Denizli maçının kadrosunu gördüğümde futbolun yazılı olmayan kurallarının yerle bir edildiğini gördüm.
Nedir bu futbolun yazılı olmayan kuralları?
Kadro istikrarı, ilk 11’in üstünde sürekli oynamama ve belli hassas bölgelere dokunmama. Bu maçta Metin Hoca bu dediklerimin tamamını ters-düz etti.
İlk 11’de oynamaması gereken oyuncularla rakip zayıf diye maça çıkarsan, futbolun ciddi bir oyun olduğunu rakip sana hatırlatır.
Hele hele ligin devre arasında alınan oyuncuların oyun ve skor katkısını görmememize rağmen tandemi bozup 86 numaralı Burak Bekaroğlu’nun o bölgeye yerleştirilmesi hem savunma sertliğini azalttı hem de takım savunma sinerjisini düşürdü. Bugün yenilen gollerin tamamında onun pozisyonun içinde olduğunu görüyoruz.
Şampiyonluğa oynayan bir takımın sağ ve sol beki bu kalitede olamaz. Oyuna katkıları olmadığı gibi savunma görevleri de son derece zayıftı.
89 numaralı Mert ile 7 numaralı Enes orta sahada tam bir hayal kırıklığı. İlk yarıyı orta sahasız oynadığımızı söyleyebilirim. Santrfor oynayan 57 numaralı Enes maalesef beklentilerin çok uzağında oynuyor ve hiçbir gol pozisyonun içinde değil-girse de atamıyor zaten-.
İkinci yarı Metin Hoca hatasını anlamış olacak ki Hasan Hatipoğlu, Eyüp ve Mesut ile oyuna başladı. Takım biraz hareketlendi ama gol ayaklarımızın pozisyon üretmekte zorlanması ve rakibin sahanın her noktasında bize baskı yapıp rahat top kullanmamıza müsaade etmediklerinden pozisyon bulmakta oldukça zorlandık.
Eğer kaleci sakat ve cezalı değilse tandem ile beraber ön libero ve orta sahaya dokunmayacaksın.
Dokunursan omurgayı dağıtırsın. Bu da sana sonuç olarak geri döner.
Ben hala hocanın çıkarttığı kadronun etkisindeyim. Takımlar yenebilir, yenilebilir bunlar normal ama sen takım tertibiyle çok oynarsan yenilginin faturası ve psikolojik sonuçları ağır olur.
Umutlarımızı yitirmeden ligin sonuna kadar gidebilmek ümidiyle…