Dünya üzerinde kadınlar, genellikle birçok farklı rol ve işlevi üstlenirler. Bu roller arasında anne, eş, kız kardeş, arkadaş, çalışan, lider ve daha birçok rol bulunabilir. Kadınlar, tarih boyunca hem toplum içinde çeşitli roller üstlenmiş hem de önemli engelleri aşarak büyük başarılara imza atmışlardır. Türkiye’de kadın hakları konusunda tarihsel bir perspektiften bakıldığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün reformları büyük bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de kadın hakları konusunda ileri görüşlü bir lider olarak, kadınların eğitimden siyasete, hukuktan ekonomiye kadar birçok alanda söz sahibi olmaları için önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun kabulü (1926) ve Türk Kadınlar Birliği'nin kuruluşu (1924) gibi adımlar, kadın haklarının güçlendirilmesi ve eşitlikçi politikaların uygulanması açısından önemli dönemeçler olmuştur. Cumhuriyet döneminde kadınlar için eğitim ve iş imkanlarının genişletilmesi, kadınların siyasi katılım haklarının tanınması ve toplumsal yaşamın her alanında erkeklerle eşit haklara sahip olmaları teşvik edilmiştir. Ancak, kadın hakları alanındaki ilerlemelerin tam olarak gerçekleşmesi zaman almıştır ve hala bazı alanlarda eksiklikler ve zorluklar bulunmaktadır. Cumhuriyetin ilanından bu yana, Türkiye'de kadınların sosyal ve siyasi alandaki rolleri giderek artmıştır, ancak kadına yönelik şiddet, eşitsizlik ve ayrımcılık gibi sorunlar da hala varlığını sürdürmektedir. Bu nedenle, kadın hakları mücadelesi Türkiye'de halen devam etmektedir.
Kadınların hakları konusunda yürütülen mücadele Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada da devam etmiştir. Bu mücadelenin simgesel günü de 8 Mart’tır. İlk kez 1908'de Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen bir grev ve protesto etkinliğiyle başlamıştır. 8 Mart, daha sonra çeşitli ülkelerde kadın hakları ve eşitlik mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler, 1977 yılında 8 Mart'ı "Kadınların Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul etmiştir. 8 Mart, dünya genelinde kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarını kutlamak, kadın haklarına dikkat çekmek ve kadınların eşitlik mücadelesini desteklemek için her yıl kutlanan bir gün olarak tarihte yerini almıştır. Dünya genelinde çeşitli etkinlikler, panel ve toplantılar düzenlenir, kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet gibi konular ele alınır. Bu noktada, kadın hakları ve eşitlik konularının yalnızca sembolik mesajlarla değil, gerçek anlamda eylemlerle desteklenmesi gerektiğini vurgulamak gerekmektedir. 8 Mart, farkındalık yaratmak için kıymetli olsa da, esas mesele günlük hayatın her alanında kadınların haklarının korunması ve eşitliğin sağlanmasıdır. Kurumsal düzeyde ya da bireysel anlamda sergilenen çelişkili tutumlar, kadın hakları konusunda samimiyetsizliği ortaya koymaktadır. Mobbingin, ayrımcılığın ve eşitsizliğin yaygın olduğu bir ortamda, sadece bir günlüğüne eşitlik mesajları vermek yeterli değildir. Gerçek bir dönüşüm için yalnızca sembollerle yetinilmemesi, gerçekçi yapısal değişiklikler ve bilinçli politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.
Kadınların eşit haklara sahip olduğu, ayrımcılığın ve şiddetin son bulduğu sembol olarak değil gerçekçi şekilde kutlanılan bir gün olması dileğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!