Kafkas Takvimi 1917 yayımına göre, 1916'da Iğdır’da 243 yerleşim yerinde 55.364 erkek ve 49.427 kadın olmak üzere, 98.212'si daimi 6.579'u geçici olan 104.791 kişi ikamet etmekteydi.
Iğdır (1827-1920) yılları arasında 93 yıl ile en uzun işgal altında kalan ilimiz. Iğdır 1420 yılında Karakoyunlu devleti zamanında İrevan iline bağlanıp kaza merkezi haline getirildi. Iğdır coğrafi konumu stratejik öneminden dolayı hep bir hakimiyet savaşlarının yaşandığı, geçiş bölgesi olmuş, son on asırda 10 fazla devletin hakimiyetine geçmiştir. 1664, 1840 yıllarında yaşanan büyük Ağrı depremi sonucu M.Ö. 4000 yıllarında Ağrı Dağının Kuzey Yamacında kurulan eski Iğdır şehri yerle bir olmuştur. Hayatta kalanlar Ağrı Dağının Kuzeyine ovaya inerek şimdiki Iğdır şehrini kurmuştur. Yaşanan bu depremler sonucu çok büyük can ve mal kayıbına uğramış, geçmişe dair maddi eserlerin çoğu yok olmuştur.
Iğdır aslında Batı Azerbaycan İrevan Hanlığının bir parçası olup, kültürel olarak da İrevan ile Nahçivan’ın bir parçasıdır. 1828 Türkmençayı antlaşması ile Azerbaycan Aras nehri sınır kabul edilip, Kuzeyi Çarlık Rusya’ya, Güneyi Kaçar devletine bırakılmıştır. Ancak Iğdır’ın stratejik konumundan dolayı Aras nehrinin Güneyinde bir tek Iğdır ili Ruslarda kalmıştır. Iğdır ili Batısında Osmanlı, Doğusunda Kaçar devletleri ile sınır, Kuzeyinde geçit vermez Ağrı Dağı Kuzeyinde Aras nehri arasına sıkışmış dar bir havzada yer alıyordu. Ruslar işgalden 68 yıl sonra Aras nehri üzerinde Alican köprüsünü yaparak Iğdır’ı şose bir yol ile İrevan vilayetine bağlamıştır.
Ruslar Iğdır’da 90 yıllık işgalleri sırasında Iğdır’da yaşayan Türk ve Müslümanları askere ve memuriyete almamışlardır. Iğdır’ı İrevan vilayetinin bir parçası olarak görüp, ileride kurmayı düşündükleri Ermenistan’ın alt yapısını oluşturmaya çalışıyorlardı. O yüzden bölgede eğitim, ekonomik alanda hiç bir çalışma yapmadılar. Türkleri kasıtlı askere ve memuriyete almayarak, eğitimde geri bırakarak, milli ve manevi yönlerini, savaşçı özelliklerini törpülemek istiyorlardı.
Iğdır 14 Kasım 1920 yılında işgalden kurtarıldı. Iğdır’da yaşayan yerli Ermeni ve Ezidiler Ermenistan’a geçti. Iğdır’a çevre il ve ilçelerden , Güney Azerbaycan ile İrevan bölgesinden gelenlerle Iğdır tekrar canlanmaya başladı. Iğdır Doğubeyazıt vilayetine Nahiye merkezi olarak bağlandı. 1927 nüfus sayımı Iğdır ilinin nüfusu 36.000 olup Iğdır merkez nüfusu 3716 kişiydi. Iğdır’da 1927 nüfus sayımına göre 17 kadın, 356 erkek okur-yazar olup bu da nüfusun % 1,48’e denk geliyordu. Iğdır 1927 yılında 300-400 kerpiç ev toprak damdan ibaret küçük bir Anadolu kasabasıydı.
Iğdır’da 1925 yılında İlkokul, 1932 yılında Ortaokul, 1965 yılında Lise açıldı. 1956 yılında DSİ kanallarının açılmasıyla tarımda üretim artı. Iğdır 1937 yılında Kars iline bağlandı. Artan nüfusla beraber 1960 yılından sonra Iğdır’da yurt içi ve yurt dışına göç başladı. Iğdır pirinç, pamuk, şekerpancarı gibi sanayi ürünlerinden oldu. Iğdır dışarıdan aldığı göç içinde yalnızca İrevan göçmenleri ticaret ve eğitimde iyi durumdaydı. Iğdır Ağrı, Kars, Erzurum illerinin gölgesinde, 3 devlete sınır, sınırları kapalı, büyük şehir ve pazarlara uzak dar bir havzada büyük sıkıntılar çekti.
Iğdır ilinin dar bir havzada soydaşları ile bağlantısının kesik, 93 yıl işgal altında kalması, eğitim seviyesinin çok düşük, 93 yıl asker ve memuriyete alınmaması, büyük bir göç soykırım, iç savaş yaşaması, 4 halktan 2’nin Ermenistan’a geçmesi, nüfusunun büyük kısmını kaybetmesi, 3 farklı vilayete bağlanması, Sınırların ayrılarak kapalı olması, Ağrı isyanı, Sağ-Sol olayları, PKK terörü, 1960 yılından sonra yaşanan göç, sınır ve serhat şehri olması, Iğdır’da tarım, ticaret, hayvancılığı olumsuz etkilemiş, bir çok alanda ilerlemesine engel teşkil etmiştir.
Iğdır tarım, hayvancılık ve ticarette büyük potansiyele sahiptir. Iğdır insanı birlik ve beraberlik içinde, geçmiş yaşananlardan ders çıkararak, farklılığı zenginlik kabul edip, geçmiş tarihinin bilincinde, aidiyet ve ortak yaşama iradesini daha da geliştirmek, daha çok çalışarak, Iğdır’ı hak ettiği yere taşımak, Iğdır geleceğin tarım, hayvancılık, turizm ve kültür şehri yapmak zorundayız. Bunun için Iğdır’da ekonominin yanında kültür, sanat, spor ve eğitime önem vermeliyiz. Iğdır bu potansiyele fazlası ile sahiptir. Yeter ki inanalım inandığımız gibi yaşayalım. Gelecek güzel günler ve güzel bir Iğdır dileyiyle…Tüm Iğdırlı kardeşlerime selam, sevgi ve muhabbetlerimi yolluyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.