Güneşin ilk doğduğu, üç devletle sınır, Türk dünyasına açılan kapımız, Nuh tufanı sonucu insan ve canlı hayatın ikinci kez yaşama fırsatı bulduğu, Hz. Nuh’un ve yanındakilerin burada tarım yapıp burada çoğalarak dünyaya yayıldığı, Ağrı Dağı ile Alagöz Dağları arasında, cennetten çıktığına inanılan bereket kaynağı Aras nehri ile Ağrı Dağının bağrından çıkan Karasu çayının suladığı, mikro klima iklime sahip, bölgenin ve ülkemizin ikinci Çukurova’sı, bölgenin tahıl, meyve, sebze ambarı, stratejik konumu ve geçiş güzergahında bulunması, bir çok kültür ve medeniyete ev sahipliği yapan, eski ipek yolu üzerinde yer alan, Ağrı Dağının zirvesi dahil % 67’sine sahip, Türk’ün Anadolu’da Altay ve Tanrı Dağları ile özleşleştirip, 24 Oğuz boyundan 81 vilayetin içinde Iğdır boyunun adını şan ve şerefle taşıyan bir Serhat şehrimizdir Iğdır.
Iğdır konumu gereği sürekli bir geçiş bölgesi olmuştur. Iğdır her ne kadar bir ova olarak bilinse de topraklarının yüzde % 24’ ü ova, % 76’sı dağlık alandan oluşmaktadır. Iğdır’da M.Ö. 4000 yılında yerleşim başlamıştır. Iğdır günümüzden 358 yıl önce 1665 yılında büyük Ağrı depremi ve yaşanan heyelan sonucu çok büyük can ve mal kayıbında uğradı. Arkasından 175 yıl sonra 1840 yılında ikinci büyük deprem ve heyelan yaşadı. Yaşanan bu korkunç deprem ve heyelan sonucu Ağrı Dağının Kuzey yamacında kurulan eski Iğdır’dan Korhan Yaylasından şimdiki ovaya gelip yerleştiler. Geride binlerce can ve mal kayıbı, en az 6000 bin yıllık geçmişlerini bıraktılar.
Şimdiki Iğdır sık sık Aras nehrinin taşması sonucu bataklık, sazlık, kamışlık, sivri sineğin ve sıtma hastalığının yaygın olduğu yerdi. Bu çalışkan, cefakar, mert insanlar gecesini gündüzüne katarak, arklar, dranajlar açıp bataklığı kurutup, bağ, bahçeli vatan toprağına hayat verdiler. Iğdır stratejik konumu gereği siyasi olarak sürekli el değiştiren istikrarın olmadığı bir yerdi. Iğdır 1828 yılında Türkmençayı antlaşması ile Çarlık Rusya’nın işgaline uğradı. Aras nehrinin Güneyinde Rusların işgalinde kalan tek Türk yurdudur.
Iğdır Aras nehri ile Ağrı Dağı arasında, Osmanlı ve Kaçar devleti ile sınır, dar bir havzada soydaşlarından tecrit edilmiş olarak 89 yıl Rus işgalinde kaldı. Ruslar Türk ve Müslümanları askere ve memuriyete almadılar. Bölgeye geçici gözle baktıklarından 1895 yılında Alican köprüsü dışında hiç bir yatırım yapmadılar, eğitimi önemsemediler. Iğdır’ı şose bir yolla Erivan’a bağladılar. Sınır güvenliğin yeterli sağlayamayıp, kaçakçılığı önleyemediler.
Ruslar 1917 Bolşevik ihtilali ile silahlarını Ermenilere bırakıp, sorumsuzca asker ve memurlarını çektiler. Bölge yaşanan siyasi belirsizlik yüzünden 1917-1920 yılları arasında sözde uygar dünyanın gözü önünde Ermeni çete ve kuvvetlerinin vahşet ve soykırımını yaşadı. Iğdır misakı milliye de dahil değildi. Osmanlı, Kaçar, Azerbaycan devletleri de içinde bulundukları durumlar sebebiyle gereken yardımları yapamadılar. Yöre insanında yüzyıllar geçse de travmalara sebep olan Ermeni soykırım ve vahşeti sonucu “Kaç Ha Kaç” zulümünü yaşadılar. Yöre insanı Güney Azerbaycan ve Osmanlı’ya sığınıp mülteci oldular nüfusunun % 75’ni kayıp ettiler.
