Osmanlı devleti 1911-1918 yılları arasında yedi yıl içinde Kuzey Afrika’da İtalyanlar ile Trablusgarb savaşı, arkasından 1 ve 2 Balkan savaşları bunların arkasından da bir oldu bitti ile I.Dünya savaşına girdi.
Osmanlı devleti 9 cephede 7 düvele karşı bir ölüm kalım var olma savaşı verdi. Cepheye 2.850.000 bin Mehmetçik sürüldü. Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Bu savaşın kazanılmasında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sevk idaresi büyük öngörüsü ve Mehmetçiğin kahramanlığı etkili olmuştu. Irak cephesinde Halil Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu İngiliz ordusunu mağlup etti. Osmanlı Devleti’nin son 200 yılı içerisinde kazandığı zaferlerin en önemlilerinden biri olarak gördüğümüz Kut'ül Amare, yine Çanakkale Destanından sonra tarihimizde yaşanmış en büyük zaferlerden biri olarak nitelendirebileceğimiz bir zafer. Kafkas İslam Ordusu, Osmanlı Devleti'nin Mart-Ağustos 1918 tarihleri arasında kurduğu Doğu Ordular Grubu'na bağlı bir askeri birim. Nuri Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu yaptığı taarruz ile Ermeni, Bolşevik ve İngilizleri yenmiş, Azerbaycan ve Kafkasya’yı işgalden kurtarmıştır.
Iğdır ilimiz 1828 - 1917 yılları arasında Çarlık Rus işgali altında idi. 1917-1920 yılları arasında da Ermeni zulüm ve soykırımını yaşadı. Iğdır 92 yıl işgal altında çok büyük zulüm ve soykırım yaşadı. Yörede yaşayan Türk ve Müslümanları Ruslar memuriyet ve askere almadılar. Osmanlı askeri 1918 yılında Iğdır’a girmiş Mondros ateşkes antlaşmasıyla geri çekilmişti. Iğdır Misakı milliye dahil edilmemişti. Iğdır insanı vatanını savunmak için bir yandan silahlı Halk Milisleri ( Halk Desteleri) kurarak mücadele ederken, diğer yandan da vatan savunması için Osmanlı ordusuna gönüllü katıldılar. İhtimaldir ki Kudüs Mescidi Aksa’daki son Kahraman artçı nöbetçi Hasan Onbaşıda bu Iğdırlılardan birisidir.
Osmanlı ordusu Kanal hareketinde İngilizlere yenilince geri çekildi. İngilizler Kudüs’e kadar gelip şehri işgal ettiler. 1516 yılında Osmanlı hakimiyetine geçen Kudüs, 401 yıl sonra 1917 yılında İngiliz işgaline uğradı. Osmanlılar, İngiliz girinceye kadar geçen zaman içinde mübarek belde yağmalanmasın diye oraya bir artçı bölük bırakır. Eskiden bir kenti ele geçiren devlet, asayiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmazmış. Zaten İngilizler de Kudüs’ü işgal ettikleri zaman halk çok tepki göstermesin diye küçük bir Osmanlı birliğinin şehirde kalmasını istemişler.
Bu artçı bölüğün başında Yüzbaşı (Kolağası) Tokatlı Mustafa ile 53 asker bulunuyordu. Bu askerlerden birisi de Iğdırlı Hasan Onbaşı idi. Yüzbaşı Mustafa daha sonra görev gereği geri çağrılır. Yüzbaşı Mustafa; “Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul’a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk ‘Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!’ demesin. Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam’ın şerefini, Osmanlı’nın şanını ayaklar altına aldırmayın.” dedi.
Bu 53 nefer gönüllü olarak Kudüs’te kalıp Mescidi Aksa’yı korudular. Geçen zaman içinde bu Mehmetçikler hakkı ile yaptıkları bu şerefli nöbetleri esnasında hakkın rahmetine kavuştular. İçlerin de bir tek Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Iğdırlı Hasan Onbaşı kaldı. Bu iki metre boyunda aslan yürekli, yiğit, mert, kahraman Iğdırlı Hasan onbaşı, 1982 yılına kadar bu şerefli görevi yerine getirip, 65 yıl nöbetini aksatmadan sürdürdü.
Birinci dünya savaşı bitmiş, Osmanlı yıkılmış, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş, Osmanlı’nın bir zamanlar hakim olduğu topraklarda yeni yeni bir takım devletler kurulmuş, Kudüs ve Orta Doğu elimizden çıkmış, ama Iğdırlı Hasan Onbaşı Yüzbaşısı Mustafa beyin verdiği görevi aksatmadan sürdürüp, şerefli nöbetini aksatmadan sürdürüyordu. Memleketine, yakınlarına dönmeyi aklından bile geçirmemişti. Silahı omuzunda saçı başı beyazlaşmış, yaşlanmış, elbisesi yırtık pırtık, yamalı ama o dev Mehmetçik dimdik ayakta kutsal görevinin başındaydı.
İsrail’e giden bir Türk gazeteci gezi sırasında rastlar bu kahraman Iğdırlı Hasan Onbaşıya. Hasan Onbaşı gazeteci kardeşimiz vasıtası ile üzerinde sakladığı emaneti yollar bu emaneti iletmesini söyler. Bu kahraman Iğdırlı Hasan Onbaşının son sözleri şu olmuştur; “Anadolu’ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa’ya beni nöbetçi bırakıp burayı bana emanet eden kolağam Mustafa Kumandanımın yanına git. Ellerinden benim için öp ve de ki: ‘Kudüs’ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, tekmili tamamdır hayır dualarınızı beklemektedir kumandanım.’ de. Bizim için dünya gözü ile o mübarek Anadolu’yu görmek mümkün değil. Var sen selam götür tanıdık tanımadık herkese.” dedi.
Gazze’de inşa edilen camiye Mescid-i Aksa muhafızı, Osmanlı askeri Onbaşı Hasan’ın ismini verdi. İsrail Kudüs'te ezanı yasaklamaya çalıştığı günlerde Gazze'deki Onbaşı Hasan Camii'nden ilk ezan sesi duyulmaya başlandı.
Bir Iğdırlı tarihçi olarak seninle gurur duyuyorum Hasan Onbaşım, Sen Türk milleti, Iğdır insanı ve kahraman Mehmetçiğimizin en şerefli evladı, göz bebeğisin. Ruhun şad mekanın cennet olsun. Seni doğuran anne ve babanın da mekanı cennet olsun.