104 yıl önce bu ay ve bu gün, 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde heyecanlı bir müzakere sonunda Mehmet Aktif Ersoy’un, “Safahat’ına” bile almayıp, “Kahraman ordumuza” ithaf ettiği ‘’İstiklal Marşı’’ adlı şiiri, milli marş olarak kabul edilmiştir. Zaten İstiklal Marşı yarışmasının en önemli şartı Milli Mücadelenin ruhunu yansıtmasıdır. İstiklal Marşımızı milletimizin en büyük hadisesi olan istiklal mücadelemiz yazdırmıştır. İstiklal Marşımız bu yüzden istiklalimizdir yani Yüz dört yıllık bağımsızlığımızdır.
Türk milletinin duyduğu heyecan, taşıdığı ümit ve imanı, İstiklal Marşımız dile getirmiştir. İstiklal Marşı, Cumhuriyetin ilanından önce yazılmış olmakla beraber, Cumhuriyeti müjdeler ve milli marş olarak kabul edildikten sonra hemen her gün tekrarlandığı için Atatürk ile beraber Cumhuriyet devrinin sembolü olur.
Bu marşın yazılması için 724 şiir yarışmıştır bunlardan altı tanesi seçilebilmiştir. Ama bu altı şiirin içerisinde Mehmet Akif’in yazdığı şiir yoktur. Seçilen şiirlerin şairleri ve şiirleri şunlardır:
1.Muhyiddin Baha,2.Hüseyin Suat,3.Kazım Karabekir Paşa,4.İshak Rafet,5.Kemalettin Kamu,6.İskender Haki
Seçilen şiirlerden bir kaçını örnek olarak şöyle sunabiliriz.
-l-
İSTİKLAL TÜRKÜSÜ
Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın
Yurduma göz dikenler al kanlara boyansın
Ya ben ya onlar diyen silahına dayansın
Türk oğludur bu millet
Türkündür bu memleket
-ll-
Türkün evvelce büyük bir pederi
Çekti sancağı hilal-i seheri
Kanımızla boyadık bahr ü berri
Böyle aldık bu güzel ülkeleri
İleri arş ileri
Geri kalsın vatanın kahpeleri
Hüseyin Suad
-lll-
İSTİKLAL MARŞI
Göz yaşına veda et
Ey güzel Anadolu
Hakkını korur elbet
Türkün bükülmez kolu
Kemalledin Kamu
-lV-
Ey Müslüman ey Türkoğlu
Açıldı istiklal yolu
Benim bu son günlerimdir
Diyor bize Anadolu
Çek sancağı Türk ordusu
Olmaz Türk’ün can korkusu
İskender Haki
-V-
Yıllarca atlı cephede ateşle kanlara
Türk’ün hilal ü dinine düşman olanlara
Ceddin o; yıldırım gibi saldın zaman zaman
Yüksek başın eğilmedi bir an cihanlara
Ey kahramanlar ordusu ey yıldırım şitap
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılâb
Mehmed Muhsin
Kazım Karabekir Paşa, şiirini, bestesi ile birlikte yapıp,Türkiye Büyük Millet Mecilisi’ne sunmuştu.
Paşanın sunmuş olduğu “Türk Yılmaz” adlı seçilmiş olan şiiri:
-IV-
TÜRK YILMAZ
Cihan harbi yangınından, bağrı yanık vatana
Türkü boğmak maksadı ile, girdi düşman askeri
Kan ve yangın başlamıştır, Irz ve namus kalmıyor;
Tehlikeye düştü vatan, yas içinde her yeri
Kahraman halk, kalk, silahlan! Ahd ü peyman Tanrıya
Vur! Ve haykır! Türklük ölmez, Türk de yılmaz, ileri!
Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı
Türk hiç yılar mı ? Türk hiç yılar mı?
Türk yılmaz, Türk yılmaz
Cihan yıkılsa, Türk yıkılmaz
Göğsü imanlı, temiz vicdanlı,
Türk hiç yılar mı ? Türk hiç yılar mı?
Türk yılmaz! Türk yılmaz!
Cihan yıkılsa, Türk yılmaz
Düşmana salsa, tek bile kalsa
Türk hiç yılar mı? Türk hiç yılar mı ?
Türk yılmaz! Türk yılmaz!
Cihan yıkılsa, Türk yıkılmaz!
Güfte:Kazım Kara Bekir Paşa
Beste:Kazım Kara Bekir Paşa
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 724 şiirin içinden seçilmiş olan bu altı şiir de dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından pek beğenilmemişti. Kendisi de sanatkar olan Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) bir mecliste Akif’in dostlarından olan Hasan Basri Çantay’a, Akif’in yarışmaya katılmasını ve bu konuda ikna edilmesini rica eder. Akif ise milli marşlar ödülle yazılmaz diye bu konuya çok ilgisiz kalmıştı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı, Akif’in endişesini hoş görüyle karşılayıp ödül mevzuunu hallederiz demiş ve Akif’e hitaben bir mektup yazarak Hasan Basri Çantay beye vermişti. Milli Eğitim Bakanı’nın bu endişeleri giderici ve ödül konusunu halledici ikna çalışmalarından etkilenen Akif, böylece yarışmaya katılmayı kabul etmişti.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi TBBM.’nin 12 Mart 1921 tarihli toplantısında, Hamdullah Suphi Bey, şöyle anlatıyordu: Akif’in bu ölmez eserini Büyük Millet Meclisinde olağanüstü heyecan ve tezahürat içinde ben okudum. Meclis tarafından alkışlandı… Defalarca alkışlandı… Meclis, manzumeyi ayakta dinlediği gibi, Atatürk de ayağa kalkmış alkışlıyordu, herkes heyecan içindeydi. Şiir, meclis tarafından ekseriyet-i azime (ezici çoğunluk ile) kabul edilmişti. İstiklal Marşı, tam anlamıyla edebi olduğu kadar, ebedi bir manzumedir. Milli marşımızın her mısraı bir “Sehli mümtenidir”.Hatta mübalağasız “Efradını cami, ağyarını mani” bir şiir abidesidir.
İstiklal Marşı’nın yazılış süresi, toplam iki geceydi. Zaman yoktu şiir belirlenen zaman içerisinde komisyona yetiştirilmeliydi. Manzume, Hakimiyet-i Milliye’de 17 Şubat 1921, ayrıca Kastomonu’da çıkan “Açık Söz” gazetesinde de 21 Şubat 1921 tarihinde yayınlanmıştır. İstanbul’da da Muallim Ahmet Halit (Yaşaroğlu) tarafından gizlice basılarak halka dağıtılır.
Şiirin kabul edilişi ile ilgili, Hamdullah Suphi Bey’in şiiri mecliste okuduğu gün, 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45’i göstermektedir.
İstiklal Marşı için ayrılan beş yüz lira, Mehmet Akif Beyefendi tarafından fakir çocuk ve kadınlara örgü öğretmek, bir gelir temin etmek gibi hayırlı bir amaç için kurulmuş olan bu kurum “Darül mesaiye” bağışlanmıştır.
Görüldüğü gibi Mehmet Akif, kendisine kanunen teslimi yapılması gereken bu parayı “ Ben para ile marş yazmadım” diyerek kabul etmemiş; ihtiyaç içinde olmasına rağmen “Darül Mesai” adındaki bir hayır kurumuna bağışlamıştır. Dolayısıyla Milli Marşımız para karşılığı yazılmamıştır. (Devamı Gelecek..)