Türk’ün Türk dünyasına açılan kapısı, eski ipek yolu üzerinde, 24 Oğuz boyundan Iğdır boyunun adını taşıyan bir serhat şehridir Iğdır.
Üç devlete sınır, Türk’ün Altay ve Tanrı Dağları ile özdeşleştirdiği, birçok millet ve medeniyete ev sahipliği yapmış, cennetten bir köşe Iğdır ili. Mikro klima iklime sahip, stratejik bir konumu olan, bölgenin ve ülkemizin ikinci Çukurova’sı, tahıl, meyve ve sebze ambarıdır Iğdır. İlhanlı, Akkoyunlu devletleri ile Kayı boyu Osmanlı’ya kışlak olan Alagöz Dağlı ile Ağrı Dağının Aras nehrinin iki kısma böldüğü, tarihi Sürmeli Çukuru’dur Iğdır. Kapalı dar bir havzada cennetten çıktığına inanılan, Aras nehri ile Ağrı Dağının bağrından çıkan Karasu çayının bereket kattığı, çeşit çeşit meyve, sebze, kaysı bahçeleri ile görsel şölen, tat ve lezzet diyarıdır Iğdır.
Göçmen kuşlarının uğradığı, kuş cenneti, leylekler diyarıdır Iğdır. Nuh tufanı sonucu insanlık ve canlı hayatın ikinci yaşama hakkına kavuştuğu, insanlık ve canlı hayatın doğal memleketidir Iğdır. Hz. Nuh Peygamber ve mahiyetinin ilk tarım yaptığı, burada çoğalarak dünyaya yayıldığı, tüm dünya insanının doğal hemşerisidir Iğdır.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk Kapısı”, Şark kahramanı Kazım Karabekir Paşanın “Türk Kapısı” dediği, askeri ve siyasi, stratejik bir konuma sahip Iğdır ili. 93 yıl dar ve kapalı bir havzada onca işgal, zulüm, baskı, soykırıma direnip, büyük bedeller ödeyen, ama milli ve manevi değerlerini yitirmeyen, 81 ilin içinde en çok işgal altında kalan, yiğitler diyarı, mert, vatansever insanların yaşadığı, yerdir Iğdır.
Bir asra aşkın işgal altında kalan, misakı milliye dahil olmadığı halde ilk silahlı direniş, Halk milisleri ( Halk Desteleri) kurup, 1918 yalında ilk demokratik Iğdır Milli Cumhuriyetini kuran, düşmana aman vermeyen cesur insanların yaşadığı, Mescidi Aksa’da 65 yıl Nöbet görevini aksatmadan tutan Iğdırlı Hasan Onbaşının vatanıdır Iğdır.
Nahçivan Dil Ucu sınır kapısı ile Turan’a açılan kapımızdır Iğdır. Güneşin ilk doğduğu, efsanelere ve kutsal kitaplara konu olan, Türkiye’nin en yüksek sönmüş volkanik Ağrı Dağının gölgesinde, Iğdır’ın her tarafından görülebilen, Ağrı Dağının gölgesinde göğsündeki bir gerdanlık gibidir Iğdır. Ağrı Dağının zirvesi dahil % 67 hissesine sahiptir Iğdır.
Ağrı Dağının Kuzey yamacındaki eski Iğdır kalesi ve Korhan Yaylası üzerinde M.Ö. 4000 yılında kurulan eski Iğdır şehri 1665, 1840 Ağrı depremi ile kayıp eden, çok büyük can ve mal kaybı veren, hayatta kalanların 359 yıl önce şimdiki Iğdır ovasına inerek, bataklık, sazlık, kalmışlığı açtıkları drenaj ve arklarla ortadan kaldırıp, bağ, bahçeler kurarak, sivrisinek ve sıtma hastalığı çetin doğaya meydan okuyarak, cennet vatan yapan yerdir Iğdır insanı.
Iğdır, güzel müziği, folkloru, insana damak lezzeti katan birbirinden lezzetli yemekleri, tarihi, güzel doğası, ölü ve Nevruz bayramı, dünyanın ikinci büyük Meteor çukurunu bağrında saklayan, güler yüzlü mert insanları, yiğitler diyarıdır Iğdır.
Iğdır her mevsim bir başka güzeldir. Sonbahar’da altın sarısına dönen Iğdır kaysı bahçeleri insanlara inanılmaz gözleme şöleni sunar. Göçmen kuşu olan Leylekler bile göç zamanında gitmezler. Her yerde, ağaç, direklerde yuvalar yapıp Iğdır’a adeta sahip çıkarlar. Iğdır insanı çalışkan, zeki, girişimci, esprili, uzlaşıcı, şahsına münhasır, güler yüzlü mert insanların diyarıdır. Iğdırlı olmak da güzel, Iğdır’ı sevmek de güzel. Iğdırlı olmak da özel. Güzel Iğdır’ımın güzel insanlarına kucaklar dolusu selam, sevgi ve muhabbetlerimi yolluyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.