Yıllardır “Karabağ” kelimesi dilimizden düşürmedik. Ahmet Kutsi Tecer’in şiirinde dediği gibi:
“Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” dediği gibi.
İşte orda bir bölge var uzakta, gitmesek de, görmesek de. Ancak Allah’ın izniyle gidecek ve göreceğiz. Çünkü hiçbir zaman “Karabağ’ı unutmadık, unutturmadık.
Bu vatan parçası tarih boyunca Azerbaycan Türklerinin yaşadığı yurttur. Ermeniler 1992 yılından başlamak üzere şehir şehir, kasaba kasaba, köy köy katliamlar yaparak Karabağ’ın asıl sahiplerini ya katlettiler veya sürdüler.
Dünyada Birleşmiş milletler dahil bütün kuruluşların Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu ve kayıtsız, şartsız Azerbaycan’a teslim edilmesi kararı almasına rağmen Ermeniler Karabağ’ın Ermenistan’a ait olduğuna kendilerini inandırdılar. 28 yıllık süreçte Azerbaycan savaş çıkmasın, insanlar ölmesin diye görüşmeler yoluyla bu konunun halledilmesini, Karabağ’ın gerçek sahiplerine verilmesini istemesine karşı, Karabağ’ı işgal eden taraf olarak Ermeniler zaman zaman Azerbaycan’dan yeni toprak kazanmak amacıyla Azerbaycan topraklarına saldırılarını devam ettirmişlerdir.
Defalarca ateşkesi ihlal edip Azerbaycan tarafına ateş açarak Azerbaycan askerlerini ve sivilleri şehit etmişlerdir.
Ermeniler her yaptıkları saldırıları 1992 yılındaki Azerbaycan Devleti düşüncesiyle yapmış ve Azerbaycan’dan yeni topraklar kazanacaklarının hayaliyle kendilerini avutmuşlardır. Hiçbir zaman karşılarına eğitimin tamamlamış asker ve son teknoloji ile donatılmış ordu çıkacağını hesap etmemişlerdir.
12 Temmuz’da Azerbaycan’ın stratejik önem sahip Tovuz bölgesine saldırıda bulunarak Azerbaycan’ın Bakü-Ceyhan boru hattını hedef alarak boylarından büyük işlere kalkışmışlar.
Bu saldırıda zaman içerisinde sakinleşse de Bu sefer dağlık Karabağ bölgesinde 27 Eylül’de yeniden bir saldırıya geçmiş ve bardağı taşıran son damla olarak resmen Karabağ savaşını başlatmışlardır..
Hesaba katamadıkları şey ise 28 yıldır toprakları işgal altında olan Azerbaycan ordusunun bu ortamı beklediğiydi.
Vatan toprağının işgalde olmasından hicap duyan bir Azerbaycan ordusunun olduğu onların aklının ucundan bile geçmiyordu.
Azerbaycan Ordusu, onun arkasında her fırsatta duran Türk Devletinin manevi desteğiyle Ermenileri bir buçuk ay gibi kısa sürede adete diz çöktürdü. Karabağ’ın büyük bölümü işgalden kurtarıldı ve Rusya’nın devreye girmesiyle Ermeniler yenilgiyi kabul ederek barış masasına oturmayı kabul etti. Bu süre içinde 5 kent merkezi ve 300’e yakın yerleşim birimi işgalden kurtarıldı. Karabağ’ın kalbi Şuşa’nın işgalden kurtarılmasıyla Azerbaycan tarafında milli heyecan zirve yaptı. Azerbaycan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri ve Dünya’nın her bir yerinde yaşayan Türkler, bu zaferi kutlamaya başladılar. Bu zaferlerin duyulması, Ermenileri de bozguna uğrattı.
Rusya’nın araya girmesiyle Ermenistan Başbakanı Paşinyan yenilgi kabul ederken, Azerbaycan’ın kazandığı bir sözleşme imzalandı.
Barış anlaşması açıklaması yapıldıktan kısa süre sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 9 maddelik sözleşmeyi televizyona çıkarak okuyup halkına müjdeyi verdi. Azerbaycan Türkleri o mutluluğu sabaha kadar sokakta eğlenerek, konvoylar oluşturarak geçirdiler. Buraya kadar olan gelişmeleri tarih altın harflerle yazacak.
Bu saatten sonrası o 9 maddelik anlaşma metnin içeriği merakla beklenmektedir. Bizim Büyük Atatürk’ümüz savaşı hiçbir zaman tasnif etmemiştir. “Yurtta sulh, Dünya’da sulh” onun en anlamlı sözlerinden biridir. Bu söz zaruri olmanın dışında savaşa karşı olmak anlamı taşıyor.
Türk Dünyası Karabağ’ın işgalden kurtarılmasının yanında önemli bir kazanım daha elde etti. Bu önemli kazanım Nahçıvan –Azerbaycan arasında bir koridor açılmasıdır. Bu koridor, Türk Dünyasının penceresi olarak ayrı bir önem arz etmektedir. Benim bu koridorla ilgili düşüncelerim vardı. Ancak Karabağ barış sözleşmesinde bu koridorun yer alacağını hiç tahmin edememiştim. Bu koridorun ayrı bir önemi var. Hem bölgemiz için kısa sürede bu koridorla ilgili gelişmelerin olacağını düşünüyorum.
Daha barış görüşmelerinin görüşmeleri masaya yatırılmadan Türkiye Cumhuriyeti muhatap olarak Rusya’yı aldığından olacak ki; Bakü- Tiflis- Kars Demir yolu projesinin Nahçıvan’dan ve o koridordan geçerek Kafkasya’ya gideceğinden Sayın Ulaştırma Bakanımız basın açıklamasında söz etti.
Bölgemizde önemli gelişmeler yaşadığını düşünüyorum. İnşallah bu gelişmeler bölgemiz için hayırlara vesile olur diyorum…
Not: Bizim yaşta olanların ve benim duygularımı içeren yazımı haftaya yayınlayacağım.