Iğdır ili Ağrı Dağının gölgesinde kurulan, Ağrı Dağının zirvesi dahil % 65 hissesi Iğdır iline ait olan, Ağrı Dağı Iğdır iline bir başka anlam ve önem kazandıran, Iğdır ilinin her tarafından Ağrı Dağının bütün ihtişam ve güzelliği ile görüldüğü, Türk dünyasına açılan kapımız, 3 devletle sınır, güneşin ilk doğduğu bir Serhat şehrimizdir Iğdır şehri.
Iğdır İli 2 derece deprem kuşağındadır. Yakın bir tarihte Iğdır ilimizde 3 deprem yaşandı. Günümüzden 360 yıl önce 29 Mayıs 1664 yılında Iğdır ilinde bir hafta süren büyük bir deprem yaşadı. Eski Iğdır yerleşkesi Ağrı Dağının Kuzey yamacı Korhan Yaylasında M.Ö. 4000 yıllarında kurulmuştu. Bu kadim Iğdır şehri 5664 yıllık köklü bir geçmişe sahipti. 1664 yılında yaşanan ve bir hafta süren Ağrı depremi sonucu Ağrı Dağında patlama ve heyelan oluştu. Yaşanan o korkunç, deprem, patlama ve heyelan sonucunda Iğdır şehri yerle bir oldu. Çok büyük can ve mal kaybı yaşandı. O zaman Iğdır ili İran’da kurulu Türk soylu Safevi devletinin hakimiyeti altında idi. Iğdır başkent İsfahan şehrine 1263 km uzaklıkta olduğundan yeterli yardımı da alamadı.
Yaşanan büyük, deprem, patlama ve heyelan sonucu, Ağrı dağından gelen su, çamur ve lavlarla şehir yok oldu. Hayatta kalmayı başaranlar şehrin Kuzeyi olan ovaya Iğdırmava ve Sultanabat bölgelerine inip yeni şimdiki Iğdır şehrini kurdular. Kurdukları bu yeni şehre eski Iğdır şehrinin adını verdiler. Şimdiki Iğdır ilinin kurulduğu yer o zaman yer yer bataklık, sazlık, kamışlık olup, bataklık olmasından dolayı çok sivrisinek ve sıtma hastalığı çok yaygındı. Gece gündüz demeden çalışan Iğdır insanı arklar, kanallar açıp bataklığı kuruttular. Sazlık ve kalmışlığı yok edip, bağ ve bahçeliler içinde yeşil Iğdır şehrini yaşanılabilir vatan toprağı haline getirdiler.
Iğdır ili ikinci büyük talihsizlik 1828 Çarlık Rusya’nın Iğdır ilini işgal etmesiyle başladı. İşgalden 13 yıl sonra 2 Temmuz 1840 yılında saat 16:00 sularında ikinci büyük Ağrı depremi yaşandı. Deprem ile birlikte volkanik bir dağ olan Ağrı Dağında büyük patlama yaşandı. Yaşanan deprem ve patlamalar sonucu ovaya doğru kızgın lav akıp bunun sonucunda heyelan yaşandı. Yaşanan bu kızgın lav, taş ve çamur saniyede 175 metre hızla dağdan aşağıya doğru akmaya başladı. Oluşan heyelan ve çamur Ahura köyünü yerle bir etti. 341 yılına inşa edilen Aziz Yakut Manastırı yıkıldı. Köyde bulunan 2000 bin kişi acı bir şekilde öldü.
Bu köyde mısır, üzüm yetiştirilip, damızlık at ve sığır besiciliği yapılıyordu. 175 hane olan Ahura köyünde 1 Kilise, 2 değirmen vardı. Köy 1848 metrede kurulmuş olup, köy yazın aynı zamanda temiz ve serin havası olan bir mesire yeri idi. İrevan şehrinin zenginleri ile İrevan serdarının yazdıkları burada olup yazın buraya gelirlerdi. Yaşanan bu deprem, volkanik patlama ve heyelan sonucu Ahura köyünde yaşayan tüm halk, bölgede bulunan Rus kışlasındaki Rus askerleri öldüğü gibi bir kaç yerleşim yeri de yok oldu. Doğubayazıt ilçesindeki bir kalede büyük bir hasar meydana geldi. Depremden sonra çok az ev sağlam kaldı. Depremin etkisi ile toprak sıvılaşması ve toprak kaymaları oluştu. Aralık kasabası büyük zayiat verdi. Aras nehrinin önü tıkanıp 4 gün su akmadı. 4 gün sonra Aras nehrini önü açılıp akmaya başladı. Nahcivan ve Şerur bölgelerinde 780 ev ve 24 ibadethane yıkıldı. Rus Çarlığı sınırlarında 48 kişi öldü 30 kişi yaralandı. Arpaçay’da 1900 kişi olmak üzere toplamda 10.000 kişi deprem ve depremin etkisi ile öldü. Bu deprem Van, Gümrü, Revan ve Tebriz şehirlerinde hasara sebep oldu. 1840 yılında Iğdır Çarlık Rus işgali altında idi. Ahura depremi ile köyde büyük bir can ve mal kaybı yaşanmış, köydeki yerleşim yerinin yeri değiştirilmişti. Bu yerleşim yeri 1965 yılında Yenidoğan köyü adını almıştır.
Iğdır’da 3 deprem 4 Eylül Salı günü 1962 yılında oldu. Deprem sonucu 1 kişi öldü 22 kişi yaralandı. 5 bin ev hasar gördü. Depremde çok evin hasar görmesi, can kaybının az olmasının sebebi evlerin kerpiç duvar, toprak dam ve tek katlı olmasından kaynaklanıyor. 5,3 şiddetinde olan deprem sonucu Iğdır’da 25 bin kişi evsiz kalmıştır. Halk korkudan geceleri küllükte kalıyordu. Nedense yöre halkı küllükte zayiatın az olacağına inanıyordu.
Iğdır şehrin verimli tarım ovasında kurularak yanlış bir yer seçmiştir. Iğdır insanı bir yandan tarım alanlarının yerleşime açılıp verimli tarım alanlarının yok olması, yeşilliklerin ranta ve betona kurban edilmesi, hava kirliği ve alt yapı sorunu ile uğraşırken, diğer yandan Güneyimizde bulunan Volkanik Ağrı Dağının yaşanacak bir deprem sonrası her an volkanik bir patlamanın faaliyete geçme ihtimali ile karşı karşıyadır. Iğdır için ikinci en büyük tehlike Kuzeyimizde buluna köylere 100-200 metre Iğdır sınırına 16 kilometre uzaklıkta bulunan Ermenistan'daki Metzamor Nükleer Güç Santrali’nin yarattığı tehlikedir. Eski bir teknoloji ile kurulan, deprem veya başka bir sebepten Allah korusun yaşanabilecek bir patlama sadece Iğdır için değil bölge için bir felaket olur.