Evet, Iğdır’da bahar gerçekten de başka güzeldir. Türkiye’nin en doğusunda yer alan Iğdır, hem dağları hem de düzlükleriyle dikkat çeker. İlkbaharda doğa canlanır, ağaçlar çiçek açar ve özellikle Ağrı Dağı’nın eteklerinde karların erimeye başlamasıyla birlikte yemyeşil manzaralar oluşur. Iğdır Ovası’nın çiçeklerle kaplandığı, havaların ılımanlaştığı bu dönem, bölgenin en güzel zamanlarından biridir. Aynı zamanda kültürel zenginliği ve doğasıyla da öne çıkar.
Mart ayı ile Iğdır’da hayat eskiden bir başka güzeldi. Kosa oyunu oynanırdı. Kosa oyununun seyri, doğallığını hiçbir şeyle dolduramaz. Iğdır ve yöresinde 21 Mart’ta kutlanan Nevruz bayramı öncesi hazırlıklar devam ederken bazı vatandaşlar baharın ve Nevruz’un simgesi olan Semeni’yi evlerinde yeşerterek Nevruz bayramına hazır hale getiriyorlar. Nevruz günü her evin masasında bir semeni yeşilliği görmek mümkün. “Baharın müjdecisi” olarak kabul edilen ve yıllardır Iğdır ve çevresinde kutlanan geleneksel Nevruz Bayramı’nın sembollerinden, küçük kaplarda buğday, mısır ve nohut gibi tahıl yetiştirilme geleneği olan semeni, Iğdır ve yöresinde halen yaşatılıyor.
Semeni bolluk ve bereketi temsil ediyor. Semeni, toprağın uyanışını ve baharın gelişini simgeler. Bolluğu, bereketi temsil eder. Türk halk kültüründe ‘yaşam otu’ olarak bilinen semeni, kırgınların ve küskünlerin yumuşayıp barışmasını sağlar.
Iğdır yöresinde Nevruz Bayramı sadece yaşayan canlıların değil, aynı zamanda vefat etmiş insanların da bayramı olarak görülür. Vefat etmiş yakınlarımız için geleneksel “ölü bayramı” yapılır. 21 Mart’tan önceki son Çarşamba günü mezar ziyaretleri yapılır, dualar okunur ve kimse hüzünlü değildir. Adeta kabristanlıkta bir bayram coşkusu vardır.
Iğdır’da Nevruz ateşi yakılır. Ateşin kendilerini kötülüklerden arındırdığını ve hastalıklardan koruduğunu düşünen eski Türkler, Nevruz kutlamalarında da ateş yakarak üzerinden atlardı. Bu sebepten, günümüzde de eski Türk inançlarına saygıda bulunmak ve Nevruz kültürüne uyum sağlamak için Nevruz ateşi yakılır ve üzerinden atlanılır.
Iğdır insanı Nevruz Bayramı için hazırlık yapmaya başlar. Bağ, bahçe ve ev temizliği yapılır. Kadim Türk bayramı olan 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar. Bu nedenle 21 Mart, bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/Yenigün Bayramı adıyla kutlanır.
Nevruz geleneğinde vazgeçilmez unsurlardan biri de yedilevin ve çeşitli renklere boyanmış yumurtalardır. Yedilevin, çeşitli çerezlerden oluşur. Kıştan kalan çerezlere ilaveler yapılır ve bayram için gelenlere ikram edilir. Bu gelenek hâlâ yaşatılmakta ve çocuklar sevindirilmektedir. Yumurta kırmızıya boyanır, çünkü yöre halkı artık kışın beyaz karından bıkmıştır. Baharla birlikte yeşili ve renkli tonları isterler, bu yüzden yumurtayı kırmızıya ve çeşitli renklere boyarlar.
Küsülürler barışır, akrabalara hediyeler gönderilir. Evlerden gizlice kulak kabartılır. O gün güzel şeyler konuşulur. Kulak kabartıldığında duyulan sözlerin gerçekleşeceğine inanılır. Başlarına pamuk konulmuş toplu iğneler su dolu kaba atılır. İğneler kavuşursa sevdiklerine kavuşacaklarına inanılır. Bacadan şal sallayıp bayram hediyesi alınır.
İlkbaharla birlikte göçmen kuşlar döner, koyunlar kuzular, tavuklar kuluçkaya yatar. Yelmik, yonca, salmanca, gezeyağı, çoban kirpisi, çağala, erik ve yaban mantarı çıkmaya başlar.
Yonca, erik ve çağalayı tuzlayıp yemek; gezeyağını yağda yumurtalı pişirmek; salmancadan tandırda kete, çoban kirpisinden katığ aşı, mantarı közde pişirip yemenin damak zevkini, tadını, kokusunu ve keyfini hiçbir yerde bulamazsınız. Yanında bir de tatlı olarak eskiden annelerimizin pişirdiği iyi kızarmış un helvası, odun ateşinde kaynayıp demlenmiş kaçak İran çayını ince belli bardakta, İran kraliçesi Süreyya’nın zeriyle Erzurum kıtlama şekeriyle içmek; tahtının üzerindeki kuzu keçesine ayaklarımızı uzatıp arkamızı yastıklara yaslayarak 45’lik plakta Aşık Eleskeri, Murat Çobanoğlu, Zeynep Hanlarova’yı dinlemenin zevki ve keyfi bir başka olurdu.
Ben baharı ve Mart ayını çok seviyorum. 21 Mart’ta gece ile gündüz eşit oluyor. Doğa canlanıyor, tabiat hareketleniyor. Türk milletinin kadim gelenekleri olan Kosa oyunu, ölü bayramı, Nevruz bayramı bu ayda en yoğun yaşanır. Mart ayını, Nevruz’u Iğdır’da yaşamak; o muhteşem Ağrı Dağı’na bakarak insanın kendisini Türk’ün kadim yurdu Altay ve Tanrı Dağları’nda yaşıyormuş gibi hissetmesi, Mart ayının atmosferinde Türkistan’da olma hissi yaratıyor.