Türkiye - İran tarihin en eski en köklü kadim iki milleti. 57 İslam ülkesi içinde köklü devlet geleneği, siyasi, askeri ve ekonomik güçleri ile çok önemli bir yere sahipler. Bulundukları çok önemli stratejik ve coğrafi konumları, askeri güçleri, bölgesel güç olmaları ile dünya ve İslam aleminde büyük bir etki güçlerine sahipler. Sınırları kanla çizilen bu iki devletin sınırları cetvelle çizilmemiştir.
Komşu ve kardeş ülke İran’da yaşanan helikopter kazası başta İran halkı olmak üzere milyonlarca insanı üzmüştür. Bu elem kazanın mutlaka İran ve bölgeye siyasi yansımaları olacaktır. Türkiye 8 devletle kara sınırı ve komşu olmuş olup bunların içinde İran 534 km kara sınır ile ikinci sırada yer almaktadır. İran nüfus, yüzölçüm ve ekonomik güç olarak Türkiye’ye komşu ülkeler arasında ilk sırada bulunuyor. İran yüzölçüm olarak Türkiye’nin iki katından gazla olup nüfus olarak Türkiye ile aşağı yukarı aynı nüfusa sahiptir.
İran’da yaşanan üzücü helikopter olayı ile ilgili Türkiye basınında olumlu ve olumsuz yorumlara rastlıyoruz. Bir kere Türkiye - İran ne rakip ne de düşman iki ülkeler. Türkiye - İran bir birlerine sınır iki Müslüman ve komşu ülkeler. Türkler Anadolu’ya İran üzerinden geldiler. İran topraklarında Türkler 1925 yılına kadar 10 İmparatorluk ve devlet kurdular. Dil ve kültür olarak bir birinden çok etkilendiler. Başkent Tahran şehrini bile Türkler kurmuştur. Dünyada Türkiye’den sonra en çok Türk İran’da yaşıyor. İran’da Türk- Kürt nüfusu 45 milyonun üzerinde bulunmaktadır. İstanbul’dan sonra dünya da en çok Türkün yaşadığı şehir ve başkent Tahran şehridir. En eski kara sınırımız İran devleti ile olup 1932 yılında İran Küçük Ağrı Dağı ile Nahçivan sınırından bizler toprak vererek, Türkiye’nin Nahçivan’a sınır olmasını, Ağrı Dağı bütünlüğünün Türkiye’ye geçmesini sağlamıştır.
İran Atatürk'ün ölümü dolayısı ile Kraliyet Sarayı Şehinşâhi ve hükümet bir ay resmî yas ilân etmiştir. Majeste Şehinşah, gömme töreninin sonuna kadar İran'da askerî ve resmî binalar üzerinde ve yabancı ülkelerdeki İran temsilciliklerinde bayrakların yarıya indirilmesini emir buyurmuşlardır.
İran Cumhurbaşkanı Reisi Azerbaycan - İran sınırında Kız Kalesi ve Hudaferin barajlarının açılışından dönüyordu. İki ülke arasında üst düzey ilişkiler ve yumuşama vardı. Karabağ zaferi olmuş, Azerbaycan - Ermenistan arasında yumuşama ve barışa yakınlaşma artmıştı. Zengezur Koridorundan demir ve kara yolu bağlantısı için çalışmalar hızla yürütülmekteydi. Çin- Avrupa Orta Yol projesi, Türk dünyasındaki bütünleşme hızlı yol almaktaydı. Türk ve İslam ailesinin hayrına olan bu çalışmalar acaba diyorum hangi katırcının fincanısını ürküttü.
Şeytanın avukatlığını yapıp bu kazanın hangi malum odakların işine yarayabileceğini bir an sesli düşündüm. O malum odaklar sadece İran’a değil Türkiye’ye de düşmanlar. Merhum Aydın Menderes, Eşref Bitlis, Muhsin Yazıcıoğlu yüzlerce faili meçhul kazaların tesadüf olmadığı gibi acaba burada mı bir şeyler oldu demekten kendini alamıyor. Bölgede yaşananlar insana bunları düşündürüyor.
Komşumuz Irak, Suriye’de yaşananlar ülkemizi nasıl olumsuz etkilediğini yaşayarak öğreniyoruz. Allah korusun İran’ın başına gelecek bir olumsuzluk başta ülkemiz olarak bölge, İslam ailemi için ne olumsuz sonuçlar doğuracağını bilmek için kahin olmaya gerek yok. İran’ın zayıflaması güçten düşüp parçalanmasında en büyük menfaatı ABD ve onun işbirlikçi taşeronu İsrail görür. En büyük zararı da Türk ve İslam ailemi yaşar. İran’dan sonra Allah korusun sıra Türkiye’ye gelir.
Rejimler, hükümetler zamanla değişir ama devlet bakidir. İran’da yanlış giden bir şeyler varsa bunu düzeltecek olan o ülkede yaşayan o ülkenin sahibi olan halkıdır. Dışarıda bir müdahalenin özellikle başta Türk ve İslam ülkeleri için hiç de iyi olmadığını yaşadığımız acı tarihi tecrübelerle öğrendik. İran yaşanan olayları zamanın ve tarihin ruhu içinde akıl ve mantık süzgecinden geçirerek düşünmek lazım. Yoksa ön yargı ve mezhepçi yaklaşımlar bizleri yanlış yola götürür. Kardeş ve komşu İranın acı ve üzüntülerini yürekten paylaşıp, İran ve İslam aileminin başı sağ olsun diyorum.
