Caferilik, Kuran ve Ehlibeytin gittiği yol ve istikamete denir. Bu inanca baktığımızda Peygamber efendimizin hayatta olduğu zamana gitmek gerek. Peygamber efendimiz kendinden sonra Hz.Ali’yi Halife tayin etmiştir. Peygamberin vefatından sonra Hilafet konusunda itilaf çıktı. İki grup çıktı: Halifelik sistemini onaylayan grup, diğeri de Halifelik sistemini onaylamayan gurup.
Halifelik sistemini onaylamayan guruba Türkçesi ile “Aliciler” denildi. Ali’in yolunda giden demektir. Şii ise; kelime anlamı takipçi demektir. Ali’nin Şia’sı demek Ali’nin takipçileri demektir. Caferilik İslam toplumu içinde ki mezheplerden birisidir. Caferilik Peygamberimizin vefatından sonra hilafet ekolü değil de imamet ekolüne inanan topluluğa Şii denir. İmam Ali’nin izcilerine, yani peygamberimizden sonra Ehlibeyttin, 12 İmamın, başta İmam Ali olmak üzere onun önderliğini, liderliğini, hilafetini kabul eden topluluğa Şiia adı verilir. Caferilik islamdan ayrı değil, özü ve merkezidir. En çok Fıkhi mesele İmam Cafer Sadık’dan bize geldiği için adımız “Caferilik” diye anılıyor. Bu 12 imam Peygamber emaneti ve onun Ehlibeytidir. Şîa'ya göre “on iki imam”dan biri olan İmam Cafer es-Sâdık (v. 148/765), Ehl-i Sünnet'e göre de önemli bir din âlimidir. Baba tarafından Hz. Peygamber'in ve Hz. Ali'nin torunu olması onun şahsiyetine özel bir değer katmaktadır.
Şii inancına göre Peygaberi Allah seçtiği gibi, Peygamberin temsilcilerini de Allah seçer. O kuralı Allah koyar, Peygamberine bildirir o da ilan edip duyurur. Şiilere göre hilafet seçim ile değil tayin ile olur. Gadir-i Hum olayına; Hz.Muhammedin Gadir-i Hum’da: “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.” diyerek Hz. Ali’yi kendinden sonra gelecek Halife tayin etmiştir. Sünnilik ile temel fark hilafet ve imamet konusudur. Hilafet İslamda bir ekoldür. İmamet başka bir ekoldür. Hilafet beşeridir insanlar seçer Halife’sini, ama imamet ilahi bir görev olup Peygamber tarafından belirlendiği için orada insanların seçmesi söz konusu değildir.
Hz.Ali’nin öldürülüp şehit edilmesinden sonra oğlu Hz.Hasan Halife oldu. Ancak Muaviye onu rahat bırakmadı. Hilafeti şarlı aldığı gibi Hz.Hasan’ı da zehirleyerek şehit ettirdi. Hz.Hasan’ın hilafeti yaklaşık 6 ay sürdü. 661 yılında hilafet Emevilere geçti. Muaviye seçimle gelen hilafeti saltanat haline getirip oğlu Yezid’i başa getirdi.
Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib, İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Annesi, Muhammed’in kızı Fatıma Zehra’dır. Hz.Hüseyin Peygamber torunu, peygamber ilimi ve terbiyesi ile yetişmiş, Hz.Hüseyin yeryüzünde toplumları ve insanları Allah’a götürmek için vazifelendirilen bir klavuzdur. Bir yol göstericisi, bir kurtuluş vesilesidir. Hz. Hüseyin Peygamber torunu İslamı yaşayan ve yaşatan olup, Yezid İslamda haram olan her şeyi yaşayan yaşatan, hilafeti gasp eden zalim birisidir.
