Geçmişine sırt çeviren milletler, geleceğe sağlam adımlarla yürüyemezler. Tarih; sadece yaşanmış olayların sıralandığı bir zaman çizelgesi değil, aynı zamanda milletlerin kimliği, hafızası ve direncidir. Bu bağlamda, Iğdır İl Milli Eğitim Müdürlüğü AR-GE birimi tarafından hayata geçirilen “Tarihin Işığında Şehrimin Hafızası” projesi, tam anlamıyla geleceğe yön verecek bir bilinç hamlesidir.
Proje kapsamında öğrencilerin Soykırım Anıtı ve Müzesi’ni ziyaret etmeleri, sadece geçmişin acı izlerini tanımakla kalmamış; aynı zamanda bu tarihi yaşanmışlıkları gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu da üstlenmiştir. Iğdır gibi tarihî ve stratejik öneme sahip bir şehirde, özellikle Ermeni mezalimine dikkat çeken bu anlamlı etkinlik, milli şuura yapılan güçlü bir çağrıdır.
Şunu unutmamalıyız: Tarih ile yüzleşmeyen, geçmişini gençlerine öğretmeyen milletler; millet olma bilincinden uzaklaşır. Gençlerimize tarihimizi anlatmak, yaşanmışlıkları yerinde göstermek, sadece bir eğitim faaliyeti değil; aynı zamanda bir karakter ve aidiyet inşasıdır. Soykırım Anıtı ve Müzesi gibi mekânlar, betonarme yapılardan öte, bir milletin unutulmaması gereken hafıza taşlarıdır.
Iğdır’da hayata geçirilen bu proje, sadece yerel bir çabanın ötesinde, Türkiye’ye örnek olacak nitelikte bir adımı temsil etmektedir. Bu tür çalışmalarla genç nesiller tarih bilinci yüksek, milli değerlerine sahip çıkan bireyler olarak yetişecek ve ülkesine olan bağlılıkları güçlenecektir.
Bu noktada tarihe yaklaşımımızı şekillendiren çok önemli bir anekdotu da hatırlatmak gerekir. Merhum Turgut Özal döneminde, Japon eğitim uzmanları ülkemize gelerek eğitim sistemimizi incelediklerinde, raporlarının sonunda şu tespiti yapmışlardı:
“Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!”
Sayın Özal, bu yorum karşısında şaşkınlıkla “Nasıl?” diye sorduğunda, Japon uzmanlar şu çarpıcı cevabı vermişti:
“Biz Japonya’da okula başlayacak çocuklara milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce hızlı trenlerle teknoloji merkezlerine, dev fabrikalara götürür, ülkemizin gücünü gösteririz. Ardından Hiroşima ve Nagazaki’ye götürür, ‘Eğer bilinçli olmazsanız sonunuz böyle olur’ deriz.”
O an, oradaki bir Türk bürokrat, çaresizce şöyle demişti:
“Ama bizim Hiroşima’mız yok ki…”
Japon uzmanın cevabı ise hepimize tokat gibi gelmişti:
“Sizin Çanakkale’niz on Hiroşima eder!”
İşte mesele tam da burada düğümleniyor. Japonya’nın çocuklarına verdiği milli bilinç eğitimi, bizde ne yazık ki hâlâ yeterince yer bulamıyor. Oysa Çanakkale, Sarıkamış, Iğdır, Erzurum, Maraş, Antep… Her biri milli ruhu besleyen, tarihe yön veren destanlardır. Bu değerlerin genç nesillere aktarılması, sadece geçmişe saygı değil; geleceğe bırakacağımız en kıymetli mirastır.
Iğdır’da başlatılan bu anlamlı proje, bu bilinçle atılmış bir adımdır. Emeği geçen herkese, bir Iğdırlı olarak gönülden teşekkür ediyorum. Çünkü tarihimizi sahiplenmek, onu doğru öğrenmek ve öğretmek, sadece bir görev değil; aynı zamanda bir borçtur.