Kurban Bayramı’na ulaştk. Bayramlar, toplumların manevi diriliş günleridir. Paylaşmanın, yardımlaşmanın, affetmenin ve bütünleşmenin zamanıdır. Müslümanlar için Kurban Bayramı, Allah’a teslimiyetin, Hz. İbrahim’in sarsılmaz inancının ve Hz. İsmail’in gönüllü fedakârlığının sembolüdür. Ancak ben bu yıl, o geleneksel bayram sevinçlerinden fersah fersah uzağım. İçim buruk, vicdanım yaralı.
Sokaklarda bayram hazırlıkları görülüyor, mağazalar dolup taşıyor, kasaplarda kurban listeleri yapılıyor. Ama bir soru var içimde, bir yük gibi omuzlarıma çöken: Gerçekten bayram mı bu? Kurban mı, yoksa sadece "et bayramı" mı?
Bayramın Ruhuna Uzak Dünyamız
Filistin yanıyor. Gazze'de çocuklar her gün bombalar altında can veriyor. Anneler evlatlarını kefensiz toprağa veriyor. Camiler yıkılıyor, ezanlar susuyor. Ve biz, tüm bu olup bitenlere rağmen, alışveriş listeleriyle bayrama hazırlanıyoruz.
İçimi sızlatan da tam olarak bu: Müslüman coğrafyalar içinde birlik ve beraberlikten eser kalmamışken, mazlumların çığlıklarına kulaklarımızı tıkamışken, biz neyin bayramını kutluyoruz? Avrupa Birliği, siyasi ve ekonomik çıkarlar uğruna tek ses olup mazlumları görmezden gelirken, biz Müslümanlar, bırakın birliği, aynı acıda bile birleşemiyoruz.
Kurbanın Anlamı: Sadece Kesmek mi?
Kurban, Allah’a yaklaşma arzusudur. Hz. İbrahim’in Rabbine olan teslimiyetiyle şekillenen bir ibadettir. Fakat bu ibadet, yalnızca bir hayvanın kesilmesiyle değil, kişinin nefsini sorgulamasıyla, vicdanıyla yüzleşmesiyle tamam olur. Sormamız gereken soru şu: Filistin’de bebekler öldürülürken, biz bir hayvan keserek Allah’a yaklaşabilir miyiz?
Kurban, bir semboldür. Et değil, niyettir kurban olan. Bugünün şartlarında gerçek bir kurban, vicdansızlığa suskun kalmamak, mazlumun sesini duyurmak, zalimin karşısında dik durmaktır. Bir bayram sabahı, dünyanın bir köşesinde bir anne hâlâ çocuğunun cesedini arıyorsa, o gün bayram değildir.
Sessiz Kalan Ümmet, Eksik Kalan Bayram
Gönül istiyor ki bayramlar, coşku dolu kutlamalarla geçsin. Ancak gerçek bayram, sadece kendi çevremizde yaşadığımız sevinçle sınırlı olamaz. Bayram; Kudüs’te, Halep’te, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Somali’de, Yemen’de yaşayan Müslüman kardeşlerimizle birlikte yaşandığında bayramdır. Tek başına sevinç, bencil bir kutlamadır.
Filistin’de yaşananları izleyemiyorum artık. Her bir şehit haberi, yüreğime bir kurşun gibi saplanıyor. Vicdanım bu acıyı taşıyamıyor. Bu yüzden biri bana “Bu bayram kurban kesecek misin?” diye sorsa, cevap veremem. Kalbim "Hayır" diyor, ama geleneğimiz, inancımız ve toplumumuzun ortak değerleri nedeniyle de keseceğim. Ama bu bayram içime sinmeyecek.
Gerçek Kurban Nedir?
Gerçek kurban; egoyu, ilgisizliği, konforu ve sessizliği kurban etmektir. O hayvanın etini dağıtmakla değil, gözümüzü Filistin’e, kalbimizi ümmete açmakla ibadet tamam olur.
Ey ümmetin fertleri, bu bayramı sadece kesilen etlerle değil, gözyaşlarıyla da anlamlandıralım. Bayramlık giysilerimizin yanında, yırtık pırtık elbiseleriyle bayrama uyanan kardeşlerimizi de unutmayalım. Dualarımıza, sofra başımıza ve kurban listelerimize Gazze’yi yazalım.
Zira unutmayalım:
Bayram, ancak herkesin bayramı olduğunda gerçektir.