Bahçede büyük bir telaş var ; ocaklar kurulmuş, bir gurup çeşmenin başına toplanmş, bir gurup da su pompasında bir şeyler yıkıyorlar.
Gülizar xala elinde kepçe emirler yağdırıyor;
- Ay gız su gaynadı, düyüyü getirin!
(DÜYÜ: Pirinç )
Sonra ekliyor
- Çilovsüzenner hazırdıı?
- Heye, hammısı hazırdı.
- Gej galdıığ da, günortanın istisi basdıracağ.
( ÇİLOVSÜZEN : Şüzgeç )
Diğer tarafdan Fatma xala pilavın etini hazırlamakla meşkul.
Malzemelerini kontrol ediyor;
- Neşe can, diyesen sarıkök azdı, birez sarıkök, birez de isdot getiginen!
- Orada taxçadadılar gelirem verem.
( TAXÇA: Bir şeyler koymak için, evin duvarına açılan raf şeklindeki oyuk.)
( İSDOT: Karabiber)
- Gadan alım tez ele!
- Birez de sarıyağ geti !
- “ Pilovu pişiren yağdı, gelinin üzü ağdı “ deyipler, atalarımız.
O arada Gülizar xala seslenir
- Ay bala gatığaşının denini garıştırın, içine de iki üç parça buz atın, soyuğ galsın!
Bir taraftan da Ahmet söze karışır;
- Helimi töhmeyin men helim içcem.
- Pilovun gazmağınnan meye de ayırın, diye de tembih etmeyi ihmal etmiyor.
- “Keçelin derdi başı, bir gazzan ayran aşı “ diyor ve kahkahayı basıyor Gülizar xala.
Bahçedeki neşeyle karışık telaş devam ederken, kapıdan Zehra hanım başında çarşaf içeri girer.
- Golay gelsin, bereketti olsun, hemmeşe bele şad günleriyiz olsun.
- Sağol Zehra can, xoş gelipsen, safa gelipsen.
- Oradan bir istol çek otu, ayaxda galma!
( İSTOL : sandalye)
- Verin bir işin ucunnan da men tutum.
- Yox yox sağol, heç eliyi batırma,sağolsun gızlar her şeyi hazır eliyipler.
- Ay gızım Zehra xalaya birez gatığaşı ver, üreği serinnesin!
Elinde bir kase yoğurt çorbasıyla gelen Neşe;
- inşallah beğenirsen.
Yoğurt çorbasından bir kaşık alan Zehra hanım
- Fatma can, diyesen evde heç duz goymuyupsuyuz, bu gatığaşı gırbora olup.
- Sen Allah doğur deyirseenn, zerefat eleme!
- Yox Vallah zerafat elemirem. Bu çorba yeyilmez, be duzuna baxmadıyıızz?
(ZEREFAT: Şaka )
- Denine baxmıştım, duzu yaxçıydı.
Oradan kızı söze karışır.
- Be sen demedin iki üç parça duz atın, men de attım.
- Ay seni peşman galmıyasan, men duz dedim? Yoxsa buz dedim?
- Duz dedin, men de duz attım.
( GIRBORA: Yemeyin yenemeyecek kadar tuzlu olması)
Böylece, neşeyle başlayan hazırlıklar, paniğe dönüşür.
- Men beçeara neyiyim indi, gonaxların yanında xecelet olacığ.
- Geti içine birez gatığ garıştırağ.
- Olmaz, çoğ duzdudu, bu gatığaşı yeyilmez.
(XECELET : Mahçup olmak, utanmak manasında kullanılıyor)
“Getirin salata gayırax” diye söze karışıyor, Zehra hanım.
Böylece yanlış bir anlama sonucu yenemeyecek hale gelen ‘gatığaşının’ yerini salata ve ayran alır.
Artık hazırlıklar tamamdır, yine de Gülizar xala tekrar sorar;
- İşgabdaki gabgaşığı çığarttıyııızz? Su istikannarı yadıyızdan çığmasın.
(İSTİKAN: Bardak)
Gülizar xalanın özenle ve özel misafirleri( eziz gonaxları) için sakladığı gabgaşığları bahçedeki ağaçların altına kurulan masanın, yere serilen kilimin, üzerine yerleştirilen sofrada yerini almıştır,bile.
- Gızıma gurban oradan menim eyneyimi ver görüm, bir de özüm baxım.
- Başmağımın teki hardadı?
- Ay nene, gabağındadı, görmürseen?
- Eyneyim olmuyanda kor kimin oluram da, gülersiyiz balam gülersiyiz.
( EYNEH: Gözlük)
(BAŞMAĞ: Kadın ayakkabısı, ayakkabı)
Her şeyi kontrol eden Gülizar xala, oldukça memnun kalır;
- Her şey yaxçı olup, gatığaşıda xarab olmasaydı, daha yaxçı olardı.
- Şaddığıya şiddiğ eleme, yaxçıdı, herkesin eline goluna sağlık.
( ŞADDIĞIYA ŞİDDİĞ ELEME: Elindekinin kıymetini bil, bulmuşsun bunama … gibi )
O arada Gülizar xala küçük oğlunun hala evde oturduğunu fark eder.
- Ay gızbibi niye evde oturupsan, indi gonaxlar geleceğler .
- Men içeride oturacam, hara gedim?
- Kişi xeleyağının arvattarın arasında ne işi var, gax çarşıya, bazara get.
Sonra başlar söylenmeye
“ Men bu gızbibiyi eşiye gönderebilmirem, yaxçı goyasan otura arvattarnan söhbet eliye “
- Meye gazmağ ayırın haa, gelende yiyecem.
- Ehber gilin bağına gedirem.
- Biiyy elese Nergiz xalaya da denen gelsin, birez danışsın, eyni açılsın.
- Tamam diyecem. Men gedirem.
( GIZBİBİ: Evde oturup, kadınlarla vakit geçirmeyi seven erkekler için söylenir)
( KİŞİ XELEYAĞI : Erkek kısmı, aynı şekilde;
ARVAT XELEYAĞI: Kadın kısmı )
(EYNİ AÇILSIN: Sıkıntısı dağılsın)
Gülizar xalanın sorular devam eder,
- Semavarı doldurduyuuzz?
- Tezze zirileri çığardın. Gentdana daş noğul da goyun ( akide şekeri)
Fişne ireçeliynen limon da yadıyızdan çığmasın!
Gülizar xala saymaya devam eder…misafire ikramda bulunup, elinden gelenin en iyisini yapmaya çok özen gösterir.
Ona göre ; ‘ Gonax güldü, galbi gıldan incedi . ( Hepimizde olduğu gibi)
Bu arada bahçe kapısının açılmasıyla misafirler kapıda görülür.
- Gonağ istiyirsiyiizz?
- Sizin kimi gonağlar, başımız gözümüz üstüne.
- Hele gör seye kimi getirmişem ?
- Gülizar xala yüzündeki gülümsemeyle ve merakla bakar, sonra bir sevinç çığlığı atar;
- Sevim değiiil? Sevim can sen xoş geldin, safa geldin, evimizi de üreğimizi de şenlendirdin.
- Neçe sene oldu, görmeyeli, meni şad elediyiz.
- Axşam geldiler, dedim Gülizar ablan gohumları gonağ çağırıp ora gidecik, çoğ sevindi.
Bu arada Sevim hanım sıkıla çekine söze karışır;
-Ablam dedi Gülizar ablaya gidecik men de çok sevindim.
-İğdire geldim, üreğim şennendi, sizleri görmek, şadığıma şaddığ gattı.
Hammıyızı çoğ özlemişem, gurbet çoğ zordu. Hele yaban eller daha da zordu.
- Gözüye gurban olum, ele bildim öz bacım gelip, çoğ sevindim, Allah da sizleri sevindirsin.
Gülizar hanım, misafirlerini ( Eziz gonağlarını) sadece ikramlarıyla değil, yüreğiyle, yüreğince ağırlamanın mutluluğunu yaşarken; misafirlerde, sevginin, muhabbetin, dostluğun üst düzeyde olduğu bir gün yaşarlar ve ‘şadlığnan’ mutlu, huzurlu bir şekilde “bir daha görüşmek üzere “ vedalaşarak ayrılırlar.
Can dostlar, ağzlarınızın tadı, yuvalarınızın huzuru, mutluğu hiç bozulmasın; kaynayan kazanlarınız güzel günler için, açılan sofralarınız ‘şadlığ’ sofraları olsun… gelen ‘gonağlarınız’ mutluluğunuzu paylaşanlarınız, dostluğunuza dostluk, olsun.
Hoşça kalın, sağlıkla kalın.
Yürek dolusu sevgilerimle