Kâinatın sırlarını çözme arayışı, insanlık tarihi boyunca bitmeyen bir yolculuk olmuştur. İnsanoğlu bu arayışıyla birlikte doğadaki tüm değişim ve hareketleri gözlemleyerek not almış ve 12 hayvanlı takvim dedikleri bir başlık altına toplamıştır. Bu arayışın en eski ve köklü sembollerinden biri olan 12 hayvanlı takvim aynı zamanda da “Nevruz Takvimi” olarak da adlandırılmıştır.
Bu takvim insanlığın evrenle kurduğu eski ve derin bağların bir sembolü olmuş, evrenin sırlarını ve doğanın döngülerini binlerce yıl öteden günümüze taşıyarak insan yaşamına aktarmıştır.
Eski Türkler tarafından kullanılan 12 hayvanlı bu takvim doğa olaylarının insanlar üzerindeki etkilerini çözümlemek için kullanılmış, takvimde bulunan her hayvan belirli bir dönemi ve o dönemin özelliklerini temsil etmiştir. Kâinatın sırlarını içinde saklayan ve geçmişten günümüze bir köprü vazifesi gören bu takvim evrenin ritmini ve doğadaki her hareketi gözlemleyip kaydetmesiyle ortaya çıkmıştır. Kuzey yarım kürede yaşayan Türk toplumları 21 Mart’ı (doğanın yeniden uyanışı) yeni yıl olarak kabul etmiş ve bugünü yeni yıl (Nevruz) bayramı olarak kutlamışlardır. Doğadaki sırların bir anahtarı olarak bilinen Nevruz, doğanın yeniden uyanışı ile birlikte insanın da ruh halinin yeniden tazelenmesini sembolize eder. Orta Asya’nın kadim medeniyetlerinden süzülüp gelen bu gelenek Iğdır yöresinde de evrenin dilini, doğanın döngülerini ve insan ruhunun tazelenmesini anlatan zengin bir kültürel miras olarak karşımıza çıkar. Iğdır’da her yıl büyük coşkuyla kutlanan Nevruz sadece doğanın yeniden uyanışını müjdelemekle kalmaz; aynı zamanda doğayla barış içinde yaşamanın, yenilenmenin ve evrenin sırlı döngülerini kutlamanın da bir sembolü haline gelmiştir.
Türk dünyasında olduğu gibi Iğdır yöresinde de yedi aşama halinde kutlanan Nevruz, insanla doğa arasındaki derin bağları gözler önüne serer. Kutlanan her aşamada yapılan ritüeller insanın ruhsal arınmasını ve toplumla, hatta kâinatla kurduğu uyumu sembolize eder. Bu ritüeller, yüzyıllardır doğanın işleyişiyle paralel bir şekilde devam etmekte ve toplumsal barışı, hoşgörüyü, dayanışmayı pekiştirmektedir.
Nevruz’un içerisinde saklı olan 7 sayısının sırrı, ritüellerin sayısal düzeninde ve insan doğasının yenilenme döngüsünde karşımıza çıkar. Bu sayı hem doğanın hem de insanın manevi ritmiyle uyumlu bir şekilde işleyen kutsal bir semboldür. İnsanın, evrenle olan bağını güçlendiren bu ritüeller, kâinatın dilini çözen kadim bir bilgelik taşır.
Bu kitapta, Nevruz’un kadim bilgeliğine ve kâinatın sırlarını saklayan 12 hayvanlı takvime derinlemesine bir bakış sunulacaktır. Baharın gelişiyle yeniden doğan tabiat, sadece fiziksel bir canlanma değil; insanın da ruhsal bir uyanışı olarak kabul edilir. Yüzyıllardır sürdürülen bu geleneklerin derin anlamları, bizlere evrenle uyum içinde yaşamanın yollarını gösterecektir. Elinizdeki bu kitapta Orta Asya Türk devletlerindeki Nevruz kutlamalarına ufak dokunuşlarla birlikte özellikle Iğdır ve çevresinde yapılan Nevruz geleneklerine ağırlık vereceğim.
Nevruz’un her ritüelinde kâinatın sırrı saklıdır. Kitabımız, bu sırların izini sürerken, okuyucuyu bu eşsiz kültürel mirasın derinliklerine davet ediyorum. Dilerim ki bu kitap, Nevruz’un evrensel mesajını tüm insanlara ulaştırır ve doğanın ritmiyle uyum içinde yaşamamızın önemini bir kez daha hatırlatır.