Eski metinlerde şehir ve topluluk hakkında, hükümdarlarının Cennet'e benzetmek amacıyla bir bağ inşa ettirdiği ve bağa 'İrem Bağı' dendiği belirtilir. Kur'an'da yazılanlara göre bu şehir ve Âd Kavmi ilâhî cezaya uğratılmış ve yerle bir olmuştur. Edebiyatımızda “cennet bağı, dünya cenneti, cennet kadar güzel ve bayındır yer” anlamında ve genellikle bâğ-ı İrem şeklinde kullanılır.
Doğunun Çukurova'sı Iğdır'da yer alan İrem Bağları, doğal güzelliği ve meyve sebzesi ile göz kamaştırıyor. Türkiye'nin en yüksek dağı olan 5 bin 137 rakımlı Ağrı Dağı'nın eteklerinde İrem Bağları bölgesinde birbirinden farklı meyve ağaçları, tarla ve bahçeler bulunuyor. Her mevsim sunduğu farklı güzellikleriyle ziyaretçilerinin beğenisini kazanan İrem Bağları, bereketli topraklarında yapılan tarımın yanı sıra sunduğu eşsiz manzaralarıyla da biliniyor. Yurdun en kurak alanlarından olan Ağrı Dağı eteklerindeki arazilerde yer alan bahçelerin bulunduğu alan bir vahayı andırıyor.
Iğdır Melekli beldesi içinde yer alan bölge yaz ayı ile birlikte içerisinde barındırdığı sebze meyveleri ile de göz kamaştırıyor. İrem Bağları dört mevsim doğal güzelliği ile göz kamaştırmaya devam ediyor. Bağlarda açan çiçekler ve arı vızıltıları da insanlara huzur veriyor. Ağrı Dağı'nın eteklerinde yer alan İrem Bağları, bünyesinde yer alan onca ağaç, sonbaharın gelmesi ile sarı, kahverengi, yeşil ve kırmızı renklere dönüştü. Renk cümbüşünün oluştuğu alan görenleri kendine hayran bırakırken birçok insanın gezip gördüğü mekanlar arasında yer alıyor. İrem Bağlarındaki görsel şölen insanı bir başka dünyaya götürüyor adeta.
Iğdır’dan ve çevre illerden ziyaretçilerin geldiği bölge, doğal güzelliğiyle herkesin ilgisini çekiyor.
Yöresel kıyafet giyerek atıyla gelincik tarlasında dolaşan gösteri yapanları fotoğraf çektirip, doğa yürüyüşü yapmak bir başka güzellik.
Zirvesi dahil % 67’si Iğdır iline ait olan Ağrı Dağı Iğdır ilinin her yerinden görülen, Iğdır’a değer katan, onu koruyan, kollayan, bir gücün sembolü, Iğdır ilinin göğsündeki elmas gerdanlık gibidir. Türk ve Iğdır insanının Altay ve Tanrı Dağları ile özdeşleştirdiği, Iğdır ilinin ilk kurulduğu 6023 yılık ata yurdu, geçmiş tarihi, havzasını barındıran tarihi bir mirastır.
Bu dağ ki birçok dini kitaplara, filim, roman, hikaye ve efsanelere konu olmuş, Nuh Tufanına kucak açmış bir dağdır. Adeta insanlığın hayata adım attığı bereketli arazilerle çevrili, başı dumanlı, heybetli, insanlığın varoluş mücadelesinin canlı tanığı olma noktasında önemi büyüktür.
Ağrı Dağının gölgesinde bir çok millet ve medeniyete ev sahipliği yapmış, onlarca kültür ve medeniyetin harmanlanıp insanlığa miras bıraktığı, Nuh tufanın yaşandığı, canlı hayatın ve insanlığın ikinci bir yaşam fırsatı bulup, bu topraklarda yaşayarak dünyaya yayıldığı, bir çok bitki ve hayvan türünü bünyesinde barındıran, muhteşem, doğası, güzelliği, tarihe tanıklık eden tarihi mirası ile, Ağrı Dağı ve İrem bağları sadece insanlara sınırsız göz şöleni sunmuyor, bir çok at, bisiklet, doğa yürüyüşü gibi spor etkinlikleri ile eşsiz bir fırsat sunuyor.
Ağrı Dağı Iğdır insanı için bir başka anlam taşıyor. 1664, 1840 Ağrı depremlerine kadar Iğdır şehri Ağrı Dağının Kuzey Yamacında onu o güzel bağrında kurulmuştu. Bizim 5664 yıllık geçmiş tarihimiz, Ağrı Dağının bağrında yatmaktadır.
İrem Bağlarının Melekli Beldesinde bulunması bir başka anlam taşıyor. Melekli Beldemiz ve merhum Melekli Ali Ekber Tufan başkanlığında Iğdır’da düşmana karşı ilk silahlı direniş yapılmış, düşmanın girmediği ilk vatan toprağıdır. Büyük Selçuklu hükümdarı Melik Şahın Anadolu’ya ilk giriş yapıp karargâh kurduğu kutsal vatan toprağıdır. Ali Ekber Tufan Bey başkanlığında Melekli Beldesi başkent olarak 1918 yılında kurulan ilk Iğdır Türk Milli Cumhuriyetinin kurulup ilan ettiği yerdir. Komiteci Taşnak Çeteleri ve Ermeni kuvvetlerine karşı silahlı Halk Milisleri ( Halk Destelerinin) yapıldığı sembol yerimizdir. Merhum Ali Ekber Tufan Beyin Melekli-Çaybaşı aile kabristanındaki anıt mezarda yattığı yerdir.
Iğdır Türkiye’nin orman bakımından en fakir en kurak en az yağış alan yerleridir. Ovadaki ve İrem Bağlarındaki ağaçlar ve yeşillik çalışkan Iğdır insanın emeği ve alın teridir. Iğdır ovası orman olmadığı için savunmaya ve saklanmaya müsait değildir. Iğdır insanını hayatta tutan ona bağrına basıp geçit vermez kale olan, onlarca orduya bedel Ağrı Dağı’dır. Bugün Iğdır bizimse ve Iğdır varsa bunu o güzel geçit vermez muhteşem Ağrı Dağına borçluyuz. Bizi Ermeni soykırımından tamamen yok olmaktan Ağrı Dağı kurtarmıştır.
Muhteşem görüntüsü ile ona anlam katan İrem Bağları ile Iğdır cennetten bir köşe cennet vatandır. Türkün Türk dünyasına açılan, güneşin ilk doğduğu Serhat Şehri Iğdır’ımın güzel insanlarına kucaklar dolusu selam, sevgi ve muhabbetlerimi yolluyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.