Yaklaşık üç aydır yazamıyordum. Daha doğrusu sağlık problemleri yaşadım. Önemli bir ameliyat geçirdim. Doktorların söylediğine göre artık yavaş yavaş sağlığıma kavuşuyorum.
Bu arada bölgemizde önemli olaylar oluyor. Takip ettiklerimi ve bildiklerimi biraz değerli okuyucularımla paylaşayım, dertleşelim deyip bilgisayarın başına geçtim.
Rusya- Ukrayna olayları dünyanın dengesiyle oynamışken yeni yeni senaryolarla karşı karşıya kaldığımızı görüyorum.
Öncelikle bir avuç Yunanistan, ülkemize adeta meydan okuyor. Ağababalarının dolduruşuna gelmiş, adeta Türkiye ile savaşa girecek hareketlerden kaçınmıyor.
Yunanistan’ın bu kabul edilmez tutumunun paralelinde Ermenistan Azerbaycan topraklarına saldırıyor. Daha yedikleri tokadın izi suratlarından çıkmadan Azerbaycan topraklarına saldırıp 80 Azerbaycan askerini şehit ediyorlar. Bunun karşılığında ise kat be kat zayiat veren Ermenilerin kendi akıllarıyla mı hareket ettiklerini sanıyorsunuz? Görünen ağababalarının emri olduğu mutlaktır.
Bakın birkaç gün önce Ermenistan’da muhalefet partiler toplandı. İktidarın gitmesini istiyorlar ancak bir gerçeği de söylemekten çekinmiyorlar. Ermeniler, 2020 anlaşmasının imzalamasını istiyorlar. Paşinyan için ağır olsa da imzalanmasından yanalar. Çünkü başka çarelerinin olmadığını onlar da itiraf ediyorlar. ABD, Fransa ve Rusya’nın ancak onları oyaladığından ve onlara güvenlerinin olmadığını da itiraf ediyorlar.
Şimdi bizim kamuoyunda ve Dünya’da yankı uyandıran İran’da meydana gelen olaylara bir doğru analiz ve tarafsız olarak bakalım. Zaman zaman İran’ın Azarbaycan’la ters düşmesi konusunda ben eleştirmişim. Benim ülkem, devletim Türkiye Cumhuriyeti. Elbette Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı siyaset yürüten her ülkenin karşısında olurum. Ancak, batının oyununa da gelmemek için aklımızı çalıştırmalıyız.
Geçen sosyal medyada ABD ve destek verdiği YPG terör örgütünün Suriye’nin petrolünü nasıl taşıyıp talan ettiğinin resimleri yayınlandı. Yüzlerce tanker dronla çekilip dünyaya servis edilmişti. Suriye’nin de petrollerinin %80’inin çalındığı yönünde sitem edercesine açıklaması vardı.
Suriye’ye geldiler güya demokrasi getireceklerdi. Geldiler petrole çöktüler, dört milyon Suriyeliyi de evinden barkından sürgün ettiler. Onlar da Türkiye’ye sığınmak durumunda kaldı.
Irak da keza öyle. Önce Irak’ı Kuveyt’e saldırttılar. Daha sonra da Irak’ta nükleer silah var diye Irak’ı işgal ettiler. Orada da petrol bölgeleri ABD’nin elinde. İstedikleri gibi petrolü alıp götürüyorlar.
İran demiştik. İran ile ABD, yıllardır bir mücadele içindeler. İran, ABD ile yarışamasa da ABD’nin zaman zaman çıkarlarına ters düşen hareketlerde bulunuyor. Ülkesinden taviz vermediği gibi birçok bölgede onların menfaatlerini engelliyor. ABD de batı dünyasını arkasına alıp İran’a ambargolar uyguluyor. Ambargolar yetmemiş gibi şimdi de İran’da bir isyan başlatmak istiyor. Bu harekatın bir kadın harekatı olduğu iddia ediliyor ancak asla öyle kadın, saç meselesi değil. Artık bu isyan girişiminin ayrılıkçı Kürt grupların harekatı olduğu açık açık belirlendi. İran devleti de ayrılıkçı gruplarla mücadeleye başladı. Son olarak da İran, Irak’ın kuzeyinde ayrılıkçı Kürt grupların merkezine insansız hava araçlarıyla saldırı düzenledi. Ölü ve yaralıların olduğu haberleri ajanslara düştü.
Bütün bu komşularımızın başına gelen olaylar, bizim ülkemizin aleyhine olmuş, zararını biz görmüşüz. Bizim medyaya bakıyorum, İran’daki ayrılıkçı grupların kalkışmasını bir kadın harekatı gibi topluma lanse etmeye çalışanlar var. İran’da dikkat edilirse Türk bölgeleri o kalkışmanın içinde yer almadıkları gibi devlet ve rejim yanlısı gösteriler yaptılar.
Bizlerde akıllı olalım. Komşuda pişen bize de düşer. Bilip bilmeyenler olayları iyi öğrenip daha sonra yorum yapsınlar.