Türkiye, 85 milyon 279 bin 553 kişi nüfusu ile nüfus büyüklüğüne göre 194 ülke arasında 18. sırada yer alırken, dünya toplam nüfusunun %1,1'ini oluşturdu. Ülkemize gelen sığınmacıları da saydığımızda Türkiye 17 sıraya yükselmektedir.
Toplam Alan: 783.562 km² Türkiye, Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü görevi gören, stratejik konumuyla önemli bir ülkedir. Yüzölçümü bakımından dünyada 37. sırada bulunan Türkiye, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir ülkedir ve doğal güzellikleri, iklimi ve coğrafi çeşitliliğiyle bilinir. Türkiye tamamı kendine ait 2 uluslararası su yoluna sahip olup, biri iç deniz olmak üzere 3 denize kıyısı bulunmaktadır. Mavi vatanı da hesaba kattığımızda 1.250.000 km2 yüzölçümü ile Avrupa’da Rusya’dan sonra ikinci, dünya da ise sıralaması 37 sıradan 23 sıraya yükselmektedir. Türkiye, kıyı şeridi en uzun olan 14'üncü ülke. Türkiye'nin kara sınırlarının uzunluğu 2.753 kilometre, adalar dahil sahil uzunluğu 8.333 kilometredir. Kara parçalarının toplam alanı 783.356 km², su alanlarının toplam alanı ise 9.820 km²'dir.
Türkiye'deki ormanlık alanın toplamı 22.933.000 ha'dır ve bu da ülke genelinin %29,4'üne denk gelmektedir. Türkiye’de küçüklü büyüklü 237 ova, 2000 üzerinde dağ bulunmaktadır. Değerli metallerden endüstriyel ham maddelere ve doğal taşlara kadar 77 çeşit maden Türkiye'de çıkarılmaktadır. Dünyada %80 ile en çok rezervine sahip olduğumuz bor madeni Balıkesir ve Bursa'da çıkar. Metal madenciliğinde en çok çıkarılan madenler kurşun, demir, çinko ve altındır. Ülkemizde görülen iklim tipleri Karadeniz iklimi, Akdeniz iklimi ve Karasal iklim olarak üç grupta toplanabilir.
Dünyada her şeyin ilklerinin yaşadığı ülkemizde yüce yararadan bizlere herşeyi vermiş. Binlerce yıllık tarihi geçmişimiz ve devlet geleneğimiz var. 16 İmparatorluk yüzlerce beylik ve devlet kurmuşuz, çağ açıp çağ kapatmışız, Türkü tarihten çıkar tarih diye bir bilim kalmaz. Dünya tarihinin en büyük en öngörü sahibi Mustafa Kemal Atatürk’de yaratan Türklere vermiş, çok önemli stratejik bir konuma sahibiz, Asya’yı , Avrupa’ya bağlıyoruz. 3 kıtanın kesiştiği bir noktada İslam alemi ile Hristiyan dünyası arasında köprüyüz. Enerji kaynaklarına, dünya pazarlarına yakını, enerji kaynaklarının geçiş güzargahın da yer almaktayız. Dünyanın en güçlü en disiplinli ordusuna sahibiz, genç, dinamik, çalışkan, itaatkar ve vatansever bir nüfusumuz var.
350 milyon Türk dünyası Akraba topluluklarla 400 milyon Türkün, 1 milyar 800 milyon İslam aleminde en iyisi önderi konumundayız. Tarım ve hayvancılıkta yakın zamana kadar kendi kendine yeten 7 ülkeden birisiydik. Binlerce eğitim kurumumuz 217 Üniversitemiz var. Dünya Turiziminde 5 sıradayız. 10 milyona yakın nüfusumuz gelişmiş batılı ülkelerde yaşamakta ülkeye milyarlarca döviz göndermektedirler. Deniz, güneş, hava bizde, dünyanın göz bebeği imrenerek baktığı İstanbul bizde.
7 Türk Cumhuriyeti, 15 Özerk Türk Cumhuriyeti dünya coğrafyasında yer almaktayız. Hakimiyet kurduğumuz coğrafya da onlarca devlet kurulmuş, dünya coğrafyasında bir özgür ağrılığımız var.
Peki o zaman bizim Konya ilimiz kadar olan bir Hollanda veya bizim 8 birimiz kadar olan Güney Kore kadar üretemiyor, dünya markası yaratamıyor, vatandaşlarımıza refah sağlıymıyoruz. Üstelik Kore savaşına katılmış onlara da yardım etmişiz.
Yüce Yaratanın bizlere vermiş olduğu doğal zenginlikler hiç bir ülke ile kıyaslanamaz bile. Türk insanı hiç çalışmasa topraklarımızın kirası ile Krallar gibi yaşarız. Türk insan her şeyin en güzeline layık çok büyük ve kadim bir millet. Sorun bu ülkede Atatürk gibi bir liderin bir daha çıkmaması. Türklerde bir söz var: “ Aslan sürüsünün başına Aslan geçerse Aslan, Çakal geçerse Çakal olur.” Derler.
Bu millet iyi yönetildiğinde başarıda sınır tanımıyor. Biz Mustafa Kemal Atatürk’den sonra iyi yönetilmedik. Ben inanıyorum ki bu millet müsbet bilimin ışığında hak, hukuk, adalet içinde, şeffaf, surgulanabilir bir yönetimi referans alırsa, yöneticileri liyakat, ehliyet sahibi olanlar seçilir, kayırımcılık, rüşvet, hırsızlık önlenirse, çok değil 2,3 yıl sonra Türkiye dünya da ilk 5-10 ekonominin arasına girer, milli gelirimiz 50 bin doları geçer, insanlarınız huzur ve refah içinde yaşar. Yoksa zengin bir ülkenin gelişmemiş yoksul vatandaşları olmaya mahkum oluruz.