikim.
- Men tikiş bilerem, bibim meye örgetmişdi.
- Gızımm seni ağ günner göresen, sağol var ol men tikerem, enterimin eteyi sökülüpdü.
- Yardım lazımsa eliyim, indi anam da gelecek, ayran aşı pişirirdi, dedi” Peri xalaya da aparacam”
- Sağolsun, ele yadıma tüşmüşdü ki;
Bala’larının behrini yesin.
( Behrini: kazancını yesin, hayrını görsün)
Diğer bir tarafta iki çocuğuyla hayat mücadelesi veren genç bir kadın;
Genç yaşta eşini kaybetmiş, hiç bir geliri yok, neyseki başını sokacak küçük bir damı olduğuna şükür edecek kadar da sabırlı.
Arada bir temizliğe çağrılınca gidiyor, ama kimseye el açmıyor.
Konu komşu durumunu bildiklerinden ellerinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorlar.
Tabiiki gurur kırmadan, incitmeden.
Sabah erkenden çocuklarını okula göndermek için kalkan Latife, kapıda bir araba dolusu odunu görünce şaşırıyor.
Komşusu Fatma xala gülerek, sesleniyor;
- Letife can, xeyirli sabahlar, Süleyman emin koydaki ağaçları kestirmişti, deyir “ Bu da letife gızımnan Bala’larının payıdı”
- İndi bir yer görset, uşağlar boşaltsınlar.
- Biyy Allah sizden irazı olsun, bir goyasıyız min götüresiyiz.
- Sen de bizim gızımız sayılırsan, güle güle isdisinde oturun, uşağlar üşümesinner.
- Allah bir balayızı min putağ elesin inşallah.
- Ne muradıyız varsa versin, gapıyızı, surfayızı şaddığlara açsın.
Duygulanan Latife, bu iyiliğin karşılığını yüreğinden gelen en güzel dualarıyla vermeye çalışır.
- Allah sizi darda goymasın, eliyizi torpağa atsayız, gızıl olsun inşallah.
- Senin de axırın xeyir olsun, Letife can, heç sıxılma biz buradayıx!
- Sağolun, var olun!
Bu ve buna benzer diyalogları ve duaları hep duyardık.
ANANIN EVLADA YAPTIĞI DUALAR
Eski yürekten
- Bala Allah seni var elesin.
- Gözü dolusuca göresen.
- Tuttuğun gızıl olsun.
- Eli kömeğin olsun.
- Seni min putağ olasan!
( Putağ: dal)
- Sinende ağ tühler pitsin.
- Balalarıyın behrini yiyesen.
- Sekgelin ağarsın.
- Dünya durduxça durasıyız.
- Duz dağına dönesen.
Ayrıca hamileler için yapılan dualar vardı.
- Gızııım Allah seni dardan yendirsin.
- Bir nefeste kurtulasan.
Şimdi affınıza sığınarak küçük bir hikaye yazmak istiyorum.
Bir kadının kızı da hamileymiş, gelini de.
Dua ettiğinde kızına;
- Gııızımmm inşallah toyux kimi uşağıyı dünyaya getirersen!
Gelinine de,
- İnşallah uşağıyı bir inek kimi dünyaya getirersen! Diye dua edermiş.
Tabii ki tavuğun daha kolay yumurtladığını sanıyormuş.
Aradan zaman geçmiş gelin çok kolay doğum yapmış ( inek misali)
Kızı ise bizim değimimizle ‘ gözleri kelleye çıkarak’ çok zor doğum yapmış.
Bunu gören anne yaptığı duaların ne kadar yanlış olduğunu; daha doğrusu kızı ile gelini arasına fark koyup, geline kötü temennide bulunmanın ne kadar yanlış olduğunu anlayarak, pişman olmuş)
Bir de evladın anaya babaya yaptığı dualar var;
- Allah sayayızı üstümüzden pozmasın.
- Kölgeyizi üstümüzden noxsan elemesin…..vs
- Sizi bize çox görmesin.
Şimdi biraz da gün yüzü görmemiş bazı GARĞIŞLARIMIZdan ( Beddua ) bahs etmek istiyorum.
( inşallah yanlış anlaşılmaz )
Eski Iğdırımızda çoğu yürekten gelmeyen, kızgınlık anında ağızdan çıkan, sonra da pişman olunan beddualar ( GARĞALAR )
Öyle ki; kızgınlık anında ananın bile çocuğuna söylediği, sonrasında da bedduasının ( garğış) tutmaması için Allah’tan af dileyen;
”Ağzıma daş torpağ “
”Biyy dilim gopsun.”
”Ağzımnan çıxan daşa torpağa” … gibi
günlerce kendini için için yiyip bitiren ama kızınca tekrarlanan ‘garğış’lar.
“Sağ elin sol küreğinnen çığsın.”
”Seni çıngı tutsun.”
”Gurğuşumlara gelesen. “
” Gözüye boz yensin. “
”Adın addara galsın. “
Birisi tarafından hayal kırıklığına uğratılan;
- Seni peşman dağında yallı gidesen.
( Birisi sinirlenince hep “ peşman dağında yallı gidesen” diyormuş.
Bir gün oğlu haritayı getirmiş;
- Ay ana haritaya baxıram, peşman dağını tapabilmedim.
- Dene görüm bu peşman dağı hardadı? )
Diğer garğışlardan bazıları ;
- Hezret Abbas seni payız borcuna çığsın.
- Adın addara galsın.
- Üzüyü mürdeşir yusun.
- Sesin sal altınnan gelsin.
- Ganıya galtan olasan.
- Murazın gözünde galsın.
- Gaplar açıp içeri girmiyesen.
- Seni mozalan sançsın
- Seni gafıl ilan vursun
- Seni yer kamına çehsin …vs
Aslında çok var yazmak istemedim, sadece kısa hatırlatmada bulundum.
Bir de ‘garğış’ edenlere verilen cevaplar var.
- Garğışın ağzınnan çıxsın goynuya dolsun.
- Garğışın gaya başına.
- Ada beyguşu.
- Dilin gurusun
- İtin garğışı gabul olsa göyden sümüh yağar…. gibi.
(Sümüh: Kemik )
Değerli dostlar, hatalarım olduysa affola.
Çoğunuzunda bildiği gibi dualarımızda, garğışlarımız da oldukça fazla;
ben sadece eskiye dair ufak bir hatırlama ve hatırlatma yapmak istedim.
Hayatlarınızda beddualara hiç yer olmasın, en güzel dualar sizlerle olsun.
Sağlık ve güzellik dileklerimle…
Sevgiler ve saygılar gönderiyorum…