Iğdır insanı 89 yıl Rus işgali ve baskısına boyun eğmemiş, milli ve manevi değerlerini inancını korumuştur. Arkasından 3 yıl Ermeni işgal, zulüm ve soykırımına ölümüne direnerek Halk milisleri kurarak direnişe geçmişlerdi. 92 yıl süren bu baskı, işgal, soykırıma, siyasi belirsizliğe, Ruslar, Ermeniler, İngilizlere rağmen, üstelik Iğdır misakı milliye dahil olmadığı halde Büyük Önder, Büyük devlet adamı büyük öngörü ile kayıtsız kalmamıştır. Mustafa Kemal Atatürk Iğdır ve onun bir parçası olan Ağrı Dağının öneminin farkındaydı. Büyük Önder Iğdır’a “Türk Kapısı” diyordu. Büyük Öder büyük öngörü göstererek en zor anda 15 Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya Iğdır’ın alınıp, Ermenileri Aras nehrinin Kuzeyine atılmasını istemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ülkenin içinde bulunduğu o kara ve zor zamanlarda büyük risk alarak Rus, Ermeni, İngilizlere rağmen elindeki 2 kolordudan birisini Iğdır’ın alınması için gayret etmiş ve öncelik vermiştir. Iğdır halk milisleri ve kahraman ordumuz 12 Kasım 1920 yılında Iğdır ilimizi Ermeni işgalinden kurtarmıştır. Büyük Önder bununla da yetinmeyerek 1932 yılında İran devletinden Küçük Ağrı Dağı ile Nahçivan sınırından 13 km toprak alarak Iğdır’a dahil etmiştir. Böylece Ağrı Dağı bütünlüğü bize geçmiş, Nahçivan ile sınır olmuşuz, Türk kapısı Iğdır’dan açılmıştır. Kaçakçılık, sınır güvenliği sağlanarak, Ermeni ve Rus ilerleyişi durdurulmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ü Büyük ve Önder yapan ileriyi gören büyük öngörü sahibi olmasıdır. Büyük Önderin bu öngörüsü olmasaydı, Iğdır Ermeni işgaline uğrardı. Ermeni sınırı Aras nehrinin güneyine kayardı. Ağrı Dağı Ermenilere geçerdi. Iğdır’da tıpkı Zengezur ve Dareleyez’de olduğu gibi büyük soykırım yaşanırdı. Batı Azerbaycan’da Türk dünyasının elinde kalan tek Türk yurdu Iğdır Ermeni işgaline geçerdi. Iğdır’da Türk’e ait maddi ve manevi ne varsa yok edilirdi. Nahçivan diye bir şey kalmazdı. Türkiye Iğdır kayıp etseydi Türk dünyasına açılan kapımız olmazdı. Azerbaycan sıkıntı yaşardı.
Iğdır 81 vilayetin içinde 92 yıl en uzun işgal altında kalan ilimizdir. Dar bir havzada soydaşlarından tecrit edilmesine rağmen dilini, dinini, milli ve manevi değerlerini kayıp etmemiştir. Misakı milliye dahil olmamasına rağmen halk milisleri ( Halk desteleri) kurup direnişe geçmiştir. Hem iç savaş hem Ermeni çete ve kuvvetleri ile ölümüne savaş verip vatanını savunmuştur. Nüfusunun % 75’ni vatan yolunda kayıp vermiştir. Kurdukları halk milisleri ile bir yandan direnip zaman kazanırken, Ağrı Dağı, Aras nehri, Kireler coğrafi avantajını kullanarak düşmana büyük zayiat vermiş, halk milisleri kahraman Mehmetçiğin emri altında vatan toprağını Mehmetçikleri omuz omuz vererek işgalden kurtarmış, Iğdır’ın kurtuluşundan sonra eli silah tutan her Iğdırlı batıda vatan savunmasına koşmuştur. Geride kalanlar Ermenilerin harabeye çevirdiği bu vatanı imar ederek cennet vatana dönüştürmüşlerdir.
Cumhuriyetimizin 100 yılını kutlamaya sayılı gün kala bu güzel vatan toprağı Iğdır’ı büyük öngörü göstererek vatanımız katan Büyük Önder Büyük, Başkomutan, Büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’e, Şark kahramanı Kazım Karabekir Paşa’ya, kahraman Mehmetçiklerimize, yiğit halk milislerine şükran ve minnettarlığımı bir borç bilirim. Mekanları cennet ruhları şad olsun. Büyük Önder Atatürk Iğdır insanı sana minnettardır. Sen hep yüreğimizin baş köşesindesin, mekanın cennet olsun.