Son dönemde AK Parti Iğdır teşkilatına yönelik gerçekleşen saldırılar, üzerinde dikkatle durulması gereken önemli bir mesele haline gelmiştir.
Özellikle siyasete yeni bir soluk getiren, halkın beklentilerine karşılık veren ve Iğdır’da siyasi dengeleri değiştiren bir isim olan AK Parti Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz’ün siyasete atılmasıyla birlikte bölgede gözle görülür bir hareketlilik başlamıştır. İl Başkanı Ali Kemal Ayaz ile uyum içinde yürütülen çalışmalar, Iğdır halkına hizmet odaklı bir yaklaşımı ortaya koymuş, bu durum da belli kesimleri rahatsız etmiş görünmektedir.
Yaklaşık bir ay önce AK Parti il binasına yönelik gerçekleştirilen ilk saldırıda, elinde satırla içeri girip cam ve kapıları kıran şahıs, kendisini “akli dengesi yerinde değil” şeklinde göstererek olaydan sıyrılmaya çalışmıştı. Ancak bu olayın ardından geçtiğimiz günlerde yaşanan ikinci saldırı, işin ciddiyetini daha da artırmıştır. Molotofkokteyli ile binayı adeta yakmaya çalışan bu kişiler, sadece AK Parti teşkilatına değil, aynı zamanda bölgedeki huzura ve istikrara da zarar verme niyetinde olduklarını açıkça ortaya koymuşlardır.
Olayın Arka Planı: Terör ve Siyasi Rahatsızlık
Bu saldırıları sadece münferit olaylar olarak değerlendirmek eksik kalacaktır. Öncelikle AK Parti’nin özellikle Suriye’de elde ettiği başarılar, ulusal ve uluslararası bazı çevreleri ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarıyla terör unsurlarına vurduğu darbeler, ülke içinde ve dışında bazı odakların planlarını bozmuş, bu durum siyasi iktidara karşı tepkiyi artırmıştır. Bu bağlamda, Iğdır gibi terörden yıllarca zarar görmüş, huzura hasret kalmış bir şehirde AK Parti’nin başarılı bir süreç yürütmesi, doğal olarak bazı çevreleri tedirgin etmektedir.
Yıllarca terörden beslenen ve bu yapıların varlığından çıkar sağlayan kesimler, Iğdır’ın terörden arındırılmış bir şehir olmasını istemeyeceklerdir. Bugün AK Parti’ye yönelik yapılan saldırılar, aslında sadece bir siyasi partiye değil, bölgedeki huzura, kalkınmaya ve güvenliğe karşı yapılmış bir hamle olarak değerlendirilmelidir. Bu tür olaylar, halkı provoke etmeye, siyasi kazanımlar üzerinden huzuru bozmaya yönelik planlı girişimlerdir.
Sosyal Medya Manipülasyonları ve Saptırmalar
Saldırılar sonrası bazı çevrelerin olayı farklı yönlere çekme çabaları da dikkat çekicidir. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan yalan yanlış paylaşımlar, kamuoyunu yanıltma ve olayı basitleştirme gayretindedir. Ancak bu tür manipülasyonlar, gerçeği değiştirmez. Hukukun bu tür provokasyonlara karşı tavizsiz bir duruş sergilemesi, kamuoyunun da sağduyulu hareket etmesi büyük önem taşımaktadır.
Herkesin siyasi bir görüşü, idealleri olabilir; bu, demokrasinin bir gereğidir. Ancak hiç kimsenin terör örgütleriyle aynı safta hareket etme, onların söylemlerine destek verme gibi bir hakkı olamaz. Bu tür eylemleri gerçekleştirenler ya da destekleyenler, hukuk önünde mutlaka hesap vermelidir. Siyasi görüşü ne olursa olsun, huzura ve güvenliğe kasteden her türlü saldırı kınanmalıdır.
Güvenlik Güçlerinin Başarısı ve Toplumsal Destek
Son yıllarda güvenlik güçlerimizin terörle mücadelede elde ettiği başarılar, bölgede büyük bir huzur ortamı yaratmıştır. Iğdır gibi stratejik bir şehirde bu huzurun devam etmesi, tüm vatandaşların ortak arzusudur. Ancak bu başarıyı görmezden gelip siyasi iktidara yönelik eleştirilerle olayı farklı boyutlara çekmek, insafsızlıktır. Terörsüz bir Iğdır hayalini gerçekleştirmek, ancak toplumun her kesiminin ortak iradesiyle mümkün olacaktır.
Bu noktada, saldırıların sadece AK Parti’ye yönelik olmadığını, aslında tüm siyasi partilere ve ülke bütünlüğüne karşı yapıldığını unutmamak gerekir. Hangi partiye yönelik olursa olsun, bu tür eylemler karşısında toplum olarak birlik ve beraberlik
içinde hareket etmek, teröre ve destekçilerine karşı net bir duruş sergilemek şarttır.
Sonuç: Huzuru Koruma Sorumluluğu
Sonuç olarak, Iğdır’da huzurlu bir dönem yakalanmışken, bu huzuru bozmaya yönelik saldırıları gerçekleştirenleri ve destekleyenleri kınamak hepimizin ortak sorumluluğudur. AK Parti’ye yönelik bu saldırılar, siyasi bir rekabetin ötesinde, bölgedeki istikrara ve güvenliğe karşı yapılan eylemler olarak görülmelidir. Siyaset, hizmet için yapılır; ancak terörle iç içe geçmiş hiçbir yapı, bu hizmet anlayışına zarar vermemelidir. Terörsüz, huzurlu ve kalkınmış bir Iğdır için tüm vatandaşların sağduyulu hareket etmesi ve provokasyonlara karşı dikkatli olması gerekmektedir.
Bu saldırılar karşısında siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin birlik içinde hareket etmesi, Iğdır’ın geleceği ve ülkemizin huzuru adına atılacak en doğru adımdır.