B a c a B a c a/Nevruz ateşi
Bu akşam heryerde yakılan ateşin üstünden küçük büyük herkes atlamaya çalışır. Ateş etrafında toplanan halkaların içinden herhangi bir kimse atlarken:
“Ağırlığım uğurluğum bu odun üstüne” tekerlemesi ile atlarlar. Alevler üzerinden atlanırken yine çeşitli niyetler tutulur. Hatta bütün hastalıklardan dertlerden kurtulacağına inanılır. Bu işlem yapılırken çeşitli maniler de okunur:
Ağrlığım uğurum tökülsün
Oda tüşüp kül olsun
Yansın alov saçılsın
Menim bahtım açılsın
Ve benzeri maniler devam eder gider…
“Baca baca” günü, soğan kabuğu ve boyalarla renklendirilmiş yumurtalar hazırlanır ve her evde çocuğa bayram hediyesi “bayramçalık” olarak vermek için hazır bekletilir. Çocuklar da aldıkları bu renkli yumurtaları sokak başlarında tokuşturarak bir oyun oynarlar. Şehriyar, bu geleneği şöyle dile getirmiştir:
Yumurtanı göyçek güllü boyardık
Çakıştırıp sınanların soyardık
Oynamaktan birce meyer doyardık
Eli mene yaşıl aşşıh vererdi
İrza mene novruz gülü dererdi
İlin Tefili / Yılın Tahvili (Yılın bitmesi, yeni bir yılın girmesi)
Bu adet, tören olarak şu anda yapılmamaktadır. 1970 yılında yaptığım bir derlemede bu törene şöyle rastladım:Büyük bir çamaşır leğeninin içine canlı bir balık konuluyor. O balığın su içindeki hareketlerine bakılarak çeşitli yorumlar yapılır. Nihayet balık takla atıp, sırt vurduğunda, yıl, tahvil olurmuş.Yani yılın değişip, yeni yıla girildiğine inanılır.Yılın 12 hayvan üzerine değiştiğine inanılır.Yıl değiştiği gece evin büyüğü ve çocukları para, altun ve mücevher oynatırlar. Bu da yeni yılda servet sahibi olunacağına inanılır. Eski yılın yeni yıla geçtiği gece ile gündüzün tam eşit olduğu saatte olur.
Tahvil saatinde ailenin bütün fertleri honça adı verilen sofrada toplanır ve yeni yılın şu tahvil duasını okurlar.
Ya mukallibel kulub-i vel ebsar
Ya müdebbir’ül leyli ven-nehar
Ya mühavvil-el havl-i vel-ahval
Havvil halena ila ahsen’il-hal
Manası şudur: Ey kalbleri ve gönülleri ve gözleri değiştiren,ey geceyi ve gündüzü takdir eden, ey hal ve şartları başkalaştıran, Allah’ım bugünkü durumumuzu daha iyi duruma inkılap ettir.
Yeni yıl şu 12 hayvan üzerine tahvil olur:
1-Koç:Eğer yıl koç üstünde tahvil olmuşsa o yıl insanların birbirleriyle muhabbetli olacağına inanılır.O yol rızıklar bol geçimler iyi olacaktır.
2-Aslan:Eğer yıl aslan üzerine tahvil olmuşsa ona mertlik yılı denir. “Adam olan goççak/koçak olar” tabiri halk arasında yaygındır.Bu yıl zaman zaman kavgalar olacağına da inanılır.
3-At:Savaş ve göç yılıdır.
4-Balık:Yağmurun çok olacağına inanılır.
5-Fil:Kıtlık yılıdır.”Adam olan file döner” deyimi ile insanların bu sene fil gibi yemelerine işaret vardır.
6-Domuz:Bereket az, dedikodu çok olacak demektir.
7-Maymun:Havalar güzel fakat yeni doğan çocuklar çirkin olacağına inanılır. Maymun yılında sevgiler yapmacık olurmuş.
8-Tavşan:Halkın bu yıl çok kararsız ve korkak olacağına inanılır. Bu sene özellikle namus kavgaları çıkarmış.
9-Sıçan: “Millet kaçağa düşer” diye bir deyimle ifade edilen, hiç kimsenin işinden ve yerinden memnun olmayacağına inanılır.
10-Köpek:Halk birbirine bu yıl gayet sadık olurmuş.Asla ihanet etmezmiş.
11-Öküz:Bu yıla “urza/rızık” yılı yani gelirin çok olacağı gözüyle bakılır.
12-Yılan: “Adam olan ilana döner” diye söylenen bir deyim vardır.Bu deyimden mülhem insanlar birbirlerini çok rahatsız ederlermiş ve o yılın kurak geçeceğine inanırlarmış.
Bu yıl(21 mart2013) , “sene”, yılan üzerine tahvil olmştur.
