Mahalli idareler seçim öncesi önüne gelen bir dilekçe ile siyasi partilere müracaatta bulunarak belediye başkan adayı olmak istiyor.
Aslında herkesin seçilme hakkı var. Kimseye seçime girme, aday olma gibi sözler söylemeye hakkımız yok.
Ancak seviyeyi düşürmemek gerekir. Gerçi toplumlar hak ettikleri gibi yönetilirler. Kendilerine layık insanları seçerler.
Son günlerde siyasi partilere müracaatta bulanan bazı insanlara bakıyorum. Bu insanlar mı bizi yönetmeye talip olmuşlar? Bunlar mı Iğdır’ı bilişim çağında temsil edecekler? Bunlar mı Iğdır’a hizmet getirecekler?
Kimseyi küçümsemek haddim değil. Yalnız herkes özeleştiri yapıp kendini ortaya atmalı. Yani birisinin hasbelkader parası varsa, iki kelimeyi de bir araya getiriyorsa ona teslim mi olmamız gerekir?
Bakın okumuş, çok güzel makamlara gelmiş insanlar var. İl, ilçe, belde fark etmiyor. Madem biz şehrimizin ileri gitmesini, yeni projeler üretilip hayata geçirilmesini istiyorsak, vizyon sahibi, Türkiye’nin en önemli eğitim kurumlarında kendini yetiştirmiş insanlarımızı gidip arayıp bulmamız ve aday yaparak kazandırmamız gerekir.
Yok, öyle benim buradayım gelen gelsin, gelmeyen beni ilgilendirmez mantığıyla hareket etmek olmaz. Şunun şurasında az bir zaman kaldı. Halen biz geçmişte bu bizim partiye oy vermedi. Bu bizim partili değil mantığıyla hareket ediyoruz.
Parti ayrımı yapmıyorum. Kazanmak için oturup ciddi manada düşünmek, istişare yapmak ve seçim bölgelerinde seçimi kazanmanın yolları için kafa yormak gerekir. Aksi halde sonuç bellidir.
Iğdır’da iktidar partisinin telefonla bir anket yaptığını duydum. Ankette aday olarak zikredilenlerin aday adayı olup olmadıkları henüz belli değil. Adama “aday mısın?” diye soruyorsun. “Bakalım. Henüz kesin karar vermedim” cevabını alıyorsun. Böyle olmaz. Aday olan çıkacak toplumun karşısına, “Ben adayım. Oylarınıza da talibim. Planım, projem bu. Eğitimim, tecrübem, devlet veya ticari kariyerim bu. Bana oy verin” diyecek.
Bu cesareti olmayanlar aday adayı olarak toplumun karşısına çıkmamalı. İnanın artık siyasetten soğuduk. Yani yarın seçim olsa kime oy vereceğimiz de belli değil. Şimdiye kadar siyasi partilerden aday olanlar arasında -bir iki kişiyi tenzih ediyorum- sanki kurgu olanlar var gibi geliyor bana. Yani ayak oyunları, partimize müracaat çoktur olgusu yaratılmak isteniyor.
Ben çok ciddi aday adaylarının yarışmasını bekliyorum. Parti önemli değil ama Iğdır’a katkıda bulunacak, Iğdır’ı öncelikle bölgede, Türkiye’de namzet belediye yapacak adayların yarışmasını arzu ediyorum.
Bakın geçende bizim Doğu Anadolu gazeteciler federasyonunun Iğdır’da bir toplantısı vardı. Bölgeden gelen gazeteci cemiyet başkanları Iğdır’ımıza geldiler. Onları götürecek, gezdirecek bir yer bulamadık. Tuzluca Tuz mağaralarına götürdük. Ertesi gün Nahçıvan’a gittik. Onlarda orada bizi Duzdağı hastanesine götürdüler. Yani bizim Tuzluca’daki Tuz mağaraları gibi Nahçıvan’ da da tuz mağaraları vardı. Orada astım hastaları için hastane yapmışlar. Ben önce orayı bilmiyordum. Nahçıvan’da Duzdağı hastanesini gördükten sonra keşke bu meslektaşları Tuzluca’ya götürmeseydim diye içimden kendi kendime söylenip durdum.
Vali yolunu biraz beğendiler ama yetmez. Bizim ilimiz her yönüyle namzet olabilecek bir il. İklimiyle, üç ülkeye sınır serhat şehir olmasıyla örnek teşkil eden bir yer. Mutlaka çok güzel projelerle adından söz ettirebilir.
Onun için benim adamım, benden olsun çamurdan olsun mantığını artık bırakıp, herkesi kucaklayacak, her bölge için projeler hazırlayacak adaylarla seçime girip kazanılmalı ve Iğdırlının layık olduğu hizmetleri almalıdır.
Yoksa aynı tas, aynı hamam…