Tarım, insanlık tarihinin en kadim ve vazgeçilmez ekonomik faaliyetlerinden biridir. Yerleşik hayata geçişle birlikte sadece beslenme ihtiyacını karşılamakla kalmamış, toplumsal örgütlenmenin, ekonomik sistemlerin ve siyasal yapıların temel taşı olmuştur. Günümüzde ise tarım, yalnızca bir üretim biçimi değil, sürdürülebilir kalkınmanın, gıda güvenliğinin, çevre sağlığının ve küresel ticaretin ayrılmaz parçası olarak stratejik konumunu korumaktadır. Bu tarihsel arka plan, bugün tarımın neden yeniden merkezî bir konuma geldiğini anlamamızı kolaylaştırmaktadır. Gelecek yıllarda tarımın önemi dünya genelinde daha da artacaktır. Hızla artan nüfus, doğal kaynakların azalması, iklim değişikliği, küresel salgınlar ve savaşlar gibi faktörler tarımı yalnızca bir ekonomik alan değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve toplumsal istikrarın temeli hâline getirmiştir. Artık tarım, teknolojinin, bilimin ve çevresel duyarlılığın merkezinde, tüm insanlığın ortak meselesidir. Gıda krizlerinin önlenmesi, iklimle mücadele, su kaynaklarının etkin kullanımı ve toprakların korunması gibi yaşamsal konular doğrudan tarımsal üretimle bağlantılıdır. Bu bağlamda tarım, gelecekte en fazla yatırım yapılması gereken alanlardan biri olacaktır. İşte bu küresel gelişmelerin ışığında, tarım potansiyeli yüksek olan yerel bölgeler özel bir önem kazanmaktadır. Türkiye’nin doğusunda, Aras Nehri’nin bereketli sularıyla beslenen, Gür Dağları’nın eteklerinden uzanan ve üç ülkeye komşu olan Iğdır, bu stratejik yükselişin merkezlerinden biri olmaya adaydır. Iğdır, Doğu Anadolu’nun sert iklim yapısından ayrılarak yılın büyük bölümünde üretime imkân tanıyan nadir bir ovaya sahiptir. Kışları ılıman, yazları uzun ve verimli geçen bu topraklarda sebze ve meyvenin her çeşidi yetiştirilmektedir.
Aras Nehri’nden beslenen zengin alüvyonlu topraklar ve yeraltı su kaynakları, Iğdır’ı modern sulama sistemleri için uygun hâle getirirken, dijital tarım uygulamaları ve sürdürülebilir üretim teknikleriyle geleceğin tarımsal yatırımları için cazip bir merkez konumuna taşımaktadır. Iğdır, yerel üretimin ötesinde, bölgesel gıda arz güvenliği ve ulusal dış ticaret açısından da önemli bir potansiyele sahiptir. Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla birlikte, Iğdır tarımı ihracat odaklı bir yapıya kavuşabilir. Kafkasya, Orta Asya ve ötesine uzanan yeni bir ticaret kapısına dönüşebilir.
Bugüne kadar sınırda olmanın getirdiği yalnızlıkla anılan Iğdır, artık bu sessizliğini bozmak zorundadır. Çünkü tarım bir üretim alanı olduğu kadar, bir kimliktir. Iğdır, sahip olduğu iklim, coğrafya, tarih ve insan gücüyle bu kimliği taşıyacak güce fazlasıyla sahiptir. Gelişen teknolojiyle desteklenen, genç neslin ilgisini çeken, doğayla barışık bir tarımsal kalkınma modeli, Iğdır’ın kaderini değiştirebilir. Iğdır tarımı, yalnızca bugünü değil, yarının güçlü ve dirençli Türkiye’sini de inşa etmede kilit rol oynayacaktır. Artık kalemimiz toprak kokmalıdır. Çünkü Iğdır, bereketini bekliyor, bu bereket yalnızca toprağı değil, geleceği de yeşertecek.