Yeni bir yıla başlarken, insanlık olarak umutlarımızı, hayallerimizi ve hedeflerimizi yeniden şekillendiriyor, daha parlak bir geleceğe adım atma dileklerini paylaşıyoruz. Bu özel dönemde, bizler, barış, refah, kalkınma ve huzur içinde bir dünya için tüm imkanları seferber etmek adına güçlü bir irade sergiliyoruz.
Savaşsız bir dünya, her bireyin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı, tüm insanlığın ortak değerleri etrafında birleştiği bir yaşam alanı sunacaktır. Küresel düzeyde barışın hakim olduğu bir dünya düzeni, savaşların yıkıcı etkilerinin ortadan kalktığı, her insanın eşit haklara sahip olduğu, önyargıların ve çatışmaların geride bırakıldığı bir dönemi müjdeleyecektir. Bu çerçevede, savaşın, şiddetin ve ölümlerin geride bırakıldığı bir geleceğe doğru ilerlemek en büyük dileğimizdir.
Enflasyonsuz bir ülke, halkının refah seviyesinin her geçen gün arttığı, ekonomik istikrarın tam anlamıyla sağlandığı bir ülke hedefidir. Yüksek enflasyon ve gelir adaletsizliğinin olmadığı, herkesin eşit fırsatlarla daha iyi bir yaşam sürdürdüğü bir toplum idealini arzuluyoruz. Sürdürülebilir büyüme, güçlü ekonomi ve düşük işsizlik oranlarıyla, tüm vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yaşaması en büyük temennimizdir.
Terörün sona erdiği bir Türkiye, huzur ve güvenin hüküm sürdüğü, toplumun her kesiminin eşit haklar ve özgürlükler içerisinde yaşadığı bir ülke olmalıdır. Terörün, toplumsal barışı zedeleyen her türlü şiddet ve korkunun ortadan kaldırıldığı bir Türkiye, herkesin geleceğe umutla baktığı bir yerdir. Toplumların, güvenlik ve özgürlük dengesinin sağlandığı bir yapı içinde bir arada barış içinde yaşaması gerekmektedir.
Avrupa Birliği (AB) ile uyumlu bir Türkiye, küresel ölçekte daha güçlü bir etkiye sahip, uluslararası alanda söz sahibi bir ülke olma hedefini taşır. Türkiye’nin AB ile entegrasyon süreci, ülkemizin ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan daha güçlü bir noktaya gelmesini sağlayacak, modernleşme ve demokratikleşme yolunda önemli adımlar atılmasına zemin hazırlayacaktır. Türkiye, her anlamda AB’nin ortak değerlerini benimseyerek, uluslararası düzeyde daha etkin bir rol üstlenecektir.
Dünyada söz sahibi bir Türkiye, uluslararası ilişkilerde güçlü bir duruş sergileyen, küresel sorunlara çözüm öneren, liderlik vasıflarına sahip bir ülke olmalıdır. Türkiye, bölgesel ve küresel sorunlara duyarlı bir şekilde yaklaşarak, uluslararası platformlarda barışın ve adaletin savunucusu olarak yerini almalıdır.
Borçsuz, huzurlu ve güçlü vatandaşlar, her bireyin maddi ve manevi açıdan kendini güven içinde hissettiği, toplumsal dayanışmanın ön planda olduğu bir toplum anlayışını simgeler. Borç yüküyle boğuşmayan, ekonomik sıkıntılarla mücadele etmeyen, rahat bir yaşam sürebilen vatandaşlar için sağlam bir ekonomi ve güçlü bir devlet yapısı oluşturmak gereklidir.
Bilim ve teknolojinin ön planda olduğu, ilim ve irfanın rehberliğinde bir toplum, yalnızca iç huzuru sağlamakla kalmayıp, insanlığın refahı için de önemli katkılar sağlayacaktır. Bilimsel çalışmalar, inovasyon ( yenilik) ve eğitimdeki ilerlemeler, toplumların gelişmesine ve kalkınmasına yön verecek, insanlık tarihine önemli izler bırakacaktır. Bu anlamda, bilgiye dayalı, araştırma ve inovasyonu teşvik eden bir devlet, geleceği şekillendirecek en güçlü araç olacaktır.
Yeni bir yılın başlangıcında tüm bu idealleri hayata geçirmek, toplumsal refahı ve barışı inşa etmek adına atılacak adımlar, sadece ülkemiz için değil, dünya genelinde de daha iyi bir gelecek için umut ışığı olacaktır. Bu hedefler doğrultusunda çalışarak, daha huzurlu, güçlü ve adil bir dünya kurma yolunda kararlı bir şekilde ilerlemeliyiz.