Azerbaycan ve tüm Türk dünyasında hâlâ tazeliğini koruyan ve "Kara Ocak" olarak bilinen katliam, Sovyetler Birliği'nin esaretinin sona erdiği ve bağımsızlık mücadelesinin başladığı dönemdeki önemli bir dönüm noktasıdır. 1990 yılının Ocak ayında, 19'unu 20'sine bağlayan gece Sovyet Ordusu'nun Azerbaycan başkenti Bakü'ye müdahale etmesiyle gerçekleştirilen bu katliam, büyük acılar ve kayıplar yaşanmasına yol açmıştır. Üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, 20 Ocak 1990'da gerçekleşen bu kanlı olaylar, tüm Türk dünyasında ve özellikle Azerbaycan'da büyük bir nefretle anılmaktadır.
Kara Ocak olarak bilinen bu trajik olayların temelinde, Sovyetler Birliği'nin Azerbaycan üzerindeki baskılarının artması ve özellikle Ermenistan Cumhuriyeti’nin Azerbaycan toprakları üzerindeki taleplerinin etkisi bulunmaktadır. Ermenilerin artan toprak isteklerine karşılık, Azerbaycan halkı büyük bir tepki göstererek, "Ermeniler Dışarı!" sloganlarıyla protestolar düzenlemiş ve yürüyüşler yapmıştır. Bu protestolar, sadece Bakü’de değil, tüm Azerbaycan genelinde halkın büyük bir kesiminin ulusal birliği ve toprak bütünlüğü adına gösterdiği karşı duruşun bir yansımasıydı.
Bu protestoların ardından, Ermenistan’da yaşayan çok sayıda Azerbaycan Türk’ü, Ermeniler tarafından şiddetli şekilde zorla göç ettirilmiş ve bu olaylar, Azerbaycan ile Ermenistan arasında gerilimi daha da artırmıştır. Sovyet yönetiminin tepkisi olarak, Azerbaycan’daki bu protestoların bastırılması amacıyla Bakü’ye Sovyet Ordusu gönderilmiştir.
1990 yılının 13 Ocak’ında Bakü’de başlayan gösteriler, halkın artan bağımsızlık taleplerini ve Sovyet yönetimine karşı duyduğu öfkeyi dile getirdiği protestolarla hız kazandı. Sovyet hükümeti, bu ayaklanmayı baskı altında tutma ve kontrol altına alma kararı aldı. Bunun sonucunda, 19-20 Ocak gecesi Sovyet Ordusu, Bakü’ye girerek sert bir şekilde müdahale etti. Sovyet birlikleri, Ermenilerin güvenliğini sağlamak ve isyanı bastırmak gerekçesiyle, halkın üzerine silahlı bir saldırı düzenledi. Katliamda 143 Azerbaycan Türk’ü hayatını kaybetmiş, çok sayıda insan da yaralanmıştır. Bu olay, sadece fiziksel bir şiddet değil, aynı zamanda halkın kimliğine, bağımsızlık arzularına ve özgürlük taleplerine yönelik bir baskıydı.
Sovyet Ordusu’nun Bakü’ye müdahalesi, Azerbaycan halkı üzerinde derin yaralar açtı. Azerbaycan Türkleri, bu saldırıyı sadece bir askeri müdahale olarak görmemiş, aynı zamanda kendi ulusal kimliklerinin ve özgürlüklerinin bastırılmasına yönelik bir saldırı olarak kabul etmiştir. Sovyet yönetiminin, bağımsızlık ve özgürlük isteyen bu halkı cezalandırma amacı, aksine Azerbaycan'daki milliyetçilik hareketlerini daha da güçlendirmiştir.
Sovyetler Birliği’nin bu sert müdahalesi, halk arasında Sovyet yönetiminin meşruiyetine karşı büyük bir direnişe yol açmış ve Azerbaycan’daki bağımsızlık hareketini hızlandırmıştır. Bu olaylar, sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Sovyet Cumhuriyetlerinin bağımsızlık talep etmeye başlamasına ve Sovyetler Birliği’nin çöküşünü hızlandırmasına neden olmuştur. Bakü Katliamı, Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline gelmiş ve halkın Sovyetler Birliği’ne karşı olan öfkesini derinleştirmiştir. Sonuçta, bu acı olaylar, Azerbaycan’ın 30 yıl önce kazandığı bağımsızlık yolunda önemli bir dönüm noktası olmuştur.
20 Ocak 1990’da yaşanan Bakü Katliamı, Azerbaycan halkının tarihindeki en acı olaylardan biri olarak kayıtlara geçmiştir. Her yıl bu olayın yıldönümünde, hem Azerbaycan halkı hem de dünya genelinde Türk toplulukları, şehitleri rahmetle anmakta ve bu trajediyi unutmamak için çeşitli anma törenleri düzenlemektedir. Kara Ocak, sadece bir katliamın adı değil, aynı zamanda Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesinin, özgürlük ve adalet arayışının bir sembolüdür. Bu olay, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ve bağımsızlık hareketlerinin ivme kazanmasının öncüsü olmuştur.