Batı Azerbaycan İrevan Hanlığı toprakları içinde Ermeni işgalinde kalmayan tek yadigar vatan toprağıdır Iğdır ili. Çarlık Rusya’nın Kafkasya’yı işgal edip Azerbaycan’ı bölüp parçalamasıyla 1828 Türkmençayı antlaşmasıyla Iğdır 92 yıl Rus işgalinde kaldı.
Ruslar Azerbaycan’ı Kuzey ve Güney diye 2 kısıma böldüler. Iğdır ili hariç Aras nehrinin akış istikametinde Kuzeyi Rus, Güney’i Kaçar devletinde kaldı. Aras nehrinin suladığı, verimli toprakları, tarihi İpek yolu üzerinde, çok önemli stratejik bir konuma sahiptir Iğdır. Nuh tufanı sonucu canlı hayatın ikinci kez yaşam bulduğu, tarihi Sürmeli sancağı Iğdır ovası stratejik öneminden dolayı hep bir geçiş bölgesi olmuş, hakimiyet savaşlarının yaşandığı, bir çok millet ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Aras nehri, Alagöz, Ağrı Dağları arasında, Osmanlı ile Kaçar devletine sınır kapalı ve dar bir havzada bulunan, mikro klima iklime sahip, bölgenin ve ülkemizin ikinci Çukurova’sı, meyve, sebze ve tahıl ambarıdır.
Çoğunluğunu Azerbaycan Türkleri olmak üzere Türk ve Müslümanların çoğunlukta olduğu, Ezidi ve Ermenilerin yüzyıllardan beri beraber yaşadığı bir Serhat şehridir Iğdır. Iğdır, 89 yıl Çarlık Rusya, 3 yıl Ermeni çete ve güçlerinin işgalinde 92 yıl gibi en uzun süre işgal altında kalan ilimizdir. Iğdır son 359 yıl içinde 3 büyük deprem, iki işgal yaşamış, 1664 büyük depremi ileri az 5664 yıllık eski Iğdır şehrinden ( Korhan Yaylasından) şimdiki yerine gelip yeni Iğdır şehrini kurmuştur.
Mensubu olduğu İrevan Hanlığının Ruslarca işgali ile 195 yıl içinde Çarlık Rusya, Ermenistan işgal ve hakimiyetin de 92 yıl kalmış, (1918-1920) yılları arasında Iğdır Milli Cumhuriyeti kurulmuş, bölge 1920 yılında Ermeni işgalinden kurtarılarak bölge işgalden kurtarılmıştır. Iğdır Nahiye, İlçe merkezi olarak Doğubeyazıt, Ağrı, Kars illerine bağlanmış, 1992 yılında Kars ilinden ayrılarak İl merkezi olmuştur.
Iğdır, 92 yıl Rus, 72 yıl Türkiye döneminde olmak üzere dar bir havzada soydaşlarından, büyük şehir ve Pazar’lara uzak 164 yıl geçirmiştir. Artan nüfusa oranla 1960 yıllarından sonra yurt dışı ve yurt içine çok göç vermeye başlamıştır.
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla 1992 yılında Iğdır ve Ardahan Kars ilinden ayrılarak il merkezi olmuştur. Aynı yıl Karakoyunlu beldesi de ilçe merkezi olarak Iğdır iline bağlanmıştır. Üç devlete sınır olan Iğdır ilinde 1992 yılında Nahçivan Özerk Cumhuriyeti Dil Ucu sınır kapısı açılmıştır. Iğdır’ın il olması sınır kapısının açılmasıyla Iğdır’ın nüfus, fiziki, kültürel ve sosyal yapısı büyük değişime uğramıştır.
Iğdır, 3664 km2 yüzölçümüyle 81 il arasında 76 sırada olup, 203.594 nüfusu ile de 73 sıradadır. Iğdır, milli gelirden aldığı pay ile 72 sırada, nüfus yoğunluğu bakımından da 49 sırada yer almaktadır. Iğdır’da okur-yazar oranı % 94’tür. Iğdır 1920 yılında 300-400 kerpiç ev toprak damdan oluşan 3-4 bin nüfuslu küçük bir Anadolu kasabasıydı. 1927 nüfus sayımında Doğubeyazıt iline bağlı bir Nahiye merkezi olan Iğdır nüfusu 3716 kişiydi. Iğdır genel nüfusu da 36.000 olup, okur -yazar oranı da % 1,48 idi.
Bugün Iğdır genel nüfusu 203.594 il merkez nüfusu da 105.000 ile 96 yıl içinde merkez nüfusu yaklaşık 30 kat, genel nüfusu da 6 kat artmıştır. Iğdır sahip olduğu nüfusundan fazlasını da yurt içi ve yurt dışına göç vermiştir. Iğdır yalnızca nüfusu artmamış artan nüfusa paralel olarak şehrin yapısı, kültürel ve sosyolojik yapıda da büyük değişiklik olmuştur.
Iğdır son 3,5 asırda çok büyük sıkıntılar yaşamıştır. Üç devlete sınır olan geçimini büyük oranda tarım ve hayvancılıkla sağlayan Iğdır insanı ne yazık ki hakettiği yerde değil. Ermenistan, İran sınırı kapalı olup, sınır olması, büyük pazar ve şehirlere uzak olması, kapalı dar bir havzada olması sebebiyle büyük sıkıntılar yaşamaktadır.
Iğdır’ın sahip olduğu potansiyeli tam olarak değerlendirilirse Iğdır ihya olur. Sınır kapıları açılır, hayvancılıkla tarım ile ilgili sorunlar giderilir, sağlık ve hastane sorunu çözülür ise Iğdır geleceğin parlayan yıldızı olur. Ben inanıyorum ki Zengezur koridoru açıldığında Iğdır ülkemizin ve bölgenin aranan yeri olacaktır. Iğdır gelecek vadeden geleceği parlak bir ilimiz. Iğdır güneşin ilk doğduğu Türk dünyasına açılan kapımız, Iğdır göz bebeğimiz.