Iğdır’daki Nevruz adetlerinden bahsederken “Hıdırellez”den/Hızır-İlyas’tan bahsetmemek eksiklik olur.Yine 1970 lisans çalışma tezimde Iğdır folklör ve etnoğrafyası üzerine yaptığım bir derlemede “Hıdırellez” inanışı şöyledir.
Hıdır—Ellez (Hızır İlyas)/Hızır Nebi
Küçük çillenin bitimine doğru evlerde bir hazırlıktır başlar. Herkes, “Gavıt” yapmak için can atar.(kavrulmuş buğday ununu,pekmez,bal veya şerbetle kıvamlı ve tatlı bir macuna çevirmektir). Çocuklar,büyükler bu gavut denen macunu lezzetle yereler.Gavut,bir tepsi içine konularak yanına bir tas su,bir tarak,bir şişe kolonya ve bu tepsinin üstüne de kırmızı bir örtü örterek sakin bir yere korlar.Böyle sessiz sedasız bir yere konmasının sebebi,
Hızır, şubat ayının soğuk ve fırtınalı günlerinde hep atıyla dolaşıp her sıkıntıya düşenin yardımına koşarmış.Hızırı daima atıyla birlikte anarlar.Hızırın attan inmesi şubat ayının yirmisine yakın olan Cuma gününe tesadüf edermiş.Bugün oruç tutan genç ,gece rüyasında onunla konuşan kızı alırmış veya kızlar o günkü Cuma gecesi tuzlu ekmek yiyerek çok susamış vaziyette uyurlar.Rüyalarında kendilerine hangi erkek su verdiyse onunla evleneceklerine inanırlar.Daha başka inanışa göre evlilik çağındaki gençler bu tuzlu ekmekten yüksekçe bir yere koyarlar.O ekmeği gelip götüren kuşun gittiği istikametten gelen birisi ile evleneceklerine inanırlar.Hızır, aynı zamanda baharın müjdecisidir.Halk şöyle der:
Hıdır nebi, Hıdırellez
Çiçeklendi geldi yaz
Hızır Nebi,Nevruzdan önce geldiği için aynı zamanda “Nevruzun” da müjdecisidi
Kôsa / Kôsa-Gelin
Nevruzdaki halkın orta oyunlarından birisidir. Halkın Nevruz’da beklediği bir oyundur. Çocuklar ve gençler tertip ederler. Oyunun baş kahramanı “Kôsa”, farklı bir şekilde giydirilir. Başına keçe börk veya boynuzları olan bir başlık giydirilir. Karnı şişik, ceketi yamalı, şalvarlı, hem fakirliği hem kötülüğü hem zorbalığın veya kaba kuvvetin sembolüdür. Yüzüne toz veya un sürülür, boynuna zil (halk ağzında zıngrov denir) takılır. Boynunda dağarcığı sırtında kamburu, elinde değneği veya çömçesi (yemek kepçesi) vardır.
Gelin ise; yine bir erkeği bayan kıyafetine sokarlar. Uzun saçları, başörtüsüyle/eşarpla genellikle çok renkli başörtüsüyle yüzü örtülür. Biraz da tanınmaması içindir alnında küçük bir cep aynası vardır. Güzelliği, sıkıntılardan kurtulmayı, incelik ve narinliği kısacası baharı sembolize eder. Kôsa-Gelin oyununun sonunda genellikle “Kôsa” ( kötülük, kış mevsimi ) mağlup olur. Böylece kış bitmiştir, baharı sembolize eden “Gelin” ayağa kalkarak galibiyetini ilan eder yani bahar gelmiştir.
Nevruz Bayramının Iğdırdaki etkinlikleri, bir gazete mkale sütununa sığdıramıyacağımız kadar çok fazla olup, çeşitli gelenek ve göreneklerle hiç kesintiye uğramadan kutlana gelmiştir. Bu bayram aynı zamanda Türklük dünyasının ve Türk kültürünün en önemli birleştirici unsurlarındandır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Ergenekon-Nevruz Bayramı resmi bayram niteliğinde idi. 1925’te Ankara’da Nevruz Bayramı münasebetiyle Atatürk’ün huzurunda bir resmi geçit yapılmıştır. Nevruz kutlamalarına zaman zaman çeşitli sebeplerle ara verilmiştir. Ama şurası mutlaktır ki Nevruz Bayramı şenlik ve kutlamalarına Iğdır’da hiç ara verilmemiştir. dünyada 250 milyon Türkün birlikte kutladığı bu geleneksel bayramı asla ihmal etmemeliyiz. Bayramlar anlatılmadan ziyade yaşanmak içindir Bu düşüncelerle başta Iğdır’ımız olmak üzere tüm Türklerin ve bu bayramı yaşayan ve yaşatan toplulukların Nevruzları kutlu olsun.