Hz. Hüseyin (d.10 Ocak 626 – ö. 10 Ekim 680), Medine’de doğmuş, Kerbela’da şehit edilmiştir. İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Hz.Ali’nin oğludur. Annesi, Muhammed’in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar'ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından şehit edilmiştir. Soyundan gelenler Hüseynî ya da Seyyid olarak tanımlanır.
Hüseyin isminin ilk anlamı sevilen kişi demektir. Arapça olan Hüseyin ismi hür, özgür, güzel olan gibi anlamlara da gelmektedir. Hz.Hüseyin’e bu ismi dedesi Hz.Muhammed (s.a.v.) verdi. Torununu kucağına alıp kulağına ezan ve ikame okudu. Peygamberin soyu kızı dünya ve ahiret kadınlarının en üstünü, cennetle müjdelenmiş Hz.Fatma ile devam etti. Hz.Muhammed’in : Hasan ve Hüseyin şu iki torunum benim dünyadaki güllerimdirler. Beni seven, şu ikisini sevsin. Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir. Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah, Hüseyin’i seveni sevsin. Hüseyin torunlardan bir torundur.
Bir yanda Hz.Hüseyin gibi Peygamber evladı, cennet gençlerinin efendisi, Hz.Muhammed’in torunu, Hz.Ali ile Hz.Fatma’nın biricik ciğer payesi, pak, günahsız, hür, özgür güzel olan hak yolunda Hz. Hüseyin, diğer yanda İslamın doğuşundan beri İslama, Peygambere ve onun pak soyuna her türlü kötülük, fitne ve düşmanlık yapmış, Ümeyoğullarından dedesi Ebu Süfyan, nenesi Hint, Muvaye’den olma nalet Yezit ve soyu.
Bunlar hiç bir zaman gerçek manada İslamı kabul etmediler. Kılınçla yenemedikleri Ehlibeyti türettikleri şeytanı fitne ve cinayet yenmeye çalıştılar. İslamı ve Kuranı sosyal hayatın dışına atıp Peygamber ve onun pak soyundan intikam aldılar. İslamın ilk yıllarında yapılan savaşlarda Hz.Hamza, Hz.Ali bu nalet soydan onlarca İslam düşmanını öldürdü. Gözünün gördüğü hiç bir şeyden korkmayan Peygamberin amcası, süt kardeşi, çocukluk arkadaşı, Çöl Arsalan’ı Hz.Hamza’yı Uhud savaşında kalleşçe şehit ettiler. Yezid’in babaannesi Hint şehit Hamza’nın göğsünü parçalayıp çiğerlerini çiğnedi. Uzuvlarını kesip ipe dizdi. Peygamberimizin Hz.Hamza için : “Yavaş yürü ya Hamza..! Yürüyüşün ölümü korkutuyor..! Dediği şahadeti Peygamberimizi en çok üzen olayın faillerinin soyundandır Yezit naleti.
Onların kötülüğünde, fitnesinde sınır yoktu. Gadir Hum Veda Hutbesinin gereği olan Hz.Ali’nin imamet ve velayetini kabul etmediler. Onun cenazesine ve taziyesine de katılmadılar. Peygamber mirası “Fedek” verilmedi. Başta Muaviye olmak üzere İslam devletinin en üst kademelerinde yer alarak buradan devşirdikleri güçle, çıkardıkları fitne, fücür ile İslama ve onu pak soyu Ehlibeyte düşmanlıkta geri durmadılar. Hz.Ali’nin hilafetinde Sıffin savaşı, Camel Muharebesi, Kuran sayfalarının mızraklara geçirilmesi, hileli hakemler olayı, Hz.Ali’nin şehit edilmesi, Hz.Hasan ile yapılan savaş, Hz.Hasan’ın zehirletilerek şehit edilmesi, Hz.Hasan ile yapılan antlaşmaya Muaviye’nin uymayıp Hilafeti saltanat haline getirmesi, Yezid’in Halife olup, Hz.Hüseyin’den biat istemesi, Kerbela faciasına ve Hz.Hüseyin ve 72 masumun şehit olmasına sebep olmuştur.
Hz.Hüseyin ve 72 masuma karşı Kerbela’da savaş öncesi ve sonrası yapılanlar insanlık tarihinin yüz karasıdır. İslam Kerbela’a çöllerinde kuma gömülüp, sosyal hayatın dışına çıkardı Yezit naleti. En büyük cihad, zalimin karşısına geçip; Hüseyin gibi sen haksızsın demektir…Hz.Hüseyin: “Akıl, ancak hakka uymakla Kamil olur. Zalimlere biat etmeyi miras bırakmıyorum.” Diyerek zalime biat etmedi.
Türkün İslam anlayışı Emevi zulümlünden Türkistan’a giden Ehlibeyt sevdalıları Türklere gerçek İslamı anlattılar. İslamı kaynağından öğrenen Horasan Erenleri Anadolu, Balkanlar’a gelip bu toprakları Türk İslam vatanı yaptılar.
İslamın doğuşundan Hz.Muhammed’in 610 yılında vahiy gelip Peygamber olmasından Hz. Hüseyin ile ailesi fertlerinin 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) tarihinden Kerbela’da şehit edilmesine kadar geçen 70 yıllık olaylara iyi bakmak, ders çıkarmak lazım. Kerbela olayından günümüze 1344 yıl geçmiş, Gadir Hum’dan Kerbela faciasına kadar geçen olayları iyi değerlendirirsek, Ehlibeytin yolundan sapmadan yolumuza devem edersek, gerçek doğruya ulaşmış oluruz. Kurtuluş Muharrem ayında Aşure’de ağlamak, döğünmek, yas tutmakla ile değil, Peygamberi, Ehlibeyti, yaşanan acı olayları, Hz.Hüseyin ve Kerbela’yı iyi anlayıp bunuda yaşantımızda uygulamakla doğruyu bulmuş oluruz. Yüce Allah İslam düşmanlarına fırsat vermesin. Bizleride Ehlibeytin yolundan ayırmasın.