Dünyanın en güzel coğrafyasına sahibiz. Dünya bir insan olsaydı kalbi Türkiye başkenti İstanbul olurdu. Zaten bu yüzdendir ki dünyadaki bütün ilkler Anadolu coğrafyasında yaşanmış, birçok medeniyete ev sahipliği ve beşiklik etmiştir. Tarihe kayıt düşen Doğu- Batı Roma, Osmanlı İmparatorluğu bu coğrafyada kurulmuştur.
Türk milleti dünyanın en kadim en büyük milletlerinden biridir. Türk milletinin büyük tarihi misyonu var. Tarihten Türkleri çıkarırsan tarih diye bir şey kalmaz.
Anadolu üç kutanın bitişiğinde aynı anda bir çok iklimin yaşadığı, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarihte ilklerin yaşandığı, verimli toprakları, doğası, güneşi, dağları, ormanı, akarsuları, uluslararası iki Boğaza su yoluna sahip, bir iç denizi, gölleri, üç tarafı denizlere sahip 8.333 kilometre uzunluğunda sahili, sayısız bitki, hayvan potansiyeli olan, önemli yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip, genç, dinamik 85 milyon nüfusu, uzun yıllar dünya ve İslam liderliği yapmış, dünyada 300 milyondan fazla Türk’ün Umut kapısı büyük bir ülke.
Bugün Türkiye hak ettiği yerde değil. Bu potansiyele sahip bu ülke bunu hak etmiyor. Tarihi olaylar bize bunu gösterdi. Bu güzel ülkede yaşamanın çok büyük bir bedeli var. Bizim ülkemiz Mozambik, Japonya veya Kanada değil. Onların tek düşmanları Okyanuslardaki köpek balıklarıdır. Bu coğrafyanın düşmanları çoktur. Çetin ve zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada güçsüzlere yer yoktur. Bu coğrafya, güçsüz düşen onlarca devlet ve İmparatorluğa mezar olmuştur.
Bu coğrafyanın kahramanı da haini de çoktur. Aydınları korkak olan ülkenin zalimleri cüretkâr olur. Aydınlarımız cüretkâr olup öncülük edecek. Bir söz vardır bir yılda mahsul almak istiyorsan buğday, on yılda almak istiyorsan ağaç, yüz yılda almak istiyorsan insan yetiştir diye. Bizler petrol zengini Doğu ile sanayi zengini Batı arasında bir köprü gibiyiz. Bizim için yakın zamanda ilerlememizi sağlayacak üç seçenek var. Bizler coğrafi keşifler, rönesans, reform, sanayi inkılaplarını kaçırdık. Demokrasi yolunda geç kaldık, çağımız bilgi ve teknoloji çağıdır bari bunu ıskalamayalım.
Türkiye’nin kurtuluşu, Atatürk ilke ve inkılaplarından milim sapmadan, çağdaş ve evrensel hukuk sistemini kurup, herkesi kucaklayan ötekileştirip dışlamayan, insan hakları ve demokrasinin bütün nimetlerinden olmazsa olmaz kabul edip, kendi milli gücümüze, çağdaş ve modern eğitim sistemine dönmemiz lazım. Liyakat, ehliyet, ahlak ve vicdan sahibi, soran sorgulayan, milli ve manevi değerlerine bağlı laik, altın bir nesil yetiştirmemiz gerekir. Bu altın nesili yetiştirmeden yapılacak bütün çalışmalar boştur.
Türkiye’nin ekonomik alanda kalkınması bana göre 3 şeye bağlıdır.
1- Eğitim; Bir milyarın üzerinde Avrupa, Kafkasya ve Orta Doğu’da insan ve pazarın ortasındayız. Bu kadar büyük pazara çok iyi yetişmiş kaliteli kalifiye elaman lazım. Avrupa ve Arapların bu ihtiyacını Türkiye karşılayabilir. Örneğin Almanya 2 milyon kalifiye elaman istiyor. Eğitim sistemimizi buna göre düzenleyebiliriz. Avrupa ve Arap dünyasının ara elemanını bizler yetiştirebiliriz. Çağın ve zamanın şartlarına göre yetişmiş, bilgili, donanımlı, dil bilen atılımcı gençleri niye biz yetiştirmeyelim.
2- Turizm; Turizm bacasız fabrika demektir. Turizm için her türlü doğa, deniz, güneş, tarih ve imkanlara fazlası ile sahibiz. Turizmi çeşitlendirip para harcayan zengin turistleri ülkemize çekebiliriz. Bizim imkanlarımız turizmde söz sahibi İspanya, Fransa, İtalya’dan daha fazla. Un var şeker var su var geriye helvayı yapabilecek bir usta lazım. Ülkemizi üçüncü dünya insanlarının sığınma yeri olmaktan çıkarmak zorundayız.
3- Tarım; Anadolu ilk yerleşimin ilk tarım tahıl ekiminin yapıldığı yerdir. Bir Hollanda bizim bir ilimiz Konya kadar olup 200 milyar dolar tarım üretimi yapmaktadır. Türkiye Hollanda’nın 23 katı büyüklüğünde. Hollanda kadar üretim yaparsak 4,6 trilyon dolar eder. Bu Türkiye’yi 21 ekonomiden 4 ekonomiye sokarak kişi başı milli geliri 50 bin doların üzerine çıkarıp Almanya’yı da geçeriz. O kadar otlaklarımız, meramız, yayla ve dağlarımız var. Tarımla beraber hayvancılık ve balıkçılık gelişir. Bir sürü nehir, akarsu, göl, dört denizimiz 8.333 kilometre uzunluğunda sahilimiz var. Hayvancılık ve balıkçılıkta dünyada söz sahibi olabiliriz.
Bunun dışında ormanlarımızı, arıcılığı, yeraltı ve yer üstü zenginliğimizi, yenilenebilir güneş, rüzgar, termal kaynaklarımız var. Anadolu’nun güneşi onlarca Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılar. Bu coğrafyada yoksul olmak için ya akılsız ya da art niyetli olmak lazım. Güzel ve yaşanılır bir Türkiye dileğiyle...