Özgürlükte bir örnek arayacak olursak bu Hz.Hüseyin olur. Çünkü o dönemin despot, diktatör, zalim, baskıcı, toplumu ötekileştirip ayrıştıran, Nebevi İslama karşı savaş açmış, bir rejim sahipken Hz.Hüseyin işte böyle bir zamanda bende susarsam bundan sonra hiç kimse zülümü karşısında sesini çıkarıp ayağa kalkamayacak diye ifade ederek, özgür insanların, özgür olmak isteyen insanlara, öncülük etmiştir. Hz. Hüseyin zalimin karşısında bir duruş sergiledi. Hz.Hüseyin: “Ey kılınçlar, eğer Peygamberin getireceği din ayakta kalacaksa doğrayın beni.” demiştir.
Emeviler yalnızca hilafeti gasp edip saltanat haline getirmemiş, Hicri 61 yılında Kerbela çöllerine Peygamber evladı Hz.Hüseyin 18 Ehlibeyt evladı, 72 masumu hunharca şehit edip, İslamda büyük acı ve ayrılıklara sebep olmuştur. Kalan evlatlarını, kadın ve kızlarını zincire vurup esir etmiştir. Hz.Zeynep gibi Ehlibeytin evlatlarına en büyük zülümü yaşatmıştır. Hz.Zeynep Yezid’e karşı konuşma ve dik duruşu ile haddini bildirmiştir. Her Müslüman erkek Hz.Hüseyin, her Müslüman kadın kendine Hz.Zeyneb’i örnek almalıdır. Hz.Zeynep olmasa Kerbela olayını bu kadar bilemezdik.
Aşura ile Aşure farklıdır. Aşura İmam Hüseyin’in kıyamı, şahadeti ve Kerbela hadisesidir. Aşure aştır. Emevilerinin uydurduğu Hz.Hüseyin ve Kerbela faciasını unutturmak için Muharrem ayını bayrama çevirmek için yaptığı gölgeleme olayıdır. Muharrem ayı bayram ayı değildir. Hz.Muhammed: “Ben ilmîn şeriyim, Ali onun kapısıdır.” demiştir. Yine Hz.Peygamber Veda Hutbesinde: “Ben size iki şeyi emanet bırakıyorum, birisi Kuran, diğeri Ehlibeyt, bunlara ihanet eden bana, bana ihanet eden, Allah’a ihanet eder.” Diyerek Ehlibeyte verdiği anlam ve önemi belirtmiştir.
Bugün 57 İslam ülkesi 1 milyar 800 milyon Müslüman var. Bugün dünyada yaşayan 8 milyara yakın insanın % 24’ünü Müslümanla oluşturuyor. Türkler dünya üzerinde; Göktanrı, Buduzim, Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık gibi ilahi ve ilahi olmayan dinlere inanıyor. Dünya Müslümanlarının 300 milyonu Şii Caferi inancına bağlıdır. İran, Azerbaycan, Irak, Bahreyn, Hindistan, Pakistan, Yemen, Lübnan, Suriye gibi ülkelerde yaşamaktadırlar. Türkiye’de 500-600 bin kadar Şii, 15 milyona yakın Alevi vardır. Şiiler Kars, Iğdır illerinde yoğun yaşamakta olup buradan diğer şehirlere yayılmıştır. Türkiye’de 1500 kadar Alevilerin Cemevi, 300 kadar da Şiilerin camisi bulunmaktadır.
Türkiye’de yaşayan Alevi ve Caferiler milli ve manevi değerlere ve Atatürk ilke ve İnkilapları, laikliğe yürekten bağlılar. Ayrımcılık ve ötekileşmeyi kabul etmeyen, tüm inanç ve düşüncelere saygılılar. İslamda birlik ve kardeşliğe yürekten inanıyorlar. Bölünme ve ayrışmanın İslam dinine zarar vereceğinin farkındalar. İncinsen de incitme, eline, beline ve diline hakim ol ilkesini şiar edinmişler. Yüca Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın. Allah bizleri Ehlibeyt yolundan ayırmasın. Hz. Muhammed (s.a.v.) buyuruyor: “Ehlibeyt Nuh'un Gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen helak olur." Biz ehlibeytin gemisindeyiz, Muaviye'nin, Yezit'in gemisinde değiliz. Yezit'le aynı gemide olamayız...