Evet Türkiye büyük bir savaş vermiş 1877-1878 yılları Osmanlı- Rus savaşı, 93 Harbi, 1911 Trablusgarp savaşı, 1912-1913 I ve II Balkan savaşları, 1914-1918 I. Dünya savaşı, 1919-1923 Kurtuluş savaşı son 46 yılımız büyük ölüm kalım savaşı ile geçmiş.
Yokluk, yoksulluk, cehalet, açlık, hastalık, ölüm sıradan bir şey kader olmuş. Koca bir İmparatorluk elden çıkmış, üç kıtadan bir yarım adaya sığınmışız. Yedi düvel üstümüze gelmiş, yetmemiş içimizdeki, hain işbirlikçiler, bizi arkadan vuran Ermeni, Rum Türkü Anadolu’dan atmak olmadı yok etmek için işbirliği yapıp yemin etmiş. Doğudan binlerce yıl beraber kardeşçe yaşadığımız “ Milleti Sadık’a” dediğimiz Ermeniler İntikam Tugayları kurup, Taşnak, Hınçak ve nice silahlı militanları ile Anadolu’yu kan gölüne çevirmiş, Batı’da İngilizlerin silahlandırıp sırtlarını sıvazladığı, düne kadar Türk’ün uşaklığını yapan Yunan İzmir, Ege, Trakya’ya çıkarma yapıp Osman Gazi’nin türbesini tekmeleyip kalk kalk bak biz geldik diyor. İmha ve Şeytan taburları kurup her tarafı yakıp yıkmışlar. Türk’ün kanını içmeye and içmişler.
İngiliz’i, Fransız’ı, İtalya’nı her yeri parsellemiş, bizlere küçük bir toprak parçası İç Anadolu’yu bırakmış, ordularımız dağıtılmış, limanlarımız, tersanelerimiz alınmış, başkent İstanbul işgal edilip, uykudaki silahsız Mehmetçiğimiz şehit edilmiş, ordu kurmamız yasaklanıp, silahlanmamıza müsade etmemişler, lütfedip 50 bin gönülü hafif silahlı birlik kurmamıza izin verip, onuda Mondros antlaşmasının 7 maddesine göre güvenliğimiz tehlikeye girerse istediğimiz yeri işgal ederiz şartına bağlamışlar.
İşte en zor bi durum ve şart içinde karanlığı aydınlatan bir dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıkmış, o güneşin doğup batmadığı Büyük Britanya ve onun bütün yardımcı güçlerinin karizmasını Çanakkale’de çizerek, Çarlık Rusya’nın yıkılmasına ve dünyanın kaderinin başka istikamete kaymasına sebep olmuştur. Yüz yılın dahisi Mustafa Kemal Atatürk emperyalistlerin bütün planlarını alt üst etmiş. Bu asil ve soylu Türk milleti liderine lideri de asil ve soylu Türk milletine güvenerek yola çıkmıştır.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 4 yıl gibi kısa sürede düşmanları yenilgiye uğratıp planlarını kursaklarında koymuştur. Geldikleri gibi gitmişler dünyanın en güzel ay yıldızlı bayrağımıza ve şanlı ordumuza selam vererek. Batıdaki Yunan denize dökülüp komutanları Trikopis esir edilmiş, Doğudaki Ermeni zoru görünce Anadolu’dan kaçmış, Kafkas İslam ordusu Nuri Paşa, 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir’e yenilip boylarının ölçünü almışlar.
Savaş meydanlarında dünyanın en güçlü en zalim ordularını yenen Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman ordusu Mehmetçik ve asil Türk milleti, çağdaş ve demokratik Türkiye Cumhuriyetini kurarak hemen her alanda yenilik ve değişimler yapmıştır. Bunların içinde en önemlisi de eğitimdir. Asker üniformasını çıkaran Mustafa Kemal Atatürk kara tahtanın önüne geçip Başöğretmen olmuş, eğitimde geri bırakılan Türk milletini mutlu ve güzel geleceklere hazırlamıştır.
Kara önlüklü, mavi önlüklü, öğrenciler, Atasına inanmış, Cumhuriyet öğretmenleri, en ücra köylere kadar gidip, cumhuriyete, Atasına, milletine inanıp güvenen cumhuriyet nasilleri yetiştirmişlerdi. Onların akıllı tahtaları, görkemli binaları, servisleri, eğitim araç ve gereçleri yoktu. Yırtık çarıkları ve lastik ayakkabıları, tezekle ısınan yağmur yağınca damlayan vasat okul binaları vardı. Öğretmene hoca denilmez öğretmen denilirdi. En iyi maaşı öğretmen alırdı. Öğretmene, okula, okuyana büyük değer ve saygı vardı. Cumhuriyet öğretmenleri en ücra köylere kadar gidip karanlığa bir ateş yakıyorlardı.
Andımızı okur Türk olmanın onur ve gururunu taşıyorlardı. Atatürk köşesi büyük bir bayrak sevgisi vardı. Milli ve manevi bayramlar, önemli gün ve haftalar, yerli malı haftası bir başka kutlanır yaşatılırdı. Yediden yetmişe çalışan, üreten, milli ve manevi değerlerine bağlı, büyüklere saygı, küçüklere sevgi vardı. Azla yetinen, haddini ve sınırını bilen, Türk töresine göre yaşayan, paylaşan, misafirperver asil, soylu, yoksul, itaatkar, vefalı, geleceğe güvenle bakan altın bir nesil inşa ediliyordu.
O günün ilkokulu şimdinin ortaokulundan, lisesi de şimdinin üniversitesinden daha iyi eğitim veriyordu. 1927 nüfus sayımında Iğdır ilinde okur-yazar oranı; % 1,48’di. 356 erkek 17 kadın okur-yazardı. 1927 Iğdır’da ilkokul, 1932 ortaokul, 1965 yılında lise, 2008 yılında da Üniversite açıldı.
Biz, güzel günlerin geleceğine inanmış bir nesil iken, şimdi geçmiş günleri özleyen bir nesi olduk. Biz aslında eski günleri değil, o eski günlerin güzel insanlarını özledik. En iyi binalar, eğitim araç ve gereçleri, en iyi müfredat, binlerce öğretmenimiz olabilir. Soran, sorgulayan, milli ve manevi değerlerine bağlı, ahlak ve vicdan sahibi, hak ve hukuk gözeten, pozitif bilimleri rehber edinmiş, geçmişini bilen, geleceğe güvenle bakan, donanımlı bir nesil inşa edemediğimiz sürece hepsi boşuna olacaktır. Gelecek ve aydınlık bir Türkiye dileğiy