Iğdır’da geçim kaynağı büyük oranda tarım ve hayvancılıktır. Iğdır yüzölçümünün % 26 ova, % 74 dağlıktır. Iğdır’da hayvancılık daha çok küçükbaş hayvancılık dediğimiz koyun ve keçidir. Iğdır kişi başına düşen milli gelir 5000 dolar olup, 81 il içinde 72 sıradadır. Iğdır’ın potansiyeline bu yakışmıyor.
Bir şehir düşünün çok önemli stratejik bir konuma sahip, bu özelliği yüzünden sürekli geçiş ve savaş alanı oluyor, hakimiyet sık sık el değiştiriyor. Bu yetmezmiş gibi 1.664-1840 yıllarında çok büyük iki deprem ve heyelan yaşıyor, 6000 yıllık geçmişini şehrini bırakıp yeniden başka bir yerde yine Iğdır şehrini kuruyor. Son bin yılda 12 ayrı devlet tarafından hakimiyet altına alınıp, 81 vilayet içinde Misak-ı milliye dahil edilmeyen, en uzun süre 92 yıl işgal altında kalan, iç savaş yaşayan, 24 Oğuz boyundan Iğdır boyunun adını taşıyan tek şehir.
Iğdır 3 devletle sınır, büyük yerleşim yerlerine uzak kapalı bir havza olması, sınırların kapalı olması, 92 yıl işgal, zülüm, soykırım ve iç savaş görmesine rağmen dilini, dinini, milli ve manevi değerlerini yitirmeyen yiğitler diyarı bir Serhat şehrimizdir. Iğdır’da son yüz yılda nahiye, ilçe, ve il merkezi olmuş, 4 ayrı ile bağlanmıştır.
Iğdır bölgenin Çukurova’sı olup Mikroklima iklimi özelliği gösteren, Aras nehri ve Karasu’nun suladığı verimli toprakları bölgenin ve ülkemizin tahıl, sebze ve meyve ambarıdır. Pamuk, pirinç, şekerpancarı, buğday, arpa, mısır, yonca, kaysı, şeftali, kavun, karpuz, domates, salatalık v.s bir çok meyve, sebze, tarım ve sanayi ürünü yetiştiren nadide bir şehrimizdir.
Iğdır 3 devletle sınır, Türkiye’nin en büyük volkanik Dağına sahip, en Yüksek Dağı olan Ağrı Dağının zirvesi dahil, % 65 Iğdır iline dahildir. Ağrı Dağı dini kitaplar, filim, şiir, hikaye, masal ve efsanelere konu olan, Nuh tufanı sonucu insanlığın ve canlı hayatın ikinci kez hayat bulup çoğalıp yayıldığı yerdir. Iğdır 1828 Türkmençayı antlaşmasıyla Türk dünyasının elinde kalan tek yadigar vatan toprağıdır. Iğdır büyük ponza taşı ve kaya tuzu madenine sahiptir. Iğdır toprağının % 74’ü dağlık olup, küçükbaş hayvancılık yetiştirmeye uygun yayla, mera ve otlakları vardır. Iğdır güzel insanları, tarihi, doğası, nefis yemekleri, güneşi, güler yüzlü insanları, efsanelere konu olan Ağrı Dağı ile, büyük turizm potansiyeline sahiptir.
Iğdır’ın şansızlığı 3 devletle sınır olmamamıza rağmen faydalanamıyoruz. Ermenistan nüfusunun % 70’i Iğdır iline ait Alican sınır kapısına yakın oturmaktadır. Ermenistan İravan Türk toprakları üzerinde kurulmuş suni garnizon bir devletçiktir. Ermenistan büyük emperyalist devletlerin ve tuzu kuru Ermeni diasporasının ileri karakoludur. Haksızken haklı olduğuna inanıp mağdurları oynayan, sözde soykırım yalanını ağzından düşürmeyen kendisine ve çevresine zarar veren sözde uydu Taşnak zihniyetinin yönettiği bir devletçiktir. Ermenistan’ın kendisine hayrı yok ki Iğdır’a hayrı olsun. Buda yetmezmiş gibi eski ve köhne teknoloji nükleer santrali burnumuzun dininde bütün uyarılara rağmen çalıştırıp etrafa kanser saçmaktadır. Birde bir depremde zarar görürse bölge için felaket olur.
Nahçivan küçük Azerbaycan’la kara bağlantısı kesik, Iğdır’la aynı ekonomik üretime sahip bir özerk ülkedir. 1992 yılında Dilucu sınır kapısı açılmakla beraber yeterli hazırlığın olmaması, son dönemde sebepsiz kapının 3 ay tek taraflı kapatılması Iğdır’da ekonomiyi olumsuz etkilemektedir.
İran Boralan sınır kapısını güvenlik gerekçesi ile açmamaktadır. Nedense dünyaya ABD, İsrail, Körfez’in zengin Arap ülkelerine meydan okuyan, İran burada güvenliği sağlayamıyor. Peki Ağrı, Van, Hakkari’de nasıl sağlıyorsun? Zengezur koridorundan Ermenistan ile konsolosluk açıp nasıl ticaret yapıyorsun?
Büyük tarım, hayvancılık, Turizim, madden potansiyeline sahip Iğdır insanı sınır şehri olup, bu sınırların avantajını yaşayamamaktadır. Güney’i geçit vermez Ağrı Dağı, Kuzeyi ilişkilerimiz olmayan Aras nehrinin boydan boya kestiği Ermenistan sınırı, Doğusu sınırları kapalı İran, Nahçivan, Batısı büyük Pazar ve yerleşimlere uzak kapalı bir havzada kalan gariban Iğdır şehri. Iğdır’da hayvancılık daha çok küçükbaş hayvancılık olarak yapılmaktadır. Yaylaların bir takım sorunları, terör yüzünden güvenlik sorunu bu işi yapanların sayısını sürekli azaltmaktadır.
Pamuk, pirinç, şekerpancarı çeşitli oyunlarla engellendi. En iyi kaysıyı üretip satamıyoruz. Karpuz 1 TL. Domates 3 TL. Pazar, işleme, depolama sorunları var. Köylü ve üretici çaresiz. Büyük sağlık sorunu var hastalarınız Van, Erzurum yollarında ızdırap çekmekte. Iğdır Yüce Tanrı’nın bir lütfu bir armağanıdır Türkiye’ye. Kuru ağacı yere diksen bir sürü mahsul alırsın. Böyle büyük potansiyeli olan Iğdır insanı hak ettiği yerde değil. Varlık içinde yokluk çekiyor. Coğrafyası kaderi olmuş, Iğdır kaderine razı olmuş.
Devletimizden sınır kapılarının açılmasını, yayla, Pazar sorunlarının çözülmesini, üreten çiftçiye her türlü eğitim ve yardımın yapılmasını, Ağrı Dağı un Turizme açılması, ponza ve tuz yataklarından azami istifade edilmesi, Iğdır insanın da girişimci ruhunu harekete geçirip her şeyi devletten beklememesini, üreten, emeğinin karşılığını alan bir Iğdır dileğiyle tüm Iğdırlı kardeşlerime yürekler dolusu selam ve sevgilerimi yolluyorum.