İttifak bozuldu kafalar karıştı. Özellikle Iğdır’da ittifak hesabı yapanların hayalleri suya düştü diyebiliriz.
Iğdır’da siyasi hesap yapmak çok da zor değil. Yalnız ben bakıyorum her kafadan bir ses çıkıyor. Hesap kitap yapılmadan aday adayları ortaya çıkıyor.
Yerel gazetelerde her gün bir genç çıkıp ben adayım demeci verme cesareti gösterebiliyor. Ama bu adayların birçoğunun Iğdır derdi yok. Ben hizmet ederim diyene nerdeyse rastlamadım diyebilirim.
Iğdır’da alışılagelmiş bir siyasi anlayış var. Artık bilişim çağında olduğumuzu unutmamamız lazım. Gelin Azeri Türküyle, Kürdüyle, Göçmeniyle, Terekeme’siyle Iğdır’ı modern kentler görüntüsüne sokacak başkan seçelim. Herkes öz eleştiri yapsın. Eğer Iğdır’ın yükünü kaldıracak kapasiteyi kendinde gören varsa aday adayı olsun. Hatta aday olsun.
Ben parti önemli değil diyorum. Iğdır’a hizmet, siyasetçinin olmazsa olmazı olmalıdır. Acaba şu anki aday adaylarının tamamında öyle midir? Bilemiyorum bence öyle değil.
Iğdır doğunun çıkmaz sokağıyken Nahçıvan kapısı açıldı. O kapıdan ticaretler yapıldı. Zaman geçti oradan ticaret yapanlar, vatan haini gibi görünmeye başlandı.
Siyasetçisinden STK’sına hiç merak eden var mı acaba? Dilucu sınır kapısının ilk açıldığı yıllarda Nahçıvan’la ilişkilerimiz had safhalardaydı. İnsanlar o kapıdan ticaret yapardı. Türkiye’de nüfus oranına göre kamu çalışanının giderini karşılayan ender illerden biriydik. Neden o kapı bugünkü hale geldi? Oradan ticaret yapan yaptığına bin pişman oldu.
Neden toplantılar yapılıp bu kriz günlerinde esnafımızı rahatlatmak için çözüm yolları geliştirmeyiz?
Bugün herkes kabuğuna çekilmiş. Herkes makamını korumanın derdine düşmüş. İdarecilerden STK’lılara kadar herkes elinizi taşın altına soksun. Iğdır esnafını ayağa kaldırmak için mücadele edin. Bu kriz günlerinde esnafı rahatlatacak çözüm önerileriyle kim ortaya çıkarsa Iğdır halkı onu baş tacı yapar.
Iğdır’da siyaset yapan milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız ve idarecilik yapan eski valilerimizi bir hatırlayalım. Iğdırlı’ya kim en çok ekmek vermişse onun adı anılıyor, tatlı tatlı yad ediliyor.
Bu sözlerim yanlış anlaşılmasın. Iğdır’da esnaf rahatlasın deyince Dilucundan mazot ticareti akla gelir. Ben kimseye haksız kazanç sağlansın demiyorum. Böyle bir olay görürsem onunla mücadele benim en başta gelen görevim olduğunun bilincindeyim. Zaten esnafın ayakta durabileceği çözüm üretildiği takdirde kimse yanlış, yasadışı yollara başvurma riskine de girmeyecektir.
Çözüm yolu noktasında ise, Ticaret odası başkanını dinliyorsun bir sürü çözüm yolundan söz ediyor. Rektörü konuşturuyorsun o da onlarca proje ortaya koyuyor. Ama Iğdır’ın idarecileri olarak bir araya gelip çözüm yolu aramıyoruz.
Önemli olan bütünüyle toplumu kalkındıracak projeler ortaya koymaktır.
Bizde bir saplantı var. Birisi bir bağ yaparsa herkes hücum ederek aynı bağı yapmaya başlıyor. Sonuçta da hüsran oluyor. İşte bu alışkanlığı kıracak bir öndere ihtiyaç var diye düşünüyorum.
Bu kriz günlerinde, esnafın moralinin bozuk olduğu günlerde benim bir önerim olsun. Artık polisiye tedbirlerle vatandaşın karşısına çıkma devri unutulmalıdır.
Eğer sorun varsa onun mutlaka çözümü vardır. Ancak aramak ve araştırmak, üç beş bileni bir araya getirmek gerekir. Eğer istersek her derdin bir ilacı mutlaka vardır. Onun için reçete hazırlayan uzmana ihtiyaç var.
İşte ister siyaset düşünen, ister idareci, ister STK’lı olsun herkes elini taşın altına sokmalı…
Yoksa aynı tas aynı hamam…