Siyaset yapmıyorum ancak yıllardır siyasetin içindeyim. Kendime göre Iğdır’ın doğrularını yazıp duruyorum. Her seçim döneminde adaylar belirlendikten sonra kimin kazanacağını analiz edip seçim sonucunu bekliyor ve tahminimin doğru çıktığını görüyorum.
Özellikle yerel seçimlerde benim tarafım kazansın da Iğdır ne olursa olsun zihniyeti hakim.
Yani Iğdır’ın geleceği ne olacak, Iğdır nereye gidiyor, dünya nereye gidiyor, bölgemiz nereye gidiyor diyen bir Allah’ın kuluna rastlamadım şimdiye kadar.
Biz Iğdır’ın geleceği derken çocuklarımızın geleceği ne olacak diye düşünmeliyiz. Hatta torunlarımızın geleceğine zemin hazırlamalıyız.
Yeni ismiyle DEM Parti, biz kazanalım Iğdır ne olursa olsun diyor. Çünkü seçim döneminde hiçbir proje seçmeninin önüne koymuyor veya koyamıyor.
Gelelim iktidar veya sağ görüşlü partilere…
Onlar da 3 dönemdir seçimi kaybediyorlar.
2009’da MHP – AKP birbirlerine rakip oldu. Şimdiki ismiyle DEM Parti vurdu aradan çıktı. Ondan sonra da iki seçimde sağ partiler kazanamadı.
Peki kazanamıyor da ne oluyor? Iğdır kaybediyor…
Kayyumu ben çok tasdik etmem ancak kayyum Iğdır’a hizmet etti.
Kim ne derse desin, Iğdır’a kayyum döneminde döşenen kanalizasyon şebekesini hiçbir belediye başkanı cesaret edip yapamamıştı.
Ben belediye başkanlarına bugün kayyum belediyesinin getirdiği içme suyu ve kanalizasyon hizmetlerinin getirilip getirilmeyeceğini zamanında sormuştum.
Başkanlar açık açık bu hizmetin maliyetinin çok büyük olduğunu ve belediye olarak bu hizmeti getiremeyeceklerini söylemişlerdi. Ey peki kayyum neden getirdi?
Demek ki, bizim gibi geliri fazla olmayan belediyeler arkasına iktidarı almalı. Bana sorsalar iktidar hangi partiden olursu olsun yerel seçimlerde iktidarı tercih edin derim.
GELELİM KİM ADAY OLACAK SORUSUNA…
Siyaset yapanlar ince eleyip sıkı dokumalı.
Belediye başkanı adayı olarak duyuracakları kişinin seçim döneminde kazanmak için dik duruş gösterebilme yeteneğine sahip olmalıdır.
Diyelim seçimi kazandı…
İşte o zaman da Iğdır’ın geleceğini hazırlama bilgi ve becerisine malik olmalıdır. Çünkü, yazının girişinde de dediğim gibi biz torunlarımızın geleceğini düşünmek durumundayız.
Gördüğüm kadarıyla yakın bir zamanda Iğdır’da çok büyük değişimler olabilir. Belki nüfus iki katına, üç katına çıkabilir.
Iğdır’da yaşayanlar bilir. 90’lı yıllarda bir anda Iğdır’da değişik yüzler görmeye başlamıştık. O zaman Nahçıvan’a yeni kapı açılmış, Türkiye’nin yüzü Iğdır’a çevrilmişti.
Önümüzde bir Zengezur koridoru var. Avrupa’dan Çin’e, Çin’den Avrupa’ya bir ticaret alanı açılması mümkün olacak. Biz bütün bu ağırlığın altından kalkabilecek adayı bulup kazandırıp hazırlamamız gerekir.
Bundan dolayı “Benden olsun, gerisi tufan olsun” sözü ve söylemi yanlıştır.
Arzu ve isteğimiz, Iğdır’a layık, Iğdır’ın yükünü kaldıracak bir belediye başkanının seçilmesidir.