Iğdır’da yaşıyoruz ama Iğdır’ın potansiyelinin farkında değiliz. Iğdır 3 devlete sınır, Iğdır, 300 milyon Türk dünyası, Türk Cumhuriyetlerine, 4,5 milyar Asya pazarına açılan bir kapı.
Iğdır ilinin bulunduğu coğrafya altın değerinde. Iğdır dünyanın gündeminde, dünyaya yön veren küresel güçler Iğdır üzerinden hesap yapıyor. Dünyada bir çok basın Iğdır’ı anlatıyor. Iğdır üzerinden kapılar açılacak. Bu kapıların ve yolların bir ucu Çin, bir diğer ucu Avrupa’ya dayanıyor. Iğdır Asya’yı Avrupa’ya bağlayan eski ipek yolu üzerinde yer alıyor. Çin’den Avrupa’ya giden en kısa, en güvenilir “Orta Kuşak Ticaret Yolu” Iğdır üzerinden geçiyor. Zengezur koridorunun yakında açılmasıyla Türk dünyası ve Asya pazarı kara ve demiryolu ile Iğdır’dan geçecek, Iğdır transit, turizm, ticaret ve lojistik üst olacaktır.
Orta Doğu’da yaşanan olaylar, Rusya, Ukrayna savaşı gelecekte en güvenilir en kısa dünya ticaret yolu “Orta Kuşak” denilen Iğdır üzerinden geçecek. Ruslar Iğdır’ın önemini günümüzden 196 yıl önce farkına varmış, 1828 Türkmençayı antlaşmasıyla Azerbaycan’ın Aras nehrinin Güneyindeki topraklarını tüm Kaçar devletine bırakırken bir tek Iğdır ilini vermemiştir. Ruslar 1918 yılında yapılan Brest Litovsk antlaşmasıyla işgal ettiği Kars, Ardahan, Batum şehirlerini Osmanlı devletine geri verirken Iğdır ilini vermemiştir. Hatta Iğdır’a karşı Batum limanını verme teklifine büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk; “ Batum gibi bir çok limanımız var ama, Iğdır gibi Türk dünyasına açılan bir kapımız yok diye.” reddetmiştir. Iğdır Misak-I Milliye dahil olmamasına rağmen topraklarımıza katılmış, Mustafa Kemal Atatürk büyük öngörü ile 1932 yılında İran Cumhuriyetinden Küçük Ağrı Dağı ile Nahçivan’dan toprak alarak Iğdır ilini Türk dünyasına sınır yapmıştır.
Sadece Iğdır’a sınır Azerbaycan, İran ve Ermenistan’da 100 milyon nüfus, 1 trilyon dolardan fazla milli hasıla var. 5 Türk Cumhuriyeti 4,5 milyar Asya pazarı bulunmaktadır. Dünyaca meşhur Ağrı Dağının zirvesi dahil % 65 hissesi Iğdır iline ait. Iğdır verimli sulak toprakları, yumuşak mikro klima iklimi ile bölgenin tahıl, meyve ve sebze ambarı 2 Çukurova’sı durumundadır.
Ancak Iğdır ilininin bir takım yapması gereken işler var. Iğdır Türkiye ve Avrupa’da en yüksek hava kirliliğine sahip şehri. Şehir sürekli göç alıp büyümektedir. Iğdır şehir merkezi günümüzden 97 yıl önce 1927 nüfus sayımında 3.716 kişi yaşarken, şimdi 32 kat büyüyerek 120 bine yaklaşmıştır. Iğdır ilinin yüzölçümünün % 26’sı ova olup % 74’ü dağlıktır. Her ne kadar Iğdır ova olarak bilinse de İl genelinin 4/3 dağlık alandan oluşup, eldeki kasıtlı ve değerli verimli tarım alanlarını yerleşime, betona ve ranta açmak, sağlıklı değildir. Iğdır çok yakın gelecekte nüfusunu 2’ye 3’e katlayacak. Iğdır’ın bulunduğu yer bunu kaldırmaz. Şehrin Güney dağlık alana doğru yapılaşması lazım. Böyle yapılırsa verimli tarım toprakları amacına uygun kullanılır, alt yapı sorunu kolay çözülür, yeşile kıyılmaz, hava kirliliğine çözüm bulunur, şehir estetik olarak da güzel bir görünüme kavuşur.
Iğdır ilinde nüfusun artması güzel ancak planlı ve sağlıklı bir nüfus artışının olması lazım. Iğdır ilinin tarihsel ve kültürel mirası çok büyük. Iğdır çağdaş ve özgür olmalı, vizyon şöyle olmalı: Üniversite, tarih, kültür, ticaret ve turizm şehri olmalıdır. Iğdır’ı her alanda hazırlamak gerekir. Bunun için Iğdır’ın geleceğini sağlıklı bir planlama yaparak, şehrin geçmiş tarihini, kimliğini, doğasını, havasını, suyunu korumak lazım. Çok müstesna bir coğrafya da yaşıyoruz. Hem tarihsel mirası, hem kültürel mirası gelecek kuşaklara taşımamız gerekir.
Iğdır akılı, yeşil, gelecekte kapıların açılmasıyla artan nüfusa cevap verebilecek bir yapıya kavuşturulması, tır parkları, eğlence yerleri, büyük alış veriş merkezleri, 5 yılızlı otel, yemek ve konaklama yerlerini hazır etmezsek, Iğdır’a gelenler Iğdır’ı bir geçiş bölgesi kullanıp Erzurum, Van gibi illere giderler. Iğdır’ı gezip görülecek, yiyip, içip eğlenecek bir turizmi ve dünya şehri yapmalıyız. Ağır Dağını turizme açmalı bir çok yönü ile değerlendirmeliyiz.
Iğdır’da tarım ve hayvancılığa dayalı bir sanayi kurmalıyız. Iğdır’ın lezzeti: bozbaşı, taş köftesi, katığ aşı, melekli şalağı, üzümü, Alıgızıl karpuzunu, şalağ kaysısını, eveliği, salmancası, kirpisi, gezeyağı, Tuzluca balı, kuymağı, tulum peyniri, manda yoğurdu, döneri, çeşit çeşit meyve, sebze ve bir çok damak tadı olan Gastronomi turizimine hazırlamalıyız.
Sağlık turizmi için Tuzluca tuz mağaralarını, Azeri müziğini, folklorunu, koç başlı mezarları, Ahura, Karakale harabelerini, Selçuklu kervansarayları, Meteor çukuru, Tuzluca Gökkuşağı Tepeleri, Ağrı Dağı Milli Parkı, Şehit Türkler Anıtı ve Müzesini, İrem Bağları, Balıklı Gölünü, Iğdır tarihi evleri gibi tarihten bize ortak mirasımızı iyi değerlendirip dünyaya tanıtmalıyız.
Iğdır insanı olarak Iğdır ilini geleceğe hazırlayıp bölgenin, ülkemizin ve dünyanın en yaşanılır şehri yapmalıyız. Elimizde büyük gelecek vadeden, büyük potansiyele sahip, stratejik bir konuma sahip güneşin ilk doğduğu bir serhat şehri var. Iğdır’a sahip olup Iğdır’dan göç etmemeliyiz. Topraklarımızı asla ve asla satmamalıyız. Gelecek, güzel ve yaşanılır bir Iğdır için hepimize düşen görevler vardır. Güzel, yaşanılır bir Iğdır dileğiyle… Herkese selam, sevgi ve hürmetlerimi yolluyorum.