Değerli dostlar bu günkü anılara yolculuğumuzda
“Gıjgırmax- gıjgırmağ”kelimemizi hatırlatmaya çalışacağım.
Haralarım olursa affola.
Şimdi beraberce Eski Iğdırımıza bir gezinti yapalım!
Gıjgırma : Ekşime, bizim deyimimizle turşuma…
Ayrıca mecazi anlamda da kullanılan
“ Gıjgırma !”
Huysuzlaşma!
Bağırma!
Şımarma !
Uslu dur !
Gibi çok değişik anlamlarda da kullanılıyor.
Sakinlikle konuşup anlaşma yerine,
sinirlenip bağırıp çağıran insanlar için de “ Gene gıjgırdı “ denir.
Kendi kendine homurdananlar için;
Yazın gıjgıran ayran kimi xort xort xortulluyur”
Surat asan için;
“Gene üzünü turşudup, gıjgıran gatıx kimi.”
Midenin ekşimesi;
Böyün midem ele gıjgırır gıjgırır ki; ele bilki yaraya duz töküller.
Hecer xala omuzlarına attığı adyalına sarılarak hızlı hızlı yürümeğe çalışıyor.
(Adyal- Ediyal :Kalınca, omuzlardan sırtı kaplayacak kadar büyüklükte şal, atkı )
Eskiden yaşlı kadınlar kullanıyordu, bilhassa “otaydan” gelenler, tabiiki yanlış hatırlamıyorsam)
Hem yaşının verdiği, hem yıllarca omuzlarına yüklenen onca yüküm ağırlığının verdiği yorgunluk yüzünden okunuyor.
Havadaki sonbahar rüzgarı ve arada bir çiseleyen yağmurun ıslattığı toprak zemin de yürümesini olukça zorlaştırdığından, deyim yerindeyse düşe kalka gidiyor.
Yolda rastladığı kardeşi Kazım;
- Ay bacı bu havada hara gedirsen? Xeyirdi?
- Bacı gurban, Terlan’ın oğlu Almannnan gelip, bir hefte soyra dönecek, gedim görüm uşağlara bir şey gönderebilereem.
- Ay bacı herkese öz yükünü ancağ aparır da.
- Yox, Terlan dedi” Harabaynan gelipler “. Sağolsun uşağların meye gönderdiği aynoyunu da getimişdi.
(Aynoyun: Öteberi )
- Sen de teyh yedin ele ?
- Be neyniyim, atıram engime, çıxır irengime.
Bu şekilde ayak üstü yaptıkları şaka ile karışık kısa sohbetten sonra Hecer xala yoluna devam eder.
Terlan xalanın evine yetiştiğinde güler yüzle karşılanır.
- Hox gelipsen, safa gelipsen.
- Xoş gördüy, sağol var ol.
Bacılığım dediği Terlanla olan muhabbetleri de bacıdan ötedir.
Burada bir parantez açmak istiyorum; o zamanlar Iğdırımızda “BACILIĞ , GARDAŞLIĞ” ( Kan kardeşi olmak gibi)
çok yaygındı.
Çok sevdikleri arkadaşlarıyla yapılan bacılığ, gardaşlığ kan bağı olmadan kurulan kardeşlik bağlarıydı ve bu bir ömür sürerdi.
İyi günde kötü günde hep hep yan yana olurlardı.
Burada tek yanlış olan şey çocukların ve gençlerin ellerini kanatarak kanlarını birbirlerine karıştırıp kardeşliklerini pekiştirmeleriydi.
Tabiiki herhangi bir hastalık veya enfeksiyon bulaşma ihtimalini düşünmeden.
Bu bazan farkında olmadan kötü sonuçlar doğurabiliyordu.
Şimdi tekrar Hecer xala ile Terlan bacısına dönelim.
- Ay bacı niye aynan gün kimi görünürsen ?
- Mecelim ( vaktim) yoxdu, gocaldım, yoruluram da.
- Be o hal işi tek görürsen, az eşelen da, evin gızısan, gelinisen yoxsa anasısan belli değil.
O arada kapıdan giren Terlan xalanın oğlu Muharrem;
- Hecer xala xoş gelipsen, safa gelipsen.
- Meherrem can, Allah seni var elesin, yaxçısan mı?
- Sağol xala, dört gün soyra gedirik, sayılı gündü geldi geçti.
- Gurbet beledi da, anayı balaya, balayı anaya hesret goyur.
- Bizim de nesibimiz oralardaymış da, buna da şükür, Allah sağlığ versin.
