Kökleri Orta Asya’ya dayanan Türk Mutfağı, özgünlüğü, kültürel zenginliği ve sahip olduğu ürün çeşitliliği bakımından dünyanın en büyük mutfakları içerisinde ilk üç sırada yer almaktadır. Orta Asya’nın göçebe kültüründe yer alan et ve süt ürünleri ile şekillenen Türk Mutfağı, her dönem gelişerek ve çevresinden etkilenip farklı kültürlerin özellikleriyle birleşerek bugünkü zengin yemek kültürünü oluşturmuştur.
Türk mutfağının zenginlik sebepleri; yiyecek ve içecek hammaddesi kaynaklarının bereketliliği, çeşitliliği ve Türk milletinin köklü bir tarihe sahip oluşudur
Türkler ilk çağlardan bu zamana çok çeşitli milletlerle komşu olmuş, beraber yaşamış ve yemek yeme kültürü bilgi alışverişinde bulunmuştur. Bunun sonucu olarak Türk mutfağı, muazzam bir kültürel birikimle günümüzdeki mutfak kültürünü oluşturmuştur.
Günümüzdeki Türk mutfak kültürüne bakıldığında, geçmişten gelen bu kültürel mirasın yeni nesillere aktarılmasında sıkıntılar yaşandığı gözlenmektedir. geçmişten gelen kültürel değerlerimiz yavaş yavaş kaybolmuş ve eski tatların bazıları günümüze kadar gelememiştir
Günümüzdeki Türk mutfak kültürüne bakıldığında, geçmişten gelen bu kültürel mirasın yeni nesillere aktarılmasında sıkıntılar yaşandığı gözlenmektedir. Geçmişten gelen kültürel değerlerimiz yavaş yavaş kaybolmuş ve eski tatların bazıları günümüze kadar gelememiştir
1996 yılından itibaren besin olarak kullanımı giderek artan Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların hayatımıza girmesiyle sağlıklı ve lezzetli besin bulmak güçleşmiştir. Öte yandan hava, su, toprak kirlenmesindeki artış, sağlıksız pişirme kaplarının kullanılması, yemek saklama ve pişirme yöntemlerinin değişmesi nedeniyle sağlıklı besin yetiştirme, sağlıklı yemek yapma ve doğal beslenme neredeyse imkânsız hale getirmiştir.
Fastfood ve hazır gıdaların fazla tüketiminin yaygınlaşması ve hızla sağlıksız beslenmeye yol açması nedeni ile, Dünya’nın sağlıklı, besleyici, probiyotik ve fonksiyonel gıdalara yöneldiği günümüzde, Türk mutfak kültürünün geleneksel yiyeceklerinin değeri daha çok anlaşılması ile beslenme alışkanlıklarında geçmişe dönüş başlamıştır. Bugün, yöresel yiyeceklerin tekrar ön plana çıkması tüm bunların göstergesidir.
Bir destinasyondaki yerel yiyecekler, o yerin özelliklerini yansıtır, içerikleri, pişirme tarzları ve yemek sunma biçimleri o yere özgüdür ve o yerin kültürünün önemli bir parçasıdır.
Ayrıca yerel yiyecekler coğrafyayı, iklimi, özgünlüğü, tarihi, kültürü, gelenek görenekleri, inançları ve nostaljiyi temsil eder . Bu nedenle yerel yemekler yerel kültürün daha iyi anlaşılmasını sağlar
Yöresel yemekler ayrıca günümüzde gastronomi turizminin gelişimi ile beraber yerel ekonomi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu kadar, turistleri tatmin etmekte ve destinasyonun özgünlüğüne de katkıda bulunmaktadır. Destinasyonları ziyaret eden turistler, o yöreye ait yöresel yemekleri deneyimlemek istemektedirler
Iğdır yöresel mutfağının iklim, coğrafi konum vb. özellikleri dikkate alındığında temelde hayvansal ve bitkisel ürünlerin, endemik otların yöre mutfağında sıkça kullanıldığı görülmektedir. Sınır bağlantısının olması ile ülkeler (İran, Azerbaycan) arasında yemek kültürlerinden etkilenmeler olmuştur. Örneğin, Iğdır mutfağının ana yemeklerinden olan Bozbaş yemeği; Azerbaycan-İran mutfaklarında da görülmektedir.
Iğdır Ovası tarih öncesi (prehistorik) çağlardan beri insanların yaşayabileceği önemli alanlardandır. Ovanın büyük bir bölümünde tarım yapılabilmektedir. Özellikle endüstri bitkileri ve meyvecilik ilk sıralarda yapılan faaliyetlerdendir.
Çorba ve pilav çeşitlerinin dışında Iğdır mutfağı aynı zamanda bir et mutfağı olarak da bilinmektedir. Neredeyse bütün yemeklerde et ve et ürünlerini bulmak mümkündür.
Yöre yemeklerinde çeşitli baharatlar kullanılmaktadır. Fakat bunlardan en dikkat çekeni zerdeçal baharatıdır. zerdeçalın antioksidan özelliğinin bulunduğunu, çeşitli hastalıklarda (Kanser, Parkinson, Alzheimer vb.) tedavi amaçlı kullanıldığı bilinmektedir.
Iğdır halk mutfağında etin dışında sürekli tüketilen diğer bir besin de pirinçtir. Normal pirincin yanı sıra basmati (sedir) pirinci mutfakta olmazsa olmazlardandır. Basmati cinsi pirinç Asya ülkelerinde üretilerek ülkemize gelmektedir. Yapılan çalışmalarda pirincin Glisemik indeks değerinin düşük olduğu ,bu yönüyle sağlıklı yaşam içerisinde şeker oranı yüksek olan pirinçlere alternatif olabilmektedir.
Bunun yanında yöre mutfağında çoğunlukla kullanılan bakliyatların başında halk dilinde lepe olarak bilinen kırık nohut/leblebi bakliyatı gelmektedir. Nitekim, Bozbaş, Taş Köfte, Toyuk Şorva, Sebze Dolması, Üzüm ve Dut Yaprağı Sarması, Katık Aşı gibi yemeklerde sıklıkla kullanılmaktadır.
Iğdır tarım ve hayvancılık ürünlerinin kullanımı yönüyle zengin iken, deniz ürünlerinin üretimi ve tüketimi açısından fakir durumdadır. Coğrafi özellikleri açısından denize veya göle sınırı bulunmamaktadır. Aras nehrinin varlığı ve bölge sınırları içerisinde bulunan Aşağı ve Orta Karasu Çayı yöre halkının balık ihtiyacını karşıladığı yerlerdir . Bununla birlikte bölgede gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliğinin de yapıldığı tespit edilmiştir.
Tüm bunlardan yola çıkarak Iğdır yemeklerinde kullanılan ürünler, pişirme yöntemleri ve yemek hazırlanış şekilleri Iğdır yöresel mutfağının sağlıklı ve zengin bir yerel mutfak olduğunu kanıtlamaktadır. Iğdır mutfağının tanınırlığını ve bilinirliğini artırmak için coğrafi işaretli ürün sayısının artırılması gerekmektedir. Coğrafi işaret yiyecek içecek ürünlerinin kıymetlenmesi ve özgünlüğünü saylayan en önemli tescildir.