Coğrafyasının büyük ve stratejik avantajlından çok dezavantajını yaşayan, tarih boyu işgallere, istilalara, deprem, sel, heyelan, zülüm ve soykırımları gören, 24 Oğuz boyu 81 vilayet içinde tek Oğuz boyundan Iğdır boyunun adını taşıyan, güneş ilk doğduğu, Türk’ün ve şarkın kadim yurdu, kapısı ve Serhat şehriniz Iğdır.
En uzun süre 92 yıl işgal altında kalan, 5.664 yıllık tarihi kadim Iğdır şehrini yaşadığı o korkunç depremle 1.664 yılında Ağrı Dağının bağrına gömen, mensubu olduğu Batı Azerbaycan Revan Türk Hanlığı ülkesini 81 yıl aradan sonra Rus işgaline girmesiyle 92 yıl kapalı bir havzada tecrit hayatı yaşayan acıların şehridir Iğdır. Iğdır bugünkü yerine günümüzden 358 yıl önce 1.664 Ağrı Dağı depremi sonucu geldi. Şu anki kurulduğu yer yer yer bataklık, kamışlık, sazlık olup, sivrisinek ve sıtma hastalığı yaygındı.
Korhan Yaylası’nda Ağrı Dağının Kuzey yamacına gömdükleri o eski şehrin adını, şimdi kurdukları yere verip, hayata tutunmaya başladılar. Azerbaycan Hanlıklarının en güçlüsü olan Revan Türk Hanlığı toprakları Rusların işgaline uğradı 92 yıl aradan sonrada bu kadim Türk toprakları üzerinde uydu garnizon bir Ermenistan devleti kuruldu 1918 yılında. Batı Azerbaycan Türk yurdu ve Revan Türk Hanlığı topraklarından Türk dünyasının elinde kalan tek yadigar şehirdir Iğdır.
Iğdır, son 105 yıl içinde Çarlık Rusya, Ermenistan işgaline uğramış, Iğdır’da ilk demokratik Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Iğdır insanı bütün işgal, baskı, zülüm ve soykırıma rağmen değerlerinden, inancından ve Türklüğünden ödün vermemiştir. Benliğini, kültürünü hep taze tutmuştur. İlk demokratik Iğdır
Milli Türk Cumhuriyetini oluşturup, silaha sarılmış, silahlı halk milisleri meydana getirmiştir. Iğdır insanı ve Iğdır halk milisleri ordusu ve devletinin yanında ve emrinde 12 Kasım 1920 yılında esaret zincirlerini kırıp düşmanı Iğdır’dan atmıştır. Kazım Karabekir ve 15 Kol ordu ve ordusunun emri ve yanında Iğdır halk milisleri bu güzel vatan toprağını Anavatan Türkiye’ye katmıştır. Yiğit Iğdır insanı eli silah tutan her Iğdırlı vatan savunması için batı cephesine gitmişlerdir.
Iğdır 1920 yılında Anavatan Türkiye topraklarına dahil edildiğinde 300-400
kerpiç ev toprak damlı, 3-4 bin nüfuslu küçük bir kasabaydı. Iğdır Nahiye ve ilçe merkezi olarak Doğubeyazıt, Ağrı ve Kars illerine bağlanmış, 1992 yılında Kars ilinden ayrılarak müstakil il olmuştur. 1927 yılında nüfus sayımında Iğdır ve çevresinde 25.106 kişi yaşıyordu. Bugün Iğdır 1960 yılında sona yaşanan yurt içi ve yurt dışı göçüne rağmen 8 kat artarak 203.000 nüfusa ulaşmıştır. 1927 nüfus sayımında Iğdır merkez nüfusu 3600 kişi idi. Bugün Iğdır merkez nüfusu 95 yıl aradan sonra yaklaşık 30 kat büyüyerek 100 bini geçmiştir.
Iğdır üç devletle sınır, sınırları kapalı, Ağrı Dağı ile Aras nehri arasında büyük şehir ve pazarlara uzak kapalı bir hafıza idi. Yeşillikler içinde, müstakil kerpiç ve betonarme tek ve iki katlı, önünde su arklarının geçtiği, bahçeli
tatlı şirin bir Anadolu kasabasıydı. Her kesin herkesi tanıdığı, selamlaştığı, güller yüzlü, esprili insanların diyarıydı. Sokaklarında at arabaları ve çift koşum faytonlar dolaşırdı. Köyler şimdiki gibi boşalmamıştı. Tarlaları, bağ ve bahçeleri ekili, yayları ve meralarında hayvan sürüleri olan üreten canlı bir hayat vardı. Kaysısı, buğdayı, pamuğu, şekerpancarı bereket, bolluk ve organik bir üretim vardı. Köylü yiyip içtiği her şeyi kendisi organik üretirdi. Tandırda pişen taze ekmeğin kokusu bambaşkaydı. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi vardı. Hayat şimdiki gibi değildi. Dostluk, komşuluk, hısım, akraba, ahde vefa o zaman daha önemiydi.
Hele Kaçardoğanşalı köyüm. Hayatın ve yaşamın ta..! kendisiydi. Her nereye gidersem gideyim yaşım yıllar alsada geldiğim yeri asla unutmadığım mahallemizi, evlerimizi,komşularımızı ...
Şimdi kapısı kapalı olsada cocukluk anılarımız da asla kapanmayan mahalle bakkalımız ne güzeldik... Doğaldık, huzurluyduk, kanaatkârdik kimsenin kimseden farkli olmadığı zamanlar
geri gelmeyecegini bildiğimiz o güzelim yıllar... Film gibi..