- “Damın dalı, dağın dalı” deyip atalarımız; siz de çoğ uzağdasıyız da ne el çatır, ne ün yetir.
- Sağlığ olsun, inşallah gene gelerih.
- Allah yoluyuzu açığ elesin.
- Aysel gile bir şey gönderesense hazırla aparım, bilirsen arabaynan gelmişik.
- Biyyy Allah senin o gözel üreğine göre versin, men de seye soracağıydım.
- Başım gözüm üstüne, emrin olar.
- Başın var olsun
Böylece Hacer xalanın morali düzelir. Hoş beşten sonra evine dönerken daha bir canlı, daha bir neşeli şekilde olduğu gözden kaçmaz.
Eve gelince ilk işi dama ( kilere ) gitmek olur.
Özenle yerleştirdiği reçelleri, eklediği turşuları, kış için hazırlanan bakliyatları …. vs kontrol eder.
Kızına. göndereceği şeyleri kafasından geçirirken, gözünde iki damla yaş belirir.
Kendi kendine söylenerek reçellerin olduğu bölüme bakar.
“ Anan ölsün, her şeye hesrert galıpsıyız,, men de size hasret galmışam, gül mürebbesini nece sevirsen, gurbeti veran galsın.
Gül reçelini görünce şaşırıp kalır “ Boo nece gıjgırıp, balamın en sevdiği mürebbedi”
Gözünden akan damlalara engel olamadan diğer kavanozları kontrol eder ve sadece bir kavanozun yazın sıcağına dayanamayıp ekşidiğini ( gıjgırdığını ) görünce içi rahat eder.
“Buna da şükür, balalarımın payını gönderebilecem “ der.
Kızına göndereceği eşyaları biraz da gözleri nemli hazırlar.
Dışarıya çıktığında komşusu Kamile hanımın çocuklarına seslendiğini duyar.
- Ede gıjgırmayın, başımı beynimi töyhdüyüz!
- Niye biz xemirih gıjgırağ?
- Be siz de birbiriyize gıjgırırsıyız da, düzemelli oynayın !
-
Kapıda ayaküstü sohbetine dalan diğer komşu Feride ‘ gıjgırma ‘ sözünü duyunca dizine vurarak;
“ Booo be men xemir elemişdim, başım söypete gızışdı, indi xemir gıjgırıp getti” diye hızla evine koşar.
Diğer bir tarafta Kamil dayı çarşıdan aldığı bir setilçe ‘camış gatığı’ elinde aheste aheste eve giderken yolda karşılaştığı ‘ ‘gohumu ‘ Günnaz hanıma hal hatır sorar.
Elindeki küçük yoğurt kovasına ( Setilçe) gözü takılan Günnaz hanım;
- Ay gohum, diyesen gatığ alıpsan.
- Heye, Cüttüğden( Devlet üretme çiftliği) camış gatığı getirip satıllar, Fatma xanımın xoşuna gedir, alıram.
- Hava istidi, gatığ gıjgırar ha, men seni metel elemiyim.
- Memmed Eliye de salam apar, Allaha amanat olun.
Kamil dayı adımlarını hızlandırarak eve gelir.
Elindeki yoğurt kovasını alan eşi Fatma, kapağını açıp kontrol etmesiyle beraber hayretler içinde eşine seslenir;
- Ay kişi bu gatığ gıjğırıp, bu da yeyileer mi ? Alanda açıp baxaardın da.
- Baxdım, bir şey yoxuydu.
- Elese eşiyhde çox yubandın, bu istiye ne dayanar, gatığ gıjğırıptı, barı gaynadım şor eliyim.
Diğer bir durumda;
- Ay gııızzz bu arvada da heç dad demey olmur, ele gıjgırır, ele gıjgırır metel galırsan.
- “Gorx gorxmazdan, utan utanmazdan” deyipler atalarımız, bed asıllan bacarmağ olmaz…
- Gıjgırarağ suçunu örtür da, haf küf eliyir, herkes sesini kesip oturur.
- Bee onnan bacarmağ olmaz.
Değerli dostlar; yukarıda da belirttiğim ve sizlerin de bildiğiniz gibi ‘ gıjgırmağ kelimesi çok değişik anlamlarda kullanılıyor.
Bir kaç örnekle hatırlamak ve hatırlatmak istedim.
Hatalarım olduysa affola.
Hayatlarınızda hiç bir şey gıjgırmasın.
Ağız tadı ve gönül huzuru diliyor, sevgiler ve saygılar gönderiyorum.
Sağlıkla kalın, mutlu kalın, umutlu kalın!
Ağızlarınız şirin